Bağlı Mısınız? Yoksa Bağımlı Mı?

Yaşam Tarzı - 25 Ocak, 2021 - Okuma Süresi: 6 Dk.

25 Ocak, 2021

Bağlı Mısınız? Yoksa Bağımlı Mı?
Kredi: https://www.bursapsikologum.com/duygusal-otenazi-baglanmayacaksin/

İlişkilerde ne kadar kendimiz olabiliyoruz? Birine ihtiyaç duymanız bağlılık mı yoksa bağımlılık mı? Bağlılık ile bağımlılığın arasındaki önemli çizgiyi nasıl fark ederseniz? Gelen bu konu üzerine kısa bir yolculuğa çıkalım.

Çocuk ve ergenlik dönemi, yetişkinlik dönemine kıyasla daha hassas bir dönemdir. Bu dönemde çocuk ve ergenler çok hızlı bir gelişim süreci içindedirler ve bu ani değişimler onları fiziksel ve ruhsal olarak etkileyebilmektedir. Aile ve çocuk-ergen arasındaki ilişki bu süreçlerde kritik bir rol almaktadır. Anne-babanın çocuğa yaklaşımı, çocuğu anlaması ve dinlemesi, ona değer verdiklerini göstermeleri, ihtiyaçlarını karşılamaları çocuğun gelecekte bağlı ya da bağımlı bir birey olmasında büyük bir etkendir.

Bowlby’nin bağlanma kuramına göre çocukluk döneminde başlayan bağlanma davranışı yakın olma isteğiyle başlar ve kişilerden ayrılma ile belirginleşir. Çocuk, annesinin yokluğunda huzursuz olur, varlığında ise rahatlar. Fizyolojik ihtiyaçların karşılanması bebeğin kendisini güvende hissetmesine tek başına yardımcı olmamakta, bunun yanında duygusal bağ kurulması da gerekmektedir. Annenin bebeğe karşı bakımı, şefkati, samimi ve sıcak yaklaşımı, sarılması, sevmesi ve ilgi göstermesi bebeğin kendisini güvende ve rahat hissetmesini sağlamaktadır.

Harlow’un maymun deneyinde, maymunun korktuğu anda beslendiği anneye değil, yumuşak ve rahat hissettiği anneye gitmesi buna örnek olarak verilebilir.

Çocukluk döneminde anne ile çocuk arasındaki ilişki, yaşamın diğer alanlarında da etkili olmaktadır. Annenin tutarlı davranış sergilemesi, duyarlı olması ve çocuğun yanında olduğunu hissettirmesi güvenli bağlanmayı sağlarken, tutarsız davranışlar sergileyen ve çocuğuna karşı tehditlerde bulunan anneler kaygılı bağlanmayı meydana getirir. Anne çocuğunu devamlı geri çeviriyor ve reddediyorsa bu durum kaçıngan bağlanmaya sebep olur. Fiziksel istismarda ve ihmalde bulunan anneler ise çocuklarıyla arasında dağınık bağlanma örüntüsünü oluşturmaktadır. Tüm bu bağlanma stillerine baktığımızda, ebeveynin hatalı tutumları çocuğun kişiliğini, duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz.

Örneğin; anne-baba çocuğa karşı aşırı koruyucu davrandığında çocukta ‘bağımlılık’ gelişebilir. Her zorlandığı ve problemle karşılaştığı durumda anne- babasına yaslanır ve onların sorunu çözmesini bekler. Bu durum kendisine güvensiz olmasını da tetikleyebilir. Ayrıca, baskıcı ve aşırı kontrolcü ebeveyn tutumları da çocuğun gelişimine zarar vermektedir.

Örneğin; çocuğa her istenmeyen davranışı sonucunda ceza vermek, korkutmak, bağırmak, suçlamak çocukların öfkelenmelerine neden olurken aynı zamanda olumsuz rol model olarak çocuğa şiddet öğretilmektedir. Güvenli bağlanma sağlıklı bir kişilik oluştururken, güvensiz bağlanma patolojik sorunlara yol açmaktadır. Bağlanmanın niteliği ergenlik dönemindeki bireyleri de etkilemektedir. Bağlandığı kişinin ihtiyaçlara cevap vereceğini, destekleyip koruma sağlayacağını gören birey, kendi kişisel ve sosyal yaşamında doyum sağlayan ilişkiler kurabilmekte ve eğitim hayatında da başarılar elde edebilmektedir. Bu dönemde güvenli bağlanma biçimine sahip ergenler, aile ve arkadaş çevresiyle daha uyumlu etkileşim sağlar ve hem kendilerine hem de çevrelerine olan güveni artar. Böylece sosyal ve kişisel olarak daha az problemlerle karşılaşırlar.

Bağlı Mısınız? Yoksa Bağımlı Mı?

Bir çocuğun/ergenin problemi kişisel, sosyal kaynaklı olabilir fakat ebeveyn-çocuk ilişkisinin temeli çok daha derinlerde ve etkili olmaktadır. Stres durumlarıyla karşılaşan bir ergen, bu sorunla başa çıkmada zorluk yaşadığı için kendisini iyi hissetmeyebilir, kendine zarar verme davranışları sergileyebilir ve dayanıklılık açısından zayıf olabilir. Düşük ilginin ve yüksek kontrolün olmasının bağlanma biçimini olumsuz etkilediğini söylemek mümkündür.

Annenin destekleyici olmaktan çok talepkar ve müdahaleci olması çocuğun yetişkinlik döneminde kendi partneriyle ve diğer çevresiyle sorunlar yaşamasına ve kişinin ruhsal sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Ebeveynin katı, otoriter ve tahammülsüz yaklaşımı çocuğun zarar görmemek için kendisini sürekli beğendirme, memnun etme çabası içine girmesine neden olmaktadır. Böylelikle kişi kendi ihtiyaçlarından önce diğerlerinin ihtiyaçlarını gözetmekte ve bu durum kendisini değersiz hissetmesine de yol açmaktadır.

Bir çocuğun anneden ayrılınca endişeli ve huzursuz olması, birleştiğinde de kolayca sakinleşmemesi ve anneye yapışıp kalması, okul zamanı mecburi ayrılık durumunda ayrılık anksiyetesinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Ayrılma kaygısı yaşayan ve bağımlı olan çocukların bu durumunda “sembiyoz ilişki”den bahsedebiliriz. Ebeveynlerin, çocukları üzerinde aşırı korumacı ve kontrolcü yaklaşımları onların sorumluluk almalarını ve kendi ayakları üzerinde durmalarını engeller. Bu noktada sembiyotik bağlanma durumunun oluşması beklenebilir. Sembiyotik bağlanma, kişinin yaşamak için başkasına tutunması ve başkalarının statüsü, kişiliği sayesinde yaşaması, o kişiden ayrı olamaması durumudur.

Tüm bu ayrıntılar göz önünde bulundurulduğunda, insan gelişiminin birçok faktörden etkilendiğini söyleyebiliriz. Özellikle de olumlu yönde aile içi iletişim ve ilişkiler çocuğun gelecekteki kişilik yapısını, özgüvenini, sorumluluk sahibi olmasını, olumlu benlik algısını, kendi ayakları üzerinde durmasını, kaçıngan ve çekingen davranışlarda bulunmamasını etkilemektedir. Bağımlı olmak ile bağlı olmak arasında büyük bir fark bulunmaktadır. Bağımlılık yukarıda da bahsedildiği üzere, kişinin bir başkasına bağımlı yaşaması ve başkaları olmadan kendi ayakları üzerinde duramamasıdır. Bağlılık ise olumlu bir şeydir. Peki, nedir bağlılık? Bağlılık, bir kişiye özgür bir biçimde sevgi ve saygı ile yakınlık duymak ve yakınlık göstermek demektir. Bağımlılıkla arasındaki en büyük fark, özgürlük ve özerklik kavramlarıyla açıklanabilir. Bağlı olan birey, özerk davranabilir ve seçimlerini özgürce yapabilir. Fakat bağımlı olan kişi, kendi kararlarını veremez ve başkalarının ne söylediğini daha çok önemser.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.