Bilimin içindeki Din ve Özgür Akıl

Özgür bir akla sahip miyiz? Yoksa öyle olduğunu mu düşünüyoruz? Natüralizm nedir? İnançlarımızdan bağımsız nesnel kararlar verebiliyor muyuz? Bu konudaki bazı fikirlerimi derlediğim yazımda bu sorulara cevaplar bulabilirsiniz.

Özgür Bir Akla Sahip Miyiz? Yoksa Öyle Olduğunu mu Düşünüyoruz?

 

Madem bu yola çıktık en baştan başlayalım. Fen derslerinde deney yapmadan önce fen öğrencilerine öğretilen ilk şey ölçüm yapılacak aletlerin doğruluğu ve dışardan herhangi bir etki olup olmadığının kontrol edilmesi gerektiğidir. Benzer şekilde şahit olduğumuz olayları değerlendirebilmek için herkeste olan aklımızı kullanmalıyız. Peki asıl soru şu gerçekten aklımız hiçbir etki veya inanç altında kalmadan doğru ölçüm yapabiliyor mu? Kısacası bu bölümde "Bilim objektif midir?" sorusunu inceleyeceğiz. Öncelikle bahsettiğimiz bilimselliğin içine kamufle olmuş naturalizmi ele alalım.

Başlamadan birkaç tanıma ihtiyacımız var: Naturalizm

Felsefede natüralizm, her şeyin doğal varlıklardan, doğal nedenlerle oluştuğunu, doğaüstü varlıklara ve açıklamalara itibar edilmemesi gerektiğini savunan düşüncedir.

Burada doğaüstü denilen şeyler üç boyutta görünteleyemediğimiz, beş duyu organımızla algılayamadımız varlıklar veya açıklamalar.

Naturalizmin bilimsellik adı aldı altında bizlere ön kabul olarak kabul ettirildiğini ve bunu ‘’inançları bilime sokmayalım’’ diyenlerin yaptığından bahsediyor. Şimdi bunun doğruluğunu bir deneyle test edeceğiz. Deneyin birinci aşaması: Yeni bir sekme açıp arama butonuna ''naturalizm'' yazıyoruz. İkinci adımda ise sonuçları değerlendireceğiz. Evet kısa bir deney fakat şimdilik yeterli. Ben bulduğum sonuçları sizinle paylaşacağım.

Arama Sonuçları:

Natüralizm, hayatı bilimsel bir nesnellikle ele alan, gerçeği anlatmayı aşırılığa vardıran bir sanat akımıdır. Natüralistler kişi ve olaylara, bir bilim adamı gözüyle yaklaşırlar. Natüralist akım, özellikle Darwinci doğa anlayışının ilke ve yöntemlerinin sanata uyarlanmasıyla gelişmiştir.

''Natüralistler kişi ve olaylara, bir bilim adamı gözüyle yaklaşırlar.'' Anlaşılacağı üzere beynimize küçüklükten kazınan bu naturalizm inancı büyüdükçe daha da derinleşip bazı dinlerdeki tanrılardan daha fazla kutsallığa ve sorgulanamazlığa sahip. Naturalizmi ön kabul olarak alamamamızın sebebi bize sınır çizmesi, 3 boyutlu dünyaya hapsetmesi bir başka deyişle akılları göze hapsetmektir.

Yeri gelmişken bilgi ve bilim arasındaki farkı da açıklayalım. Bilgi, gözlem; bilim ise gözleme yapılan yorumdur. Elmanın yere düşmesi gözlemdir (bilgi). Elmanın Newton'un kütleçekim teorisine göre düştüğünü söylemek yorumdur (bilim). Terimler biraz daha anlaşıldığına göre aklımızı nasıl sınırlandırdığımız ile devam edelim.

Hepimizin her gün yaptığı bir işten bahsedeceğim: Çıkarım yapmak. Örneklendirecek olursak  ''Ateş yeni sönmüş fazla uzağa gitmiş olamazlar.'', ''Lamba açık içeride birileri olmalı.'' veya ''Tahtada bir matematik sorusu ve çözümü var demek ki ders işlenmiş.'' Bu tarz akla ve mantığa uygun şeyler. Ayrıca bu işi gelişmiş seviyede yapanları zeki addetiyoruz hatta yeterince iyi çıkarımlar yapıyorsanız bu işten para kazanabilirsiniz, mesela dedektif olmak. Ama gel gör ki iş Tanrı'nın varlığına gelince herkes naturalist oluyor, çıkarım yapmak yasaklanıyor; iki boyuttaki (tahtadaki) matematik sorusundan çıkarım yaparken üçüncü boyuttaki matematik öğrentmenini değerlendiriyoruz fakat üç boyutlu evreni incelerken, çıkarım yaparken dördüncü boyuta gidemiyoruz. Kısacası kendimizi sınırlandırıyoruz, üç(üncü) boyuta hapsediyoruz.

Madem her şeye günümüzün ''bilimsel metod''u ile bakacağız, iş sadece günlük hayatta yaptığımız çıkarımlarlardan vazgeçmekle kalmıyor; tüm soyut kavramlardan da vazgeçmemiz gerekiyor: hak, hukuk, adalet gibi kavramlar da koca bir yalan oluyor.

Kısacası tarihin gördüğü en büyük yalan ve beyinleri uyuşturma hareketi bilimsellik adı altında naturalizm ile tüm insanlığa yapılıyor.