Büyülü Bir Eser - Gnossienne No.1
Müzik - 29 Ocak, 2022 - Okuma Süresi: 5 Dk.
29 Ocak, 2022
Kredi: Bulunmuyor
Hissettirdikleriyle dinleyenleri kasvete sürükleyen Erik Satie'nin Gnossienne No 1 eserinin gizemi ne? Satie Gnossienne'yi Türklere özgü seslerden etkilenerek ortaya çıkarmış olabilir mi? Sizin için bu gizemli eseri araştırdım. Hepsinin cevabı yazımda!
19. yüzyıl Fransız bestecisi Erik Satie’nin Gnossienne No 1 adlı eserini inceleyeceğim. Aslında bu bir seri yani ikinci ve üçüncü bölümleri de var. Hepsi aynı mantık ve teori ile işlenmiş, ustalıkla dizayn edilmiştir. Lakin edindiği ün sebebiyle ben özellikle serinin birinci bölümünü konuşmak istiyorum. Şundan eminim ki eserin ismini daha önce duymamış olanlar dahi dinlemeye başladıkları an hemen tanıyacaklardır. Bunun sebebi; eserin, yerli yabancı fark etmeksizin birçok film ve dizide kullanılmış olmasıdır. Bu kadar çok kullanılmasının sebebi ise eserin yarattığı çağrışımların zıtlığı ve herhangi bir görsele kolayca dönüşebilir olmasıdır.
Gnossienne ne demek?
Başlangıçta şunu belirtmek isterim ki “Gnossienne” kelimesinin hiçbir dilde karşılığı bulunmamaktadır. Genelde dinlediğimiz veya dinleyecek olduğumuz eserlerin isimlerine bakarak çıkarım yapan bizler, Satie’nin oyunu karşısında çaresiz kalıyoruz. Bu kelimenin ne anlama geldiği ile alakalı birçok teori bulunmaktadır. Ama bana sorarsanız herhangi bir altyapısı yok.
Erik Satie Kimdir?
Satie kendi döneminde “Mizahın Babası” olarak anılıyordu. Burada da şakacı bir adam olmasından kaynaklı bizlere küçük bir latife yaptığını düşünüyorum. Ama kafa karıştıran, hatta insanların bu konunun üzerine bu kadar gitmelerini sağlayan şey eserin içeriği. Tabi ki Satie’nin keyif veren birçok eseri vardır. Hatta uzun dönem bale eserleri yazmıştır ve bu eserler sayesinde ilk kez besteci olarak kabul görmüştür. Ama Gnossienne No 1’de işler çok farklı. Bu eserinde Satie; her canlıda olan varoluşsal korkuyu, evrendeki hiçliği ve meçhul yalnızlığı, o kadar derinlemesine yansıtmış ki dünyanın her yerinden insanlar bu parçasını dinlediğinde kasvet, ölümün hakikati ve hüsranla bitecek bir hayatın çaresizliğini hissediyor. Bakınız bu hislerin sorumlusu, yarattığı işlerde daha çok dinleyenlerini dans etmeye itiyordu. Ama bu eserinde bırakın dans etmeyi ritim bile tutamıyoruz. Batı müzik dünyasının reddettiği ne kadar husus varsa hepsi bu parçada karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla bizler, ister istemez şöyle bir soru sormak durumunda kalıyoruz: Erik Satie Gnossienne No 1’i yazarken nereden esinlendi?
Gnossienne No 1 Erik Satie
Satie’nin Gnossienne’nin çalışmalarına, Rumen pop ve Endonezya vurmalı çalgılarından etkilenerek başladığı bilgisi oldukça meşhurdur. Eserde duyduğumuz oryantal hava ve kalıpların dışında olan harmonik aralıklar bunu kısmen doğrular nitelikte. Ama unutulmaması gerekilen bir husus var. Erik Satie, Türk makam müziğinden etkilenen ilk batılı bestecilerden biridir. Yani, batı dünyasında çok garip karşılanan bu harmonik aralıklar, yüzyıllardır bu coğrafyada kullanılan makamların birçoğunda zaten mevcut. Özellikle Türk makam müziğinde Nikriz makamı tınılarını içerdiğini düşündüğüm bu eser, insanı karamsar bir melankoli havasına sokmaktadır. Makamın bıraktığı bu etkinin sebebi ses perdelerinin birbirine normalden daha uzak bir mesafede olmasından kaynaklanıyor. Alışılagelen düzenli nota dizilimi beynimizde kurallı öngörülebilir bir ahenk oluştururken Nikriz dizisi ise öngörülemeyen bir kompozisyon ve dengesiz bir perde dizilimine sahiptir. Bu da duyuşta anormaliye sebep olmaktadır. Korku efekt müzikleri de benzer yöntemle oluşturulur. Bu dengesiz mesafelerin olduğu perde frekansları beynimizde huzursuzluk oluşturup korku duygusunu tetiklemekte ve kişinin benliğini ölümle ilişkilendirmektedir. Aynı şeyler daha koyu bir kalıp olan Saba makamı için de geçerli. Özellikle sabah ezanlarından tanıdığımız bu makam, insanları ürpertiye ve ölümün hakikatine sürükler. Yani Gnossienne'yi dinlerken hissettiklerimizin hemen hemen aynısı. Peki hem teorik olarak hem de hissiyat olarak Gnossienne'nin Nikriz makamına olan bu harikülade benzerliği, bize eserin yaratılış hikayesini anlatır nitelikte değil mi sizce de?
Ben hayatım boyunca müzik dahil herşeyin bir matematiği olduğunu düşünmüşümdür. Bu eseri daha çok küçükken bir hocam bana dinlettiğinde beraberinde şunu söylüyordu: "Bu eseri çalabilirsin lakin anlayamazsın." Peki neden? Çünkü Erik Satie dönemine göre çok farklı, kalıplara sığmayan, yaramaz bir adamdı. Kendini besteci olarak bile görmemesi diğerlerinden ayrılma çabasıydı belki de. Evet batı müzik dünyasına göre Satie bir besteci değildi. Ama yazımda da anlattığım gibi Gnossienne isimli eseri hem teorik hem de duyum olarak Nikriz makamına bu kadar benziyorken onun en azından çok iyi bir dinleyici olduğunu kabul etmemiz gerekmiyor mu? Zaten yapıtları dönemin otoriteleri tarafından beste olarak bile kabul edilmezken yıllar sonra ortaya çıkacak olan sürrealizm ve minimalizm gibi akımlara öncülük edecek olan bu adamın, sadece “Sesbilimci Grafiker” adı altında gün içerisinde duyduğu sesleri bir şekilde birleştirip ortaya daha uzun bir ses dizisi çıkarmasıyla açıklanabilecek eserler yaratmadığı hepimizin malumu. Kalıplara sığmadığı düşünülen adam Erik Satie, aslında sadece bilinmeyen başka kalıplar içinde dolaşıyordu.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.