Yakup Kadri'nin Ankara Romanı: Kentsel Ütopya
Kültür ve Sanat - 25 Temmuz, 2022 - Okuma Süresi: 8 Dk.
25 Temmuz, 2022
Ankara romanı bizlere, Türkiye'nin cumhuriyetle birlikte neleri yapabileceğini önden gösteren bir ütopyadır. Eser kentsel bir ütopya niteliğinde olup, ülkemiz her şeyiyle muazzam bir topluluk olarak tasarlanmıştır. Gelin detaylarına birlikte bakalım!
Ankara'nın Olay Örgüsü
Roman hakkında bazı bilgiler vermek gerekmekte ki düşlenen ütopya daha iyi anlaşılsın.
Eserimiz üç bölümden oluşmaktadır. Eserin büyük bir bölümünü kapsayan birinci ve ikinci bölümleri anlatmak gerekiyor çünkü asıl olarak bizlere üçüncü bölümde ütopya tasarısı yapılmıştır. Keza bu bölümler anlaşılmadan anlatılmak istenen ve sorun olarak görülen meseleler anlamsız kalacak ve düşlenen ütopya anlaşılmaz olacaktır.
Bundan dolayı kısaca olay örgüsünden bahsetmek istiyorum: Kitabımızın üç kısmı da Selma Hanım karakteri üzerinden kurgulanmaktadır.
Ankara’ya İstanbul’dan gelen Selma Hanım, bir banka memuru olan kocası Nazif Bey etkisinde Milli Mücadeleyi desteklemektedirler. Ancak Nazif Bey orta halli bir insan olarak Sakarya Savaşı'ndan korkmakta ve daha güvenli bir yer olan Kayseri’ye kaçma düşüncesine hakimdir. Ancak Selma Hanım kalmakta diretir ve işin sonunda Nazif Bey ve Selma Hanım yollarını ayırırlar. Bu sırada Savaşta hemşirelik yapmakta olan Selma Hanım, kocası Nazif Bey aracılığı ile tanıştığı Binbaşı Hakkı Bey ile yoluna devam eder ve savaş sonrası yani ikinci bölümde Binbaşı Hakkı Bey ile evlenir. Ancak Selma Hanım'a vatanını seven, cesur bir subay olarak gözüken ve onu bu haliyle kendine aşık eden Hakkı Bey ikinci bölümde çok zıt bir karaktere bürünür. Savaşı kazandıktan sonra savaştığı Avrupalılara benzemeye başlar ancak çok yanlış yönlerden benzemeye çalışır. Avrupalılığı bir ilerleyiş olarak değil de bir şekil, giyim kuşam, zevk ve eğlence yönünden ele alır ve bunu bütün karakteriyle temsil eder. Bundan dolayı Selma Hanım, Hakkı Bey'den de uzaklaşır.
Birinci Bölüm: Kurtuluş Savaşı Yılları
Karakterler ülkenin içinde bulunduğu sosyal psikolojik ve siyasi durumları her bölümde değişime uğrayarak temsil etmektedirler. Bundan dolayı birinci bölümde batı karşıtı olan avrupayı ve avruplalışmayı vatan hainliği ile eş değer gören biri ikinci bölümde rantçı bir avrupalı olabilmektedir. Çok uzatmadan karakterlere geçelim.
Nazif: Selma Hanımın ilk eşi. Kendi halinde ve kendi dünyasında olan bir şahıstır. Ayrıca Bankada memur, orta gelirli ve milletvekili tanıdığı olan bir kişidir. Bu milletvekili Murat Bey’dir. Aslında Nazif bize dönemin insanlarının genel havasını veren ve insanların kurtuluş savaşına karşı düşüncelerini yansıtan bir yapıya sahiptir.
Murat Bey: Milletvekili ve Nazif'in arkadaşı. Cana yakın ve sempatik. Milli Mücadele yılları sırasında avrupalılığı ve batı özentiliğini soytarılık olarak görmektedir.
Hakkı Bey: Murat Bey’in tanıdığı ve Erkan-ı Harb subayıdır. Erkanı harb nedir? Ordu birliklerinin savaşa hazırlanması ve savaşta yönetilmesi gibi hususları yürütmek üzere harp akademilerinde eğitimden geçirilen kişilerdir.
Neşet Sabit: Hakkı Bey aracılığı ile Selma Hanım ile atış talimi sırasında tanışan bir asker. Ancak sadece bir asker değil. Bir gazeteci ve yazar. Neşet Sabit tıpkı Yakup Kadri’nin Yaban romanında eleştirdiği aydın-köylü arasındaki uçurumu iyi gören ve buna göre davranan bir karakterdir. Aynı zamanda bu karakteri sayesinde insanlardaki değişimi de görebilen ve bunu gözler önüne sermekte olan bir kişidir.
İkinci Bölüm: Cumhuriyet'in İlk Yılları
Bu bölümde karakterlere geçmeden önce Yenişehir'den bahsetmek gerekmektedir. Yenişehir üçüncü oluşturulmak istenen ütopyanın kötü bir versiyonudur. Bu bölümde anlatacağımız karakterler Yenişehir de yaşamaktadır. Burada birinci bölümde ülkesi için çabalayan devrimci karakterelre bir eleştiri vardır. Yenişehir’in kuruluşu Yakup Kadriye'ye göre bireysel çıkarı, serbest rekabeti, arazi rantını, faizi ve şekli batılalaşmayı temsil etmektedir. Bunun karşısına ise üçüncü bölümde ütopyasını kurmuştur.
Murat Bey: Bürokratlarla el ele vermiş bir arsa spekülasyoncusu haline gelmiştir. Paradan para topraktan rant elde etmektedir. Murat Bey ve onun gibi insanlar evlerini adeta bir görgüsüzlük yuvasına çevirmişlerdir. İnsanlardan kopmuş ve kendilerini evlerine hapsetmişlerdir. Parayı nereye harcayacaklarını bilemeyen Avrupa özentisi karakterlere bürünmüşlersir.
Hakkı Bey: Binbaşı Hakkı Bey ve savaş subayı. Şimdi karşımıza bir şirketin yönetim kurulunda meclisteki bağlantılarını kullanarak iş bağlayan, cumhuriyetçi ideallerini özentili, yüzeysel bir batıcılığa indirgemiş, eşine karşı duyarsız biri olarak karşımıza çıkmakta.
Neşet Bey: Yenişehir de sürekli balolar olmaktadır. Bu balolar adeta halktan kopuk, yanlış batılılaşma sonucu fildişi kulelerinden çıkmayan zamanın devrimci insanlarından oluşmaktadır. Baloya katılan Yenişehirliler ile Selma Hanım'ın karakteri arasındaki derin uçurum karşısında duyduğu huzursuzluk, Selma Hanım’ı önceden tanıdığı idealist gazeteci Neşet Sabit ile yakınlaştımış ve ortak duyguyu paylaşmışlardır. Çünkü Neşet Sabit de aynı duyguları paylaşmaktadır. Romanın son bölümünde sunulan ütopik Ankara, işte bu sınıfsal ayrışmadan duyulan huzursuzluğu ve “benlikçiliği” aşmaya yönelik arzuyu yansıtmaktadır.
Üçüncü Bölüm: Cumhuriyet Sonrası Yıllar
Üçüncü bölüm Cumhuriyet’in onuncu yıl dönümü bayramında, Gazi Mustafa Kemal’in 10.yıl nutku başlamaktadır. Atatürk’ün Türk milletine hitabesi, yeni bir devrin başlangıcının, bir yeni sabahın ilk işareti gibi olmuştur.
Bu dönemin planlamalarla ilerlediği görülmektedir. Bunun en tipik örneği Jansen Planı' nın romanda işlenmiş olmasıdır. Ankara Alman Mimar Hermann Jansen tarafından hazırlanan plana göre inşa edilmektedir. Ancak bu plan önceki bölümlerde anlattığım üzere birkaç rantçı ve spekülasyoncu tarafından istismar edilmiş olsa da bu bölümde bireyci davranışların bertaraf edilmeye çalışıldığı görmekteyiz. Yazar bireysel girişimleri kabul etse dahi kamusallığı daha ön plana çıkarmaktadır.
Düşlenen Ütopya'da Hayat
Sosyal Hayat
1937'li yıllarda otellerin, barların, gazinoların, eğlence yerlerinin turistik merkezi İstanbul olmuştur. Şekli batılılaşma İstanbul'a aktarılmış, Ankara senfonik konserlerin, yerli dans ve folklör havalarının çalındığı, opera ve tiyatroların oynandığı bir kültür merkezi haline gelmiştir.
Eğitim
Ayrıca değinilmesi gereken bir teşkilat vardır ki o da İçtimai Mükellefiyet Teşkilatı'dır. Günümüz Türkçesiyle: Toplumsal Sorumluluk Teşkilatı diyebiliriz. Bu kurum bütün direktiflerini Halk Evleri ve Yüksek İktisat Enstitüsünden almaktadır. Burası adeta ütopyanın işlemesi için kurulmuştur. Burada görev alanlar bütün bireysel çıkarlarından vazgeçmiş ve milli gaye uğruna çalışan kişilerdir. Buradaki üyeler Türkiye’nin her yanına gidip seminerler, konferanslar aracılığı ile halka eğitimler vermekte ve halkı aydınlatma çabası içerisindedirler. Bu dönemde okuma yazma oranı inanılmaz derecede artmıştır.
İş ve Çalışma
Türk işçileri, Türk mühendisleri Avrupa'daki arkadaşları gibi kötü bir durumda değildir. Yani bir kapitalist sömürü artık Türkiye'de mevcut değildir. Yazar: “Avrupa proletaryasının sefalet ve felaketinden Türkiye’de eser görülmemektedir” demekte ve Yeni Türkiye’de işçilerin memur statüsünde olduğunu söylemektedir.
Kadın Hakları
Dönem itibariyle bakıldığında Türkiye’de kadınlar iş hayatına birçok Avrupalı'dan daha önce atılmış ve erkeklerden üretime daha fazla katkı sağlar durumdadırlar.
Tarım ve Ulaşım
Devlet, çiftlikleri ve geniş alanları sayesinde bizzat hayvancılık ve tarımın içinde olmuştur. Ancak köylüler bundan dışlanmamış tam tersine devlet köylü ile işbirliği içerisinde olmuştur. Köylü çiftçiler kooperatifleşmiş yoksulluklarından kurtularak zenginleşmişlerdir. Ülkenin her tarafı demir ağlarla çevrilmiştir. Böylelikle Orta Anadolu hayvancılığın ve tarımın göz bebeği bir yer hale gelmiştir.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.