Tahta Bacak Frida

Kredi: https://mimarcasanat.com/

Acı, sanat, hüzün, ihanet... Frida Kahlo’nun yoğun ve sürekli olarak yaşadığı bu duygular onun gerçek bir derinlikteki sanatçı olma yolunda tetikleyen kavramlardı. Resim ve sanat dünyasına hala konuşulan Frida'nın hayatı için buyurun yazıma...

Frida Kahlo 6 Temmuz 1907 yılında Meksika’da dünyaya gözlerini açmıştır. Sanatçı daha sonra doğum tarihini Meksika’nın doğuşunu ifade eden 7 temmuz 1910, Meksika’nın devrimi, olarak değiştirmiş ve öyle anılmasının istemiştir.  

Coyoacan’da Mavi Ev olarak anılan evde ailesiyle birlikte yaşayan Frida, sanat hayatının büyük bir kısmını bu evde geçirmiştir. Frida’nın annesi Kızılderili kökenlerine sahip, kibar, alımlı, zeki, dinine bağlı biriyken babası ise daha anlayışlı ve şefkatliydi. Hayatının her döneminde Frida’nın yanındaydı. 

Frida yaşamı boyunca ölüme meydan okudu, 6 yaşındayken geçirdiği çocuk felcini yenerek ilk savaşını kazandı. Çocuk felcinin armağanı olan, bacaklarındaki kas kaybı ve incelme ona "Tahta Bacak Frida" lakabını verdi. Sokakta erkek çocuklarıyla vakit geçirir, onlarla oynardı. Çevresindekilerin dediklerine aldırış etmedi ve tıp eğitimi almaya hak kazandı.  

Döneminin en iyi üniversitesinde tıp eğitimi aldığı sırada büyük bir kaza geçirdi. Erkek arkadaşı Alejandro Gomez Arias ile okul çıkışında bindikleri otobüs, tramvaya çarparak büyük bir kazaya neden oldu. Sayısız kırık, çıkık ve travma alan Frida hemen hastaneye kaldırıldı. Omurgasına giren demir çubuktan dolayı yaşama şansı çok ama çok düşüktü. Doktorların büyük çabaları sonucu Frida 1 ayın sonunda hayata geri döndü. Bu süreç içerisinde 32 kere ameliyat olan, acılar içinde kıvranan Frida bir kez olsun pes etmedi. Sayısı ilaç, doktor kontrolleri, korseler ve daha bir çok tedbirle beraber yaşamaya mecburdu. Hayatına yatakta devam ediyordu. Ailesi maddi ve manevi açıdan ellerinden geldiğini yapıyordu. 

Siyaset ve resimle uğraşmak en büyük hobisiydi. Bir gün rünlü ressam Diego Rivera ile tanıştılar ve evlendiler. Bu evliliğe başta Frida’nın annesi olmak üzere herkes karşı çıkmıştı. Annesi Matilda’ya göre Frida bir güvercin, eşi Diego ise bir fildi. Frida kimseye aldırış etmeden evliliğine devam ediyordu. 

Her türlü olumsuz sağlık durumuna rağmen tam 10 yıl boyunca ders ve eğitimler verdi. 1950 yılında sağlık problemleri nedeniyle 9 ay boyunca hastanede yatan Frida’nın 1953 yılında kangren olduğundan bacağı kesilmek zorunda kalındı.1954 yılında 47 yaşındayken yakalandığı akciğer embolisi yüzünden hayata, sanata ve sevdiklerine veda etti.  

Vasiyet olarak cesedinin yakılmasını istemiştir. Sebebi ise hayatı boyunca yatarak vakit geçirdiği ve artık daha fazla yatmak istememesidir.  

Frida Kahlo, hayatı boyunca resim ve sanattan vazgeçmemiş, umudunu kaybetmemiş. Her türlü acıya ve zorluğa göğüs gererek tablolarını, eserlerini ortaya koymuştur. Resim ve sanat dünyasına hala konuşulan, gizemli ve açıklanması beklenen yüzlerce eser bırakmıştır.