Neden Mutlu Değiliz?

Yaşam Tarzı - 22 Şubat, 2021 - Okuma Süresi: 5 Dk.

22 Şubat, 2021

Neden Mutlu Değiliz?

Kendinize bir sorun, “Ne kadar mutluyum, hayatım ne kadar mutlu?” Ve cevabınızı 1-10 arasında bir skalada değerlendirin. Gelin şimdi ne kadar mutlu olduğunuza bakalım!

Kendinize bir sorun, “Ne kadar mutluyum, hayatım ne kadar mutlu?” 1-10 arasında bir skalada değerlendirin. Yapılan bir araştırmada 42 ülkede bu soru soruluyor ve hiçbirinin ortalaması 5’in altında değil. 1 ile 10 arasında yapılan değerlendirmede 10 cevabını neredeyse kimse vermiyor fakat ortalamanın altında da mutlu olduğunu düşünmüyorlar. 

Genelde mutluluk insanların isteklerinin başında yer alır ve insanlar için önemli bir hedef gibi görünür. Peki mutluluk nedir? Mutluluğu belirli nedenlerden kaynaklanan bir süreç olarak tanımlayabiliriz ve karşılığında insanların davranış biçimleri ile fizyolojik durumlarını etkiler, diyor Edward Diener. Mutluluk ile ilgili ilk gerçek sadece düşündüğümüz kadar ve bir ayar noktası olmasıdır. Tıpkı zekâ gibi, mizaç gibi mutluluk da kalıtsaldır.  Yani ne kadar mutlu olacağımızın genetik olarak belirlenmiş bir aralık vardır. Örneğin, farklı ortamlarda büyümüş tek yumurta ikizlerini benzer aralıklarda mutlu olma eğilimindedirler. Bazı insanlar doğal olarak olumlu ve neşelidir, bazıları daha asık suratlı ve mutsuz. Diğer psikolojik özelliklerde de olduğu gibi mutluluğun da bizim üzerimizde bir seviyeye kadar etkisi vardır yani mutluluk kalıtsaldır. Buna cevaben şu soruyu sorarız, “Peki ya çevresel olaylar ve faktörler?” Yaşadığımız olaylar ve çevremiz elbette mutluluğumuzu bir şekilde değiştirir. Düşünelim, başımıza gelebilecek en kötü şey nedir ve bu şey mutluluğumuzu ne kadar değiştirir? Peki olabilecek en iyi şey nedir ve mutluluğumuzu ne kadar değiştirir? Bu iki soruya da birçok örnek verebiliriz ve verdiğimiz örneklerin mutluluğumuz üzerinde bir etkisi vardır. Ancak düşündüğümüz kadar büyük bir etki değil. Bizi etkileyen bu olayların belli bir süre içerisinde geriye dönme eğilimi vardır. Yani olumlu ya da olumsuz olaylara alışmaya meyilliyizdir.  

Peki kötü olaylara nasıl adapte oluruz? İşimizi kaybetmek, büyük bir miktar para kaybetmek, sevgilinizden ayrılmak, büyük bir hastalığa yakalanmak vs. Sorunun ilk cevabı bizi tahmin ettiğimiz kadar etkilemiyor oluşudur, ikincisi ise olaylara adaptasyon sağlamamız. Üçüncü bir cevap psikolojik bağışıklık sisteminden bahseden Dan Gilbert tarafından desteklenmektedir: Psikolojik bağışıklık sistemi; bilişsel, davranışsal ve motivasyonel kişilik özelliklerinin birleşiminden oluşan, sağlıklı gelişimi ve stres toleransını sağlayan sistemdir. Psikolojik direnç, kişilerin travmatik yaşam olayları ve hastalık gibi stresli durumlarda olumlu tepki verebilme ve bu deneyimlerden, eskisinden daha güçlü çıkma kapasitesi olarak tanımlanabilir. Kısaca, beklenmedik ve olumsuz bir şeyle karşılaştığımızda bunu bir hediye gibi düşünmektir. Yale Üniversitesi profesörü Paul Bloom bu konu hakkında John Milton’a ait Kayıp Cennet’ten şöyle bir alıntı yapar, zihin nerede olmak isterse oradadır. İsterse cenneti cehenneme; cehennemi ise cennete dönüştürebilir. 

Mutluluğu etkileyen iç ve dış nedenleri aşağıdaki tablo üzerinden inceleyelim. 

Neden Mutlu Değiliz?

Mutluluk bizi sorumluluk ve sorunlarımızdan uzakta tutan bir iyi hissetme hali midir? Mutlu olmaya çalışmalı mıyız ya da gerçekçi davranmaya devam mı etmeliyiz? Bazı insanlar mutluluğun insanları yüzeyselleştirdiğini ve umursamaz hale getirdiğini savunmuştur. Ancak kanıtlar doğrultusunda mutlu insanların daha sağlıklı, daha sosyal, daha üretken ve daha iyi vatandaşlar olduğunu göstermektedir. Mutlu olmanın faydalı olması sürekli coşku halinde olunması demek değildir. Bazen olumlu duygularla karşılaştırılan bir endişenin insanları daha yaratıcı kıldığı söylenir. Yararlı olmayan şey kronik mutsuzluktur. Önemli olan ne kadar mutlu olduğunuzdan memnun olup olmadığınızdır. 

Çoğu insan mutludur ancak mutlu olan insanlar da dahil birçoğu biraz daha mutlu olmayı, hayattan daha fazla keyif almayı ve tatmin olmayı istiyor. Daha fazla mutluluğa nasıl ulaşılacağına dair birtakım maddeler her zaman vardır fakat bunların herkes için her koşulda uygun olacağını elbette söyleyemeyiz.  

Aristotales, hepimizin “eudaimonia” istediğimize inanır, hayatın amacının mutlu olmak olduğuna değil asıl amacın ‘doyum’ olarak tercüme edilebilecek olan “Eudaimonia”ya ulaşmak olduğunu öne sürüyordu. Buradan çıkarılması gereken sonuç hazlarımızdan ya da isteklerimizden tamamen kendimizi soyutlamamız ve içimize kapanmamız değil, dengeyi sağlayabilmektir. Başkalarını mutlu etmeye çalışırken kendimizden ödün vermek bizi mutlu etmez. İşin özü Aristoteles’in erdemli hayat tanımındaki gibi her şeyi dengede tutmaktır. 

 
“Aslında herkes mutlu olmayı ister, kimse acı çekmek istemez. Ve mutluluk dış etkenlerden değil, kendi alışkanlıklarımızdan gelir. Eğer kendi zihinsel tutumlarınız doğru ise, düşmanca bir atmosferde olsanız bile kendinizi mutlu hissedersiniz.” (Dalai Lama) 
 

 

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.