Kanser Yapabilen Güzellik: Jel Tırnaklar

Popüler güzellik kavramlarından jel ya da protez tırnaklar oldukça yaygın bir kullanıma sahip oldular. Peki ya bu güzel görünen renkli tırnakların altında bir kanser riski yatıyorsa? Cevaplarını gelin beraber öğrenelim!

Son yıllarda değişen estetik algılarla beraber hayatımıza yeni birçok güzellik kavramı girmiştir. Bunlardan bazıları da jel tırnak ve protez tırnak kavramlarıdır. İnternet ünlüleriyle yaygınlaşan ‘tırnak yaptırma’ modası yeni bir iş pazarı meydana getirmekle beraberinde bazı etkiler de getirmiştir. Benim ele alacağım kısım ise tırnak yapma işleminde kullanılan oje kurutucuların olumsuz etkileridir.

Tırnaklara rengarenk ve farklı desenlerde sürülen ojelerin sabitlenmesi için oje kurutucu makineler kullanılmaktadır. Ultraviyole (UV) ışıkla kurutma işlemi yapan bu makineler ojelerin sabitlenmesini sağlıyorlar ancak beraberinde kanser riskini de getiriyor olabilirler mi?

       

Ultraviyole (UV) ışık, bir elektromanyetik radyasyon türüdür. UV-B ışığı dünyadaki UV ışıklarının %10’unu oluşturmaktadır.  UV-B derinin dış katmanına nüfüs ederek doku hasarı oluşmasını arttırmaktadır. Buna karşın UV-A ışığı, cilde daha derinden nüfuz eder, derinin derinliklerime hatta kök hücre bölmelerine ulaşarak hasara neden olmaktadır. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın yapmış olduğu çalışmalarda bronzlaşma amacıyla kullanılan solaryum cihazlarının yaydığı UV ışıklarıyla cilt kanseri arasında bir bağlantı olduğu yapılan farklı analizlerle gösterilmiştir.

Ojeleri ya da polimer yapıdaki protez tırnakları sertleştirmek/ sabitlemek için kullanılan UV ışığı yayan oje kurutucularda da bu risk olup olmadığı üzerine düşünülmüştür ve araştırma yapılmıştır. UV ışıklı jel tırnak kurutucular, genellikle UV-A ışığını, bazı durumlarda ise UV-A ve UV-B ışığını beraber kullanmaktadırlar. Ojelerin yapım aşamasında eller ve tırnaklar yaklaşık 10 dakika gibi bir süre kurutucu makinelerin içinde kalmaktadır. Belirli periyotlarda ise bu jel tırnaklar değiştirilmektedir.                                     

Çalışmada kronik ve akut maruziyet ayrı ayrı değerlendirilmiştir. 20 dakikalık bir süre akut olarak maruz bırakılmıştır daha sonra ise kronik olarak adlandırılan üç seans şeklinde uygulanmıştır. Çalışmalar fare ve insan sünnet derisi hücrelerinde olmak üzere iki farklı şekilde gerçekleştirilmiştir. Kanserli hücrelerin varlığını değerlendirmek için farklı başlıklar altında ayrıntılı bilimsel değerlendirmeler yapılmıştır.

Işığa akut olarak maruz kalan hücrelerin %30’unun öldüğü kaydedilmiştir. Kronik olarak maruz bırakılmada da ise bu oran %70 seviyelerine kadar çıkmıştır. Geride kalan yaşayan hücrelerde ise cilt kanseri hastalarının hücrelerinde gözlenen mutasyonlar görülmüştür. Ayrıca mitokondri ve DNA hasarı belirlenmiştir.

Bu sonuçlara göre UV kurutucuların cilt kanseri riskini arttırabildikleri düşünülüştür. Bütüncül değerlendirmeler sonucunda ise solaryum cihazlarına benzer şekilde UV kurutucuların da özellikle erken başlangıçlı cilt kanseri riskinin arttırdıkları belirtilmiştir.  Elde görülecek cilt kanseri riskinin doğru olarak ölçülmesi için gelecek yıllarda toplumdaki vakaların/hastalıkların dağılımı, görülme sıklığını ve bunları etkileyen durumların incelenmesi gerektiği de eklenmiştir.

Sonuç olarak oje kurutuculardan kaynaklanan UV ışığına maruz kalmak da dokulara zarar vermektedir. Mümkün olduğunca bu ışığa az maruz kalınmalıdır. Estetik bir görünüme sahip olurken sağlığımızı da korumamız gerektiği unutulmamalıdır.