Bir Malın Değerini Belirleyen Nedir?
Alışveriş - 04 Ocak, 2021 - Okuma Süresi: 4 Dk.
04 Ocak, 2021
Kredi: https://seyler.eksisozluk.com/tarih-boyunca-bircok-filozof-ve-iktisatciyi-mesgul-eden-elmas-su-paradoksu
Bir malın değerini fiyatı mı yoksa faydası mı belirler? Bu soru uzun yıllardır cevap aramayı bekleyen ve bir çok kişinin aklını karıştıran soru olmuştur. Elmas mı daha değerlidir yoksa su mu daha değerlidir? Gelin inceleyelim.
Değer, çok büyük bir perspektife sahip bir kavramdır. Değerin kelime anlamı kişinin nesne ile olan ilişkisinden meydana gelen nitelik karşımıza çıkmaktadır. Oysaki dönüp baktığımızda bu kavram matematiksel alanda, iktisadi alanda, insan ilişkilerinde ve benzeri yerlerde farklı olarak karşımıza çıkmaktadır.
İktisadi alanda değer kavramının neyi ifade ettiğini baktığımızda karşımıza çıkacak olan isim iktisadın kurucusu Adam Smith’tir. Adam Smith, 1776 yılında yayınladığı ‘Milletler Zenginliği’ adlı kitabında, “Bir maldan elde edilen toplam faydayı kullanım değeri belirler ve bir malın diğer malları satın alma gücünü ise mübadele(değişim) değeri belirler.” demiştir. Su ve hava gibi bazı mallar büyük bir kullanım değerine sahip olduğu halde, herhangi bir mübadele değerine sahip değildir. Buna karşılık elmas, hiçbir kullanım değeri bulunmadığı halde büyük bir mübadele değerine sahip olması ‘değer paradoksu’ olarak adlandırılır.
İnsanların hayatlarını idame etmeleri açısından pek de önemli olmamasına rağmen, oldukça yüksek fiyatlardan alıcı bulan mallar bulunması (elmas), diğer yandan insanlar için hayati önem arz eden bazı malların ancak çok düşük fiyatlarla alıcı bulabilmesinin (su) doğurduğu çelişkiyi ifade etmektedir.
Sudan daha yararlı bir şey olmadığı halde su ile hemen hemen hiç bir şey satın alınamamasına karşılık, kullanım değeri hemen hemen hiç olmayan elmas ile diğer mallardan çok fazla miktarlarda satın almak mümkündür.
Su doğada bol bol bulunmaktadır. Oysa elmas, nadir bulunur. Elmasa ekstradan sahip olmak, yüksek marjinal fayda demektir. Elmaslardan ne kadar olursa olsun elmas, son derece değerlidir. Ancak suyun, her artan birimde marjinal faydası azalacaktır. Bunu bir örnekle açıklayalım:
Diyelim ki, 1 saat boyunca spor yaptınız ve çok susadınız. 1 saatin sonunda 1 sürahi suya sahipsiniz. Ve sürahiden 1 bardak su doldurup içtiniz. Susuzluğunuzun 80% i azaldı. 2. bardak suyu da doldurdunuz ve içtiğiniz her yudum su artık doyuma ulaşmanıza yardımcı olacaktır. 3. bardak suyu içmek istemeyebilir veya zar zor içersiniz. İşte bu, azalan bir faydadır.
Aslında elması değerli kılan diğer önemli etken, "emek değer teorisi" dir. Emek değer teorisine göre, "bir malın değeri, onu yapmak için harcanan emekle ölçülür". Doğal kaynaklar doğadan bize bedava gelmiştir. Ve aynı zamanda boldur. Doğal kaynaklara "emek" eklenince de "hammadde" ye ulaşırız. Ve hammaddeler de işlenince "mal" ları elde ederiz. Kısaca, elmasın değeri, harcanan emekle de orantılıdır.
Ekonomide bize öğretilen, "talep fiyatla ters orantılıdır" teorisi, fiyat düştüğünde talebin artacağını söylemektedir. Yani, fiyat düştükçe tüketiciler söz konusu maldan daha fazla talep edecektir. Fakat tüketilen her birim tüketiciye daha az fayda sağlayacaktır. Örneğin, son dondurmadan ilkine göre daha az keyif alırsınız. Bu bize, piyasaya ilk sürülen malların fiyatı ile de bilgi verir. Bir de işin şöyle bir boyutu vardır. " Harcama paradoksları"
Bazı insanlar fiyatlar yüksek olunca veya artınca daha çok satın alma eğilimi göstermektedir. "Gösterişçi tüketim" olarak da adlandırılan bu teoriye göre, fiyatlar artınca bu mallara olan talep de artar. Bu mallar yüksek statü sembolü sayılır. Bu mallara sahip olma fikri de, bu statü varlığından doğmaktadır. Bu davranışın kanıtları; lüks arabalar, lüks şampanyalar, lüks saatler gibi..
Para ve servet farklıdır. Kişiler elde ettikçe, daha çok hırslanır ve daha çok elde etmek isterler. Para hiçbir şeydir ve her şeydir. Bu da, kendi içinde bir paradokstur.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.