Seramik Sanatı ve Töz'ün Harmanı

'Töz'' yeniden doğuş, sabahın ilk ışıkları kadar aydınlık bir doğuş. 4. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali'nin finalistlerinden, yönetmen koltuğunda Neşe Uğur Nohutçu'nun oturduğu ''Töz'' filmi festivalin 1. si oldu! Gelin hep birlikte Töz'ü tanıyalım.

Belgeselimizin konusunu anlatmadan önce sizlere seramik sanatıyla ilgli ufak bilgiler aktarmak istiyorum. 

Ana madde bakımından seramik, kil ve toprak esaslı malzemelerin pişirilmesiyle oluşan bir maddedir. Kil dayanıklı, sert bir hal alana kadar türlü pişirme tekniklerinden geçer.

Seramiğin tarihçesi insanların ateşi bulmasıyla başlamıştır. Suyu taşımak,  muhafaza edebilmek için kaplar yapma zorunluluğundan seramik doğmuştur. Yüzyıllar boyunca kap kacak yapımında kullanılmıştır. İlk örneklerinin Anadolu' da görüldüğü bilinen seramiğin 8 bin sene öncesine kadar bir tarihi olduğu düşünülmektedir.

Şimdi de sizlere seramik ile iç içe bir konu işleyen filmimizi tanıtmak istiyorum. 

Töz bir yeniden doğuş, Öz'den gelen bir hediye ve tekrar Öz'e tuhfe edilen bir doğuş. 

Çekimlerinin yaklaşık 4 yıl sürdüğü Töz belgeseli 2021 yılında, 4.'sü düzenlenen uluslararası kadın yönetmenler festivalinde 1. oldu. Yönetmen koltuğunda Neşe Uğur Nohutçu'nun oturduğu Töz, sadece bir kadının hayatını değil aynı zamanda bir annenin, bir sanatçının ve bir akademisyenin hayatını konu alıyor.

Tuba Korkmaz, Marmara Üniversitesinden mezun olduktan sonra Anadolu Üniversitesi'nde lisans ve yüksek lisansını tamamladı. Şimdilerde Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde El Sanatları bölüm başkanı ve öğretim üyesidir. 

Ailesi ile birlikte hem piyasaya yönelik hem de sanat galerisi olarak işlettikleri Atölye Maysa da güzel vakitler geçiriyor ve bu dünyaya kendilerinden birer iz bırakıyorlar. 

 Biraz bahsetmiştim, Töz'ün çekimleri yaklaşık 4 yıl sürmüş. Anılarla dolu 4 yıl!

''4 yıl 40 dakikaya nasıl sığar yahu!'' diyebilirsiniz ama inanın bana 4 yıl 40 dakikaya belki de bu kadar güzel sığabilirdi. Filmde Tuba Korkmaz'ın ve ailesinin mutlu anılarının, başarılarının yanında bir de geçirdiği zor dönemleri anlattığı sahnelere tanık oluyoruz. 

İlla ki her birimizin geçirdiği zor dönemlerimiz olmuştur. Belki hatırlamak istemeyeceğimiz ve belki de şimdi bile etkisinde olduğumuz dönemler.

Ne kadar zor zamanlar geçirsek de onlar bizim parçamızdır. Yıllarca hatırlamayabiliriz ama bir gün, bir şey bize o yılları anımsatabilir. 

Belgesel de Tuba Korkmaz'ın hayatına ve çalışmalarına tanık oluyoruz. Ailesi ile birlikte işlettikleri atölyelerinde seramik kupalar, tabaklar, heykeller ve daha bir çok ürün tasarlıyorlar. Yıllar geçse de bir gün bir yerde, bir tabakta ya da bir bardakta imzalarını yaşatıyorlar.  

Belgesel 40 dakika evet ama neredeyse bir ömüre tanık oluyor, bir hayatı hissediyoruz. Bir insanın hayatını hissetmek, o kadar nadir bir duygudur ki insanlık artık sadece görüyor, duyuyor ve susuyor. Ama hissetmek, onunla yaşamak onunla ağlamak olağanüstü bir duygudur. 

Belgeselde bahsettiğim tüm duyguları yaşayacaksınız. Ve belki de bakış açınız değiştireceksiniz. Hayata bambaşka bir pencereden bakacaksınız. Görün, duyun ama susmayın.

Belgeselin son sahnelerinde Tuba Korkmaz'ın katıldığı bir pişmiş toprak sempozyumundan anlar bulunuyor. Tuba Korkmaz'ın sempozyum için hazırladığı çalışmayı dikkatle incelediğinizde ''kökler'' serisinin ilk göz ağrısından bir çok anlam, duygu çıkarabilirsiniz.

Sadece biraz yakından bakın ve onu hissedin.