Yok Olmasını İstemeyeceğimiz Bir Değer: Yerebatan Sarnıcı
Kültür ve Sanat - 04 Ocak, 2021 - Okuma Süresi: 5 Dk.
04 Ocak, 2021
Kredi: Yerebatan Sarnıcı
Yüzyıllara meydan okuyan bu görkemli yapının tarihi ve mimari özelliklerine kısa bir bakış atmak ister misiniz? O halde başlıyoruz...
İstanbul’un tarihi yapılarından biri olan Bazilika Sarnıcı, tarihi yarımadada Ayasofya’nın güneybatısında bulunmaktadır. Bizans İmparatoru Justinyan (527-565) tarafından 542 yılında inşa ettirilen bu büyük yeraltı sarnıcı, suyun içerisinde yükselen çok sayıda mermer sütunu nedeniyle halk arasında Yerebatan Sarnıcı olarak adlandırılmıştır.
1544-1550 yıllarında Bizans kalıntılarını araştırmak amacıyla İstabul’a gelen Hollandalı gezgin P. Gyllius tarafından keşfedilen sarnıç Batı dünyasına tanıtılmıştır. Gyllius’un sarnıcı keşfetmesi, araştırmalarından biri için Ayasofya civarında gezerken, buradaki evlerin zemin katlarında bulunan kuyu benzeri yuvarlak deliklerden halkın su çektiğini ve hatta balık tuttuğunu duymasıyla gerçekleşmiştir. Elinde bir meşale ile sarnıcın üzerinde bulunan bir evin avlusundan, yerin altına inen taş merdivenlerle sarnıcın içerisine girmiştir. Çok zor şartlarda, sarnıcın içerisini sandalla dolaşan P. Gyllius ölçü alıp sütunların yerlerini tespit etmiştir. Gördüklerini kaleme alan P. Gyllius’un seyahatnamesi bir çok gezgini etkilemiş ve yüzyıllar boyu bu eserin ziyaret edilmesine ön ayak olmuştur.
Bizans İmparatorluğu döneminde bulunduğu çevrede geniş bir alanın ve İmparatorluk sarayının su ihtiyacını karşılayan sarnıç, 1453 İstanbul’un fethi ile Osmanlıların eline geçmiştir. Bu dönemde Topkapı Sarayı’nın bahçelerini sulamak amacıyla kullanılmıştır. Bir süre sonra Osmanlılar durgun su yerine akan suyu kullanmayı tercih ettiklerinden, şehre kendi su tesislerini kurmuşlardır ve sarnıç atıl hale gelmiştir.
Sarnıç, uzunluğu 140 m. genişliği 70 m. olmak üzere dikdörtgen bir alanı kaplamaktadır. 52 basamaklı taş bir merdivenle inilen sarnıcın içerisinde her biri 9 m. yüksekliğinde 336 adet sütun bulunmaktadır. Birbirine 4.80 m. aralıklarla dikilen bu sütunlar her biri 28 sütun içeren 12 sıra oluşturmaktadır. Sarnıcın tavan ağırlığı kemerler aracılığıyla bu sütunlara aktarılmıştır ve üst örtü bu sütunlarla taşınmaktadır. Sütunların çoğu devşirmedir, yani daha önce başka yapılarda kullanılmış daha sonra bu yapının inşasında kullanılmışlardır. Büyük bir kısmı tek parçadan oluşan sütunların bir kısmı da iki parçalıdır. Sütun başlıkları farklı üslupları yansıtmaktadır. 98 adet sütun Korint üslubunu yansıtırken bir kısmı da Dor üslubunda yapılmıştır.
Sarnıçtaki sütunların, köşeli veya yivli olan bir kaç tanesi hariç çoğunluğu silindir biçimindedir. Sarnıçta en dikkat çeken noktalardan biri Ağlayan Sütun'dur. Üzerinde gözyaşı damlasına benzer oyma ve kabartma süslemeler bulunan ve daima ıslak olan bu sütun bir rivayete göre sarnıcın yapımı sırasında hayatını kaybeden yaklaşık 7.000 işçi anısına yapılmıştır. Ziyaretçiler bu sütunun çevresine yer alan suya madeni para atarak dilek dilemektedirler. Kuzeybatı köşesinde yer alan iki adet sütunun altında kaide olarak iki Medusa başı kullanılmıştır. Ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi gören bu iki Medusa başının nereden ve hangi yapılardan alınıp buraya getirildiğine dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Medusa başlarının bulunduğu bölüm de aynı Gözyaşı Sütunu'nun çevresinde olduğu gibi ziyaretçiler tarafından dilek havuzuna çevrilmiştir.
Sarnıcın 4.80 m. kalınlığındaki duvarları tuğla ile örülmüştür. Zemininde yine tuğla kullanılmıştır ve bu tuğlaların üzerine Horasan harcından yapılan kalın bir sıva tabakası zeminin su geçirmez özelliğe sahip olmasını sağlamıştır. Toplam 9.800 m² alanı kaplayan sarnıcın yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesi vardır.
Yerebatan Sarnıcı günümüze kadar çeşitli onarımlar görmüştür. Osmanlı İmparatorluğu döneminde iki defa restore edilen sarnıcın ilk onarımı XVIII. Yüzyılda III. Ahmet zamanında, ikinci onarımı ise Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) zamanında yapılmıştır. Sarnıcın ortasına doğru kuzeydoğu duvarı önünde yer alan 8 sütun 1955-1960 yıllarında yapılan bir inşaat sırasında kırılma tehlikesiyle karşılaştığı için bu sütunların her biri kalın bir beton tabaka içine alınarak dondurulmuştur. Bu işlem sütunların eski özelliklerini kaybetmelerine neden olmuştur. Cumhuriyet döneminde İstanbul Belediyesi tarafından bir çok kez onarılan sarnıcın içerisinden en son 1985-1987 yılları arasında yapılan büyük temizlik ve onarım sırasında 50.000 ton çamur çıkarılmıştır. Temizlenen sarnıcın içerisine yürüme platformları yapılarak yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açılmıştır.
Günümüzde bakım onarım çalışmaları esnasında, sütunların üst örtüyle birleşen kısımlarında gerçekleşen yıpranmalar sonucunda çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu tespit edilen yapının bir an önce kurtarılması gerekmektedir.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.