Ramazan Ayında Ne Zaman Egzersiz Yapmalıyız?

Normal şartlarda çoğumuz egzersizi ne zaman yapacağımız konusunda bir fikre sahibiz lakin ramazan ayında ne zaman egzersiz yapmamız gerektiği konusunda bir bilgimiz var mı ? Şimdi nedenleriyle birlikte bu konu hakkında biraz bilgi sahibi olalım.

Ramazan ayı, vücudun çalışma düzeninin birçok yönüyle değiştiği, beslenme düzeninin farklılaşmasına bağlı olarak vücut metabolizmasının farklılaştığı bir dönemdir. Peki bu dönemde egzersiz yapmamız için en uygun vakit ne zamandır? Elbette bu sorunun cevabı egzersizin türüne, şiddetine, egzersizi yapacak kişiye göre değişiklik göstermektedir. Örneğin, yıllardır yüksek şiddetli egzersiz yapan orta yaşlı bir birey ile düşük şiddetli egzersiz yapan bir bireyin egzersiz esnasında enerji sağlamak için kullandığı yakıt farklı olacağından ötürü ramazan ayında yapacakları egzersizin planlaması da farklı olmalıdır. Bu bağlamda çok fazla ayrıntıya girmeden genel olarak ramazanda egzersizi günün hangi vaktinde yapmamız gerektiğine bakalım.

 

 

   Eğer iftardan önce egzersiz yapılacak ise, iftardan 1-2 saat önce yapılmalı ve ardından iftar yapılmalı. Böylece egzersizle kaybettiğimiz enerji de besinler yolu ile hemen geri alınabilir. Gerek gün boyu çalışmış, bilişsel ve fiziksel olarak yorulmuş olduğumuzdan ötürü, gerekse beyin dalgaları, hormon üretimi, hücre büyümesi ve diğer aktivitelerde büyük rol oynayan sirkadiyen ritim dediğimiz vücut saatimizden ötürü günün geç saatlerinde egzersiz yapmamız önerilmemektedir. Dolayısıyla iftarda sindirimi uzun sürecek besinleri almaktan kaçınmalıyız. Örneğin önden hafif bir çorba tüketip kısa bir mola verip ardından hafif yiyecekler tüketebiliriz. Böyle bir tüketimin ardından 1-2 saat sonra egzersiz yapılabilir. Aksi takdirde yemekten sonra kan akışımızın yaklaşık %60'ı sindirim sistemine gönderildiğinden ötürü, sindirim tamamlanmadan yapılacak olan egzersizde kalpte ekstra bir yük oluşacaktır. Bu da istenmeyen bir durum teşkil etmektedir.

 

 

Ramazan ayında ihmal etmememiz gereken bir nokta ise su alımıdır. Su, yalnızca vücuttaki biyolojik açıdan en etkin molekül değil, aynı zamanda günlük olarak en çok yitirilen besin molekülüdür. Bir damla terlemesek bile günde en az 2 litre sıvı tüketmemiz gerekmektedir. Vücut ağırlığının yaklaşık %65'i önceden oluşturulmuş sudur (vücut yağı arttıkça su oranı da daha az olmaktadır) ve bu rakam vücut işlevleri için su moleküllerinin ne kadar önemli olabileceğinin de somut bir göstergesidir. Bu bağlamda, ABD Tıbbi Enstitüsü, kadınlar için günlük 2.7 litre, erkekler için 3.7 litre su alımını önermektedir. Gün boyu susuz kaldığımız düşünüldüğünde iftarla sahur arasını sıvı alımı açısından da iyi değerlendirmemiz gerekmektedir.