Geleneksel Bir Lezzet: Aşurenin Tarihçesi - BaydönerCase
Seyahat/Keşif - 14 Ağustos, 2023 - Okuma Süresi: 4 Dk.
14 Ağustos, 2023
Bu yazımda Dünya'nın pek çok yerinde ve ülkemizde Aşure günü olarak geçen günün önemini ve tarihçesini din ve gelenekler bağlamında ele alacağım. Detaylar için tıklayın!
Aşure ve aşure günü başlarda bir sevincin sembolüyken daha sonraları bir hüznün göstergesi haline gelmiştir. Bunun sebebi başlarda aşurenin çeşitli peygamberlerin doğumuna ve yaşanan ilahi olaylara dayandırılmasıyken daha sonraları Hz. Muhammed'in torunu olan Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilmesine dayandırılmasıdır. Aşure kelimesi Arapçadan gelmektedir. Arapça on demek olan "aşer"den türemiştir. Bu yüzden aşure gününün Muharrem ayının 10. günü olduğu söylenmektedir.
Rivayete göre Firavun'un zulmünden kurtulan Hz. Musa ve halkı o günü kutsal bir gün olarak nitelendirmişler ve oruç tutmaya başlamışlardır. İşte o gün aşure günüdür. Bu görüş aşure gününün Araplardan değil Yahudilerden geldiğini ileri sürmektedir.
İkinci görüşe göre Hz. Nuh ve gemisinde bulunanlar gemi Cudi Dağı'na oturana kadar yaklaşık bir ay boyunca gemide yaşamak zorunda kalmıştır. Gemi karaya oturduktan sonra gemide kalan malzemeleri birbirine ekleyerek açlıktan ölmemek amacıyla bir yiyecek ortaya çıkarmışlardır. Bu yiyeceğe aşure adını verip gemiden kurtuldukları Muharrem ayının 10. gününde ise oruç tutmaya karar vermişlerdir. Hatta Cahiliye Dönemi'ndeki Arap halkı dahi böyle bir zorunlulukları olmadığı halde bu görüşe dayanarak Muharrem ayının 10. gününde oruç tutmuştur. Ancak Müslüman olduktan sonra İslam alimlerinin Yahudilere muhalefette bulunma isteklerinin bir sonucu olarak Muharrem ayının 9. gününde veya 11. gününde oruç tutmaya karar vermişlerdir.
Bir diğer görüşe göre aşure gününün kaynağı Sümerlerdir. Bu sayede birçok toplum ve dinde aşure gününden izler görülmektedir. Hz. Yunus’un balığın karnından kurtulması, Hz. Eyüp'ün hastalığına şifa bulunması, Hz. Yakup’un gözlerinin açılması, Hz. Yusuf ‘un kuyudan çıkarılması, Hz. İbrahim’in Nemrut’un ateşinden kurtulması gibi birçok olay da Muharrem ayının 10. gününe dayandırılmaktadır. Yine Hristiyanlarda günahlardan arınmak amacıyla tatlı bir yiyecek tüketildiği söylenmektedir. Hatta takvimin Güneş Takvimi'ne çevrilmesiyle bu günün Muharrem ayının 10. gününe denk geldiği söylenmektedir. Metin And'a göre İslam dışı olan bu uygulama Arap halkının İslam'a girmesiyle beraber ikinci plana atılmıştır. Ayrıca doğruluğu üzerinde kesin görüş olan hadislere göre Hz. Muhammed aşure günü ve aşure gününde oruç tutulmasıyla alakalı olarak, o gününde Allah'ın günü olduğunu isteyenin oruç tutabileceğini ancak bir zorunluluk olmadığını söylemiştir.
Halihazırda Arapların bir sevinç havasıyla kutlamış oldukları aşure günü Hz. Hüseyin'in şehit edilmesine kadar devam etmiştir ve oruçlar tutulmuştur. Ancak Hz. Hüseyin'in Aşure günü olarak söylenen Muharrem ayının 10. gününde şehit edilmesiyle bu yiyecek ve tutulan oruçlar bir hüznün göstergesi haline gelmiştir. Bununla beraber dört halife dönemi sonrası egemenliği eline alan ve Hz. Hüseyin'in şehit edilmesinde rol oynayan Emeviler, bu günün tam aksine müthiş bir sevinç ve coşku ile kutlanması gerektiğini söyleyip Hz. Hüseyin'in şehit edilmesini halka unutturmak istemişlerdir. Osmanlı Devleti'nde ise hanedan tarafından iki ayrı aşure pişirilmiş ve dağıtılmıştır. Bir tanesi Hz. Hüseyin'in şehit edilmesi sebebiyle matem aşuresiyken diğeri ise Hz. Zeynelabidin'in kurtulması sebebiyle sevinç aşuresidir. Daha sonraları matem aşuresi birtakım cemaatler ve tarikatlar tarafından ritüel haline getirilmiştir. Bu aşureyi pişirirken ve yerken çeşitli semboller ve sayılar kullanarak Allah'a tövbe etmişlerdir. Sevinç aşuresi ise Osmanlı Devleti'nde yaşayan alim ve şairler sayesinde Hz. Adem'in günahlarının affedilmesine de dayandırılmıştır. Günümüzde Muharrem ayının 10. gününde hem sevinç aşuresi hem de matem aşuresi pişirilerek ve dağıtılarak gelenek devam ettirilmektedir.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.