Sizin Yerinize de Ağlayan Bir Ağaç Var Desem?
Kültür ve Sanat - 18 Ocak, 2021 - Okuma Süresi: 3 Dk.
18 Ocak, 2021
Belki çoğu kez yanından geçtiniz, belki tabelalarda ismini gördünüz, belki bir internet sitesinde denk geldiniz veya resimlerini gördünüz. Ama hiç hikayesini okuyup öğrendiniz mi? Öyleyse sizi yazıma çağırıyorum. İşte karışınızda Ağlayan Çınar.
Ağlamasıyla ünlü bir ağacımız var ve bu ağacımız var üstelik bu ağaç, yoğun bir aşktan dolayı ağlıyor. Bursa'da Gölyazı ilçesinde duran bu ağacımız 700 yıllık bir tarihe gömülü. Birçok gittiğimde hayran hayran bu ağacı seyretmiş, her hikayesini hatırladığımda da duygulandığım bir andır. Şimdi sıra sizde.
Efsaneye göre Rumların ve Türklerin bir arada yaşadığı sırada Mehmet ve Rum kızı Eleni birbirlerine delicesine aşıkmış. Hatta Mehmet onu o kadar çok seviyormuş ki artık Eleni ile evlenip yuva kurmak istiyormuş. Evlenme teklifi için hazırlıklara bile başlamış.
Ağacımız da burada devreye giriyor işte. Hep bu ağacın altında buluşurlarmış. Orası onların gizli aşk yeri olarak geçiyormuş hatta aralarında. Ama malum o zamanki şartlar sırasında Rumlar, Kurtuluş Savaşı'nın ardından Yunanistan ve Türkiye arasında kabul edilen mübadele anlaşması sebebiyle ayrılmak zorundadırlar. Rum aileler yavaş yavaş Türkiye'den ayrılıyorlardı. Tabi bu ailelerin arasında Eleni'nin ailesi de vardı.
Mehmet'de o sıralar kendi ailesine bakmak adına çalışıp çabalan bir gencimiz. Rum ailelerin köyden ayrıldığını duyunca hemen Eleni'yi aramaya koyuluyor. Eleni'nin büyük ağabeyi Yorgi, Mehmet'in yolunu kesip artık düşman olduklarını ve sevdasından vazgeçmesi gerektiğini söyler. Mehmet aşkından vazgeçemeyerek buna karşı çıkmaya çalışır. Çabaları boşuna çıkar ne yazık ki. Yorgi ve Mehmet büyük bir kavgaya tutuşuyorlar. O sırada yanında hançer taşıyan Yorgi ne yazık ki Mehmet'e saplıyor. Aldığı yara içinde yerde kıvranırken aklına belki Eleni buluşma yerimize gelir diye sürüne sürüne ağacın altında doğru ilerlemeye başlamış. Yarası derin olduğu için ne yazık ki çok da kan kaybediyormuş.
Eleni konvoy halinde ilerleyen Rum ailelerin içinde ilerlerken, Eleni'nin yakın arkadaşı gelip Yorgi ve Mehmet'in kavgasını anlatmış. Eleni arkadaşıyla bir anlaşma yapıp sinsice konvoyun içinden ayrılarak her yerde Mehmet'i aramaya başlamış. Neredeyse koşa koşa tüm Gölyazı'yı gezmiş. Sonra onun da aklına gizli buluşma yerleri gelmiş.
Ağacın oraya geldiğinde kanlar içinde yatan Mehmet'i görüyor. Hemen Mehmet'in başını kollarının arasına alır. Ama Mehmet son birkez onu sevdiği bile söyleyemeden Eleni'yi beklerken orada ölmüştür. Eleni, Mehmet'in orada cansız bedenine karşı kendini çok savunmasız hissetmeye başlamış. Böyle delice bir aşk burada bitemez diye düşünmeye başlamış. Mehmet'in gözlerinin içine bakarak, "Merak etme sevgilim, aşkımız böyle yarım kalmayacak. Bu ağaç bizim sonsuza kadar yuvamız olacak." diyerek belindeki kuşağı çözüp ağacın dalına Eleni'de orada intihar etmiş.
Efsane öyle ki, Mehmet'in kanlar içinde öldüğü ve Eleni'nin de orada intihar ettiği çınarın gövdesi hep yaş kalmış. Hiç kurumamış. Ağaç için de, her gören bu güzel aşkların acısına dayanamayıp hep ağladığını ve hiç kurumadığı söylemeye başlamışlar. O günden bugüne adı hep Ağlayan Çınar olarak anılmaya başlamış.
Hatta bugün bile gitseniz ağaca baktığınızda her zaman yaş bir tarafının olduğunu görürsünüz. Hangi mevsimde giderseniz gidin...
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.