Struma Faciasında Ne Yaşandı?
Kültür ve Sanat - 22 Şubat, 2021 - Okuma Süresi: 4 Dk.
22 Şubat, 2021
1942 yılında, 769 Yahudi, Nazi zulmünden kaçmak için Romanya'dan Filistin'e doğru Struma isimli gemi ile yola çıkmıştı. Yolculukları hiç beklenmeyen şekilde sonuçlandı. Bu yazımda sizlere birçoğumuzun adını bile duymadığı Struma olayından bahsedeceğim.
Hakkında birçok yazı yazılmasına rağmen Struma olayı günümüzde çoğu insan tarafından bilinmiyor. Bazı eserlerde "vicdanları sorgulatan hikaye" olarak da anılan Struma faciası gerçekten de vicdanları sorgulatan bir olay. II. Dünya Savaşı sırasında Romanya da Almanya gibi Nazilerin egemenliği altındaydı. 1941 yılında yaklaşık 4 bin Yahudi kasap çengellerine asılarak ya da farklı şekillerde canice katledildi. Geride kalanların Romanya'dan kaçmaktan başka çareleri kalmamıştı. 1942 yılında, Köstence limanından hareket edecek bir geminin Filistin'e gideceği haberi duyuldu. O sıralarda İngiliz mandasında bulunan Filistin'de birçok Yahudi ikamet ediyordu. Bu zulümden kurtulmak isteyenlerden 769 kişi tanesi 1000 dolar civarında olan biletten aldı. Pahalı bilet fiyatı yüzünden bazı aileler sadece çocukları için bilet alarak onları gemideki tanıdıklarına emanet ettiler. 12 Aralık 1941 günü geminin hareket günüydü. Limana gelen yolcuları daha yolculuk başlamadan kötü bir sürpriz bekliyordu; tanıtım afişlerindeki gemiyle gerçek geminin alakası yoktu.
Tanıtım afişinde kullanılan gemi görseli;
Gerçek gemi
Karşılaştıkları kömür gemisi ile hayal kırıklığına uğrasalar da o an düşündükleri tek şey zulümden kurtulmaktı. Böylece yolculuk başladı. Gemi, 769 kişi ve mürettebat için yeterli büyüklükte değildi. Meyve kasalarından yataklar yapılmıştı ve tuvalet sayısı oldukça yetersizdi. Ayrıca su ve yiyecek sıkıntısı da vardı. Gemideki bebeklere sadece yarım bardak süt ve 1 adet bisküvi veriliyordu. Büyükler ise günlerini portakal ve şeker gibi yiyeceklerle geçiriyorlardı. Ekmek ise gemide çok değerli bir besin olduğu için haftada yalnızca 2-3 defa veriliyordu. Tuvalet yetersizliği yüzünden Struma'da dizanteri gibi birçok hastalık da görülmeye başlandı. Gemideki yolcuların yaklaşık 20 kadarı doktordu ve bu doktorlar sınırlı ilaç ile hastalananları iyileştirmek için uğraşıyordu. Geminin motorundaki arıza sebebiyle 15 aralıkta İstanbul açıklarında demir atmak zorunda kalındı ve yolcuların 9 haftalık bekleyişi de başlamış oldu. Almanya ve İngiltere, yolcuların karaya çıkmasına izin verilmemesi için Türk hükümetini sıkıştırıyordu. Bunun sebebi olarak ise "yolcuların salgın hastalık taşıdığı" gösterilmişti. Karaya çıkan yolcular tren ile Filistin'e ulaşabilirdi ancak Almanya ve İngiltere bunu istemediği için yolculara izin verilmedi. İstanbul'daki Yahudi cemiyetleri, hayırsever insanlar ve Kızılay her gün gemiye yiyecek taşımaya başladılar. Bir yandan da hükümeti ikna çabaları sürüyordu. Bu sırada yolcular gemiye "Kurtarın bizi!" yazılı bez pankartlar bile asmışlardı. Moralleri yerine gelsin diye her akşam gemideki 2 müzisyen enstrüman çalıyordu. Hatta bu 9 haftalık süreçte gemide 1 düğün bile gerçekleşti. Ağır bir hamilelik geçiren Medea Salamovici ve Romanya'da önemli bir aile olan 4 kişilik Segal ailesinin karaya çıkmasına izin verildi. Kalan yolcularla birlikte Struma Şile açıklarına çekilerek kaderine terk edildi. 24 Şubat 1942 sabahında gemi büyük bir şiddetle patlayarak paramparça oldu. Gemiden sadece David Stoliar adlı 20 yaşında bir genç sağ kurtulabildi. Yıllarca geminin Türkiye, İngiltere ve Alman hükümetlerinden hangisi tarafından patlatıldığı merak edildi. 1960'larda Stalin'in emriyle bir Sovyet torpidosu tarafından patlatıldığı ortaya çıktı. Bu facia ise bir katliam olarak tarihte yerini aldı.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.