İsteklerimizi Yönetmek: Rezonans Kanunu

Rezonans Kanunu, titreşimlerimizle uyumlu olan her şeyin bizim hayatımıza çekileceğini savunan bir görüştür. Rezonans Kanunu’nun detaylarına ve isteklerimizi bu kanun ile nasıl gerçekleştireceğimize gelin beraber bakalım.

Kalbimizin ve zihnimizin ortak buluştuğu yer, isteklerimizin gerçekleşmesindeki kilit noktadır. Sınırlar sadece beynimizdedir ve bu sınırlar kalbimizin yol göstericiliği ile kaldırılabilir. Vücudumuzun her hücresinin, dünyadaki bütün nesnelerin ve canlıların kendine ait bir titreşimi bulunur. Bizler de iyi ve kötü düşüncelerimizin sonucunda vücudumuzdan titreşimler yayarak evrenle iletişim kurarız.

Duygularımız ve inançlarımız muazzam bir rezonans alanı oluşturur. Bu rezonans alanındaki titreşimlerle uyum halinde olan her şey, bu titreşimlere ayak uydurmak durumundadır. Tabii bu her zaman olumlu bir anlama gelmez. Bazen titreşimler olumsuz enerji ile hoşlanmadığımız, huzursuzluk yaratan hisleri uyandırabilir ve hatta sarsıcı olayların hayatımıza girmesine neden olabilir.

Hayatımızdaki kişiler de bizim frekans eşlerimizi oluşturur. Duygusal olarak üzücü ya da mükemmel bir uyuma sahip olsa da karşımızdaki kişilerin de bize benzer bir frekans alanı vardır. Onlar bizim dünyamızda varsa biz de onların dünyasında var oluyoruz demektir. Ortak bir amaç için birbirimizle enerji alışverişi yapıyor ve iletişim kuruyoruz.

 

1993 yılında duyguların insan vücudundaki etkileri hakkında yapılan bir araştırmada kalbimizin çapının 2.5 metrelik bir enerji alanıyla çevrili olduğu tespit edilmiştir. Yayılan bu enerjinin büyüklüğünü Heart Math Enstitüsü şöyle açıklamıştır: Kalbin elektrik akımı (EKG); beyindeki elektrik akımından (EEG) 60 kat, manyetik alanı ise 5.000 kat daha kuvvetlidir.

Sonuç olarak kalbimizle yaydığımız enerji, beynimizle yaydığımız enerjiden çok daha fazladır.

Kalbimizden yaydığımız bu elektromanyetik alan, gücünü sadece duygularımızdan almaz. İnançla bağlandığımız düşüncelerimiz de bu alanı etkiler. Kalbimiz, inanç ve duygularımızı elektromanyetik titreşimlere ve dalgalara dönüştüren bir tür aracı konumundadır ve bu titreşim ve dalgaları evrene gönderir. İnançlarımız da kalbimiz sayesinde fiziksel dünyayla etki alışverişinde bulunmuş oluyor.

İsteğimizin gerçekleşeceğine gerçekten kalpten inanmadan olumlama yaparsak ya da sadece hayalini kurarsak, beynimiz elektromanyetik dalgalar yayıyor. Kalbimiz ise 5.000 kat daha güçlü bir kuvvetle asıl duygularımız olan tereddüt ve korkularımızı dünyaya yayıyor. Bunun sonucunda ise sadece kalbimizin derinliklerinde gerçekleşeceğine inandığımız şeyler gerçek oluyor. Bu sebeple gerçekten tereddütsüz bir şekilde ne istediğimizden emin olmak gerekiyor.

Bunun için isteklerimize uygun aktivitelerle meşgul olmamız, görüşlerimizi destekleyen ve önemseyen kişilerle daha fazla vakit geçirmemiz gerekir. Rezonans alanımızı güçlendirmek adına başarıya ulaşmış insanların hayatları hakkında bilgi edinebilir, isteklerimizle ile ilgili yerlerde bulunabilir, bizi canlandıran ve enerji veren müzikler dinleyebilir ya da kitaplar okuyabiliriz.

Zihnimiz ve kalbimizi güzelliklerle dolduğunda oluşturan pozitif rezonans alanımızla isteklerimiz ve hayallerimizi gerçekleştirebilecek şartları kendimize kolaylıkla çekebiliriz.