İtalya Gezi Rotaları 1: Napoli'de Hayatta Kalma Rehberi

İtalya denince aklımıza ilk Roma, Floransa ve Venedik gelir. Bense bu şehirlerin dışında kalan daha az bilinen belki de hiç bilinmeyen yerlerle ilgili bir yazı dizisiyle karşınızdayım. İlk olarak da birçok insanın ön yargıları olduğunu düşündüğüm Napoli'den başlamaya karar verdim. Hadi başlayalım!

Napoli, İtalya'nın güneyinde Campania bölgesinde bulunur ve bölgenin başkentidir. Bizim için ülkenin bölgelere ayrışması yalnız coğrafi iken İtalya için bölgeler bundan daha büyük bir anlam taşımakta. Batı Roma'nın dağılmasıyla bölünen İtalya 19. yy'a kadar çeşitli krallıklardan oluşmaktaydı. Bu da bölgeler arasında dil ve kültürel olarak çeşitliliğe yol açmış. Her bölgenin kendine özgü dili, mutfağı, mimarisi ve bulunmakta. Bu farklılıklardan dolayı insanların ortak dilinin el jestleri olduğu, bundan dolayı da İtalyanların konuşurken ellerini çok sık kullandığı da rivayet edilir. 

 

İtalya hakkında bu kısa girişten sonra gelelim Napoli'ye. Günümüzün mafya şehri olarak bilinen, ülkenin kuzeyine göre oldukça fakir kalmış bu şehir, aslında Roma zamanı imparatorluğun sanat merkeziydi. Hatta bu ününü uzun yıllar devam ettirmiş olacak ki Goethe bu şehri ziyaret ettiğinde "Vedi Napoli e poi muori" yani "Napoli'yi gör ve sonra öl" demiş. Şehri ve insanlarını o kadar sevmiş ki bir aya kadar Napoli'de kalmış. Napoli'nin hakkını verebilmek için en az bir ay kalmak gerektiğini düşünüyorum ben de. 

Avrupa'nın tarihi şehirlerinde genellikle bir tarihi merkezi ve onun dışında gelişen yeni yerleşim alanları vardır. Napoli'nin de UNESCO Dünya Listesi'ne "Historical Center of Naples" adıyla giren tarihi bir merkezi var evet ama merkezin dışında da tarihi ve doğası ile görülmesi gereken onlarca yer barındırıyor Napoli. Avlulu evleri ve dar sokakları, grafiti dolu duvarları, sıra sıra pizzacıları, ortaçağ kaleleriyle yer üstünde bir Roma kenti olan Napoli, yer altında da (Napoli Sotterranea) Antik Yunan şehrini içinde barındırıyor. Bir evin bodrumundan aşağı indiğinizde sizi şehrin tünelleri ve Antik Yunan yapıları karşılıyor. 

Via dei tribunali ve Spacca Napoli şehir merkezindeki iki ana arter. Spacca Napoli bu adı, şehre tepeden baktığınızda şehri adeta ikiye böldüğü için bu adı almış. 

Tribunali Caddesi'ne girdiğinizde sizi uzun bir kuyruk bekliyor olacak, o da şehrin en ünlü pizzacılarından Sorbillo. Diğer bir meşhur pizzacı da "Ye, Dua et, Sev" filminden bildiğimiz L'Antica Pizzeria da Michele. Güzel bir makarna denemek isteyenler için de "Tandem" güzel bir alternatif. Yine bu sokaklarda bolca göreceğiniz kırmızı biberler olacak. Benim de ilk başta biber zannettiğim bu objeler aslında kırmızı boynuz, İtalyanca "cornicello". Bizim nazar boncuğumuzun Napoli versiyonu, ancak cornicello'yu kendinize almanızın uğursuzluk getirdiğine inanılıyor, o yüzden size alması için yanınızdaki arkadaşınızdan rica etmeniz gerekir. Yine bu aks üzerinde şehrin en büyük katedrali Girolamini bulunmakta. Akşam üzeri de tüm Napoli gençliğinin akın ettiği Bellini ve Orientale meydanlarına gidip, İtalyanların meşhur içkisi spritz deneyebilirsiniz.

Maradona, Napoli için hala çok önemli hatta aziz statüsünde bile diyebilirim. Maradona graffitilerini her yerde görmek mümkün, bunların en meşhurları da "Quertieri Spagnoli" bölgesinde bulunuyor. Bu bölge daha fakir ve tekinsiz olarak bilinen bir bölge, ancak son zamanlarda artan mekanlarla beraber bu durum kırılmaya başlamış. Yine burada "Trattoria da Nennella" isimli restoran bulunuyor, tam bir Napoli deneyimi yaşamak için kesinlikle bir akşam yemeğine gidilmesi gerekilen bir yer. Yeme içmeden bahsetmişken Napoli'nin kendine özgü pek çok tatlısı da mevcut, Sfogliatella, babà bunlardan birkaçı. Ayrıca Roma dondurmasıyla meşhur olsa da Napoli dondurmasının hiç de altta kalır yanı yok. Şehrin her yerinde bulabileceğiniz "Mennella Il Gelato" dükkanlarını tavsiye ederim. 

Panaromik bir Napoli manzarası seyretmek için 14. yy'dan kalma kalesi Castel Sant'Elmo gidilmesi gereken yerlerden, kaleden yürüyerek şehrin daha gelişmiş diyebileceğimiz Vomero Bölgesi'ne yürüyüş yapılabilir. 

Şehrin iç kısımlarını gezdik sırada da sahile inmek var. Bu sıra da Galleria Umberto I, San Carlo Tiyatrosu ve Piazza del Plebiscito görülmesi gereken yerlerden. Leyla Gencer'in de sahne aldığı San Carlo Tiyatrosu'nda otuz yaş altındaysanız 15€'ya opera ya da bale izlemek mümkün. Sahile inildiğinde de eşsiz Vezüv manzarası insanı karşılıyor. Girişin ücretsiz olduğu yine bir ortaçağ kalesi olan Castel dell'Ovo'ya çıkılabilir. Yürümeyi sevenler için solda deniz sağda mimarisiyle sahil boyunca Possilipo bölgesine kadar yürümek mümkün. Burada da şehrin en güzel parklarından Parco Virgiliano bulunmakta. Napoli'de denize girmek de mümkün, ama bunun için biraz yol gitmek gerekli, Giuseppone a Mare, Lido Marechiaro, Gaiola Beach tavsiye edebileceğim yerlerden.

Napoli denince ilk akla gelenlerden biri de Vezüv Yanardağı. Hala aktif olan bu yanardağ, şehrin her yerinden inanılmaz bir manzara sunuyor. Napoli'den bir trenle de bu yanardağın içine bakabilmek mümkün. Hala Vezüv'ün eteklerinde yaşayan insanları görmek de Napolilerin ne kadar gözü kara insanlar olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Bu yanardağın kurbanları da Pompei ve Herculaneum sakinleri tabii ki. Şimdiye dek pek çok antik kent gezdim ama tabii ki en etkileyicisi zamanın durduğu Pompei idi. Tüm şehri gezebilmek bir günü alıyor, ancak en olumsuz yanı rehbersiz gezenler için yeterince bilgilendirici tabelaların olmaması, o yüzden gitmeden araştırma yapmak gerekli. 

Herkesten farklı deneyimler yaşamak isteyenler ve hiking severler için bir önerim de Napoli'den trenle Somma Vesuviana'da inmek ve zirveye doğru tırmanmak. 4 km'lik bir yürüyüşten sonra enfes bir manzara sizi bekliyor olacak.

Napoli'nin Capri, Ischia ve Procida olmak üzere üç ayrı adası da bulunmakta. Roma Dönemi'nin sürgün adası Capri, şehrin en büyük adası Ischia ve 2022 İtalya Kültür Başkenti seçilen rengarenk Procida. Capri konaklama ve yeme içme açısından oldukça pahalı bir yer, o yüzden öğrenciler için günübirlik olarak gitmek bir seçenek. Procida oldukça küçük ve sevimli bir ada, günübirlik bir gezi için oldukça uygun. Ischia büyük bir ada olduğu için konaklamalı seyahatler tercih edilebilir. 

Yazının başlığını "Napoli'de Hayatta Kalma Rehberi" koydum çünkü Napoli günümüzde tekinsizliğiyle bilinen ve gidilmekten sakınılan bir şehir imajı çizmekte. Ben bu imajı kırmak, İtalya seyahati planlayanlar için Napoli'nin atlanılmaması gereken bir yer olduğunu belirtmek amacıyla bu yazıyı ele aldım, fakat bu demek değil ki Napoli'de başınıza bir şey gelmez. Yanınızda fazla nakit taşımamak, telefonunuzu ortalık yerlerde bırakmamak gibi bazı önlemler almak gerekli. Yine de tarihi, doğası, kültürü, yemekleri, diğer İtalya şehirlerine göre çok çok ucuz olması ve sunduğu pek çok farklı deneyimle Napoli görülmesi gereken yerlerden. 

Serimin ikinci bölümünde gerçek anlamda cennetten bir parça olduğunu düşündüğüm Güney İtalya (Sorrento, Positano, Amalfi Sahili, Path of Gods, Salerno) ile devam edeceğim, daha sonra da çizmenin topuğu Puglia bölgesinden geçerek Kuzey İtalya'ya doğru yol alacağız. Tekrar seyahat edebileceğimiz günlere kadar sağlıkla kalın.