Pera Palas'ın Hikayesi
Kültür ve Sanat - 19 Eylül, 2022 - Okuma Süresi: 4 Dk.
19 Eylül, 2022
İstanbul'un başköşesinde tarihe meydan okuyan, pek çok olaya tanıklık eden Pera Palas Oteli'nin hikayesini öğrenmek istiyorsanız gelin birlikte öğrenelim.
Pera Palas Oteli, bir zamanlar İstanbul’un küçük Avrupa'sı olarak bilinen Beyoğlu’nun Pera bölgesinde yer alıyor. Tarihiyle, yaşanmışlıklarıyla ve mimarisiyle dikkat çeken Pera Palas'ın hikayesi aslında 19. yüzyılın sonlarında bir trenin hikayesi ile başlıyor.
1888 yılında Paris'ten yola çıkan ve çok lüks bir tren olan Orient Express, bizim bildiğimiz adıyla Şark Ekspresi, Alp Dağları’nı geçerek Budapeşte ve Bükreş üzerinden 80 saatlik bir yolculuğun ardından İstanbul’a varıyordu. Bu trenin ilk yolcuları yüksek tabakadan bürokratlar, zenginler, gazeteciler ve yazarlardı. Bu yıllarda İstanbul henüz uluslararası turizme hazır olmadığından dolayı İstanbul'a gelen yabancılar, Pera’da azınlıklar veya Levantenler tarafından açılan küçük otellerde kalıyorlardı. Ancak bu oteller Avrupa'nın yüksek tabakasından olan bu seçkin insanlar için gerekli lüks ve konfora sahip değildi. Bunun üzerine İstanbul'daki bu lüks otel boşluğunu doldurmak için 1892 yılında Levanten mimar Alexandre Vallaury, Pera Palas'ın tasarımı için kollarını sıvadı. Haliç’in muhteşem manzarasına bakan, kültürel faaliyetleri ve sosyal yaşamıyla ünlenen Pera Palas, Pera’nın Tepebaşı bölgesinde 3 yıl süren inşaatin ardından 1895 yılında açılış balosuyla hizmete açıldı.
Türkiye'nin Avrupa standartlarındaki ilk oteli Pera Palas, birçok ilki bünyesinde barındırıyor. İstanbul’da Osmanlı sarayları dışında elektriğin verildiği, ilk elektrikli asansörün ve ilk akar sıcak suyun bulunduğu binaydı. Bu özellikleriyle ünlenen Pera Palas Oteli, kent kültürünün çok önemli simgelerinden biri haline geldi.
Pera Palas kurulduğu dönemden bu yana pek çok ünlü misafiri ağırlamış. Bunlardan en önemlisi ise cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk. Atatürk, cephe dönüşlerinde evi gibi kullandığı Pera Palas Oteli'nde ülkemiz için önemli kararlar almış ve üst düzey misafirlerini burada ağırlamış. Pera Palas'ta kaldığı 101 numaralı odası, doğumunun 100. yılında Atatürk'ün şahsi eşyalarının sergilendiği bir müze haline getirilmiş. Diğer evlerinde ve adına açılmış müzelerde de kullanılan Atatürk'ün en sevdiği renk olan şafak pembesiyle yenilenen 101 numaralı odada; Atatürk'ün kitapları, imzalı fotoğraflar, dönemin dergileri ve kartpostallar sergileniyor.
Pera Palas'ın misafirleri arasında ünlü devlet adamları, krallar, kraliçeler, ünlü casuslar Mata Hari ve Cicero, ve ünlü yazar Agatha Christie'de yer alıyor. Pera Palas denilince ilk akla gelen isimlerden Agatha Christie'nin en ünlü romanı olan "Şark Ekspresinde Cinayet" romanını, Pera Palas'ta kaldığı 411 numaralı odasında yazdığını söyleniyor. Kayıp günlüğü ve anahtarının gizemi yıllardan beri çözülememiş. Günlüğün daha sonra bu odada bulunan anahtarının replikası ile eski tip bir daktilo Christie’nin anısına kaldığı odada sergileniyor. Antika mobilyalarla, siyah ve bordo renklerde döşenmiş odada, değişik dillerde ve farklı yıllarda basılmış nadide Agatha Christie kitapları da bulunuyor.
Günümüzde halâ müze-otel statüsünü koruyan Pera Palas, İstanbul'da görülmeye değecek tarih kokuları alabileceğiniz efsanevi bir yapıt. Ayrıca Atatürk müze odasını ziyaret edebileceğiniz ve kafeteryasında lezzetli tatlılar yiyebileceğiniz harika bir mekan.
Yolunuz düşerse Patisserie de Pera'da Fransız pastalarından yiyebilir, Kubbeli Salon'da canlı piyano müziğini dinleyerek bu büyülü atmosfere tanıklık edebilirsiniz. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere!
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.