Nazım Hikmet:Yaşamaya Dair

Kültür ve Sanat - 15 Ocak, 2021 - Okuma Süresi: 4 Dk.

15 Ocak, 2021

Nazım Hikmet:Yaşamaya Dair

Büyük usta Nazım Hikmet'in "Yaşamaya Dair" şiirini bu yazıda beraber inceleyelim.

Nazım Hikmet:Yaşamaya Dair

Nazım Hikmet'in bu şiiri bilip çok sevdiğimiz, belki de aşina olmadığımız ama denk gelince aklımızdan çıkaramayacağımız muhteşem bir eser.Üstüne her düşündüğümüzde bize yeni anlamlar katacak enfes bir yapıt olarak karşımızda duruyor.Nazım Hikmet bu şiirini 1947-1948 yıllarında üç kısımdan oluşacak şekilde yazmıştır.Şiir bütün zorluklara ve engellere karşı yaşamanın ve mücadele etmenin önemini vurguluyor."Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın..." ile başlıyor şiir. Peki Nazım HİKMET bize ne söylüyor?

Gündelik hayatın içinde hepimiz kendimize belirli bir yer edinmişizdir. Zorunluluktan doğan görevlerimiz,bunun yanı sıra bizim yapmak istediklerimiz bulunduğumuz yerde nasıl yaşadığımızla ilintilidir.Ancak günümüzde nasıl yaşayacağını bilememe hali var. Özellikle gelecekte yer edinememe düşüncesi bilememe halini körüklüyor.Bu bilememe haline bir ışık görevi üstleniyor şiir. Yaşama hırsı dövüşülmeye değer bir şey olduğunda ortaya çıkar.Peki dövüşülmeye değer olan nedir?Dünyayı ileri götürme,güzelleştirme,iz bırakma arzusudur.Ölüm beklenen son iken buna başkaldırıp nasıl yaşarsak yaşayalım hakkını vererek, bunu kabullenip nerede olursak olalım sonunu hep merak ederek yaşayacağız.

Şiir üçüncü kısımda hem mecazi hem de gerçek anlamıyla dünyanın yok oluşunu dolayısıyla insanlığın yok oluşunu bizlere anlatıyor.Yıldızların arasında bir yıldız; yani dünyamız sonsuz görünen evrende tek ise insan da dünyada tektir.Bu yalnızlık onun salt güçsüzlüğünü göstermez.Eğer insan bu evrenin bir parçasıysa tüm belirsizliklere,anlamsızlıklara,zorluklara rağmen yine de tüm bunlara göğüs gererek yaşaması gerektiğini vurgular.

Hadi gelin Nazım'ın da dedeği gibi yaşamanın hakkından gelelim.Nazım Hikmet:Yaşamaya Dair

Genco ERKAL'ın sesinden şiiri dinlemek isteyenler için: https://www.youtube.com/watch?v=PJFR3p7UwU0

Şiiri okumak isteyenler için:

1

Yaşamak şakaya gelmez, 

büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın 

            bir sincap gibi mesela, 

yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, 

            yani bütün işin gücün yaşamak olacak. 

Yaşamayı ciddiye alacaksın, 

yani o derecede, öylesine ki, 

mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, 

yahut kocaman gözlüklerin, 

            beyaz gömleğinle bir laboratuvarda 

                  insanlar için ölebileceksin, 

            hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, 

            hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, 

            hem de en güzel en gerçek şeyin 

                   yaşamak olduğunu bildiğin halde. 

 

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, 

yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, 

      hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, 

      ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, 

                   yaşamak yanı ağır bastığından. 

                                                                                     1947

 2

Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, 

yani, beyaz masadan, 

       bir daha kalkmamak ihtimali de var. 

Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini 

biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına, 

hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, 

yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz 

                en son ajans haberlerini. 

Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için, 

                diyelim ki, cephedeyiz. 

Daha orda ilk hücumda, daha o gün 

              yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. 

Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, 

            fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz 

            belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu. 

Diyelim ki, hapisteyiz, 

yaşımız da elliye yakın, 

daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. 

Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız, 

insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla 

                  yani, duvarın ardındaki dışarıyla. 

Yani, nasıl ve nerede olursak olalım 

     hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak... 

                                                                                     1948 

 3

Bu dünya soğuyacak, 

yıldızların arasında bir yıldız, 

            hem de en ufacıklarından, 

mavi kadifede bir yaldız zerresi yani, 

            yani bu koskocaman dünyamız. 

Bu dünya soğuyacak günün birinde, 

hatta bir buz yığını 

yahut ölü bir bulut gibi de değil, 

boş bir ceviz gibi yuvarlanacak 

            zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız. 

Şimdiden çekilecek acısı bunun, 

duyulacak mahzunluğu şimdiden. 

Böylesine sevilecek bu dünya 

"Yaşadım" diyebilmen için...

                                                                              Şubat 1948

Nazım Hikmet Ran

 

 

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.