Mutluluk Nedir ve İnsan Nasıl Mutlu Olur?
Kültür ve Sanat - 28 Aralık, 2020 - Okuma Süresi: 4 Dk.
28 Aralık, 2020
Mutluluğun ne olduğunu ve nasıl elde edebileceğini düşünmüş olan filozofların bazılarının fikirlerinden oluşan ve insanları bu konu üzerinde düşündürmeye iten bir yazı.
Mutluluk nedir? Tüm insanlığın ona ulaşmak için çabaladığı bir duygu mu? Yoksa hayatta yalnızca çok az kişinin karşılaşabildiği bir şey, ya da bazı insanlar bu duyguya sevdiği yemekle ulaşabilirken bazılarının ise asla ulaşamayacağı hayaller gerçekleştiğinde olacağını düşündüğü bir ruh hali? Peki mutluluğa nasıl ulaşırız? Sevdiklerimizle birlikte olarak mı, ya da para harcayarak? Ya da acaba mutluluğu başarı ile mi elde ederiz? Tarih boyunca birçok filozof mutluluk hakkında düşünüp, fikirler ortaya atmıştır. Şimdi o fikirlere biraz göz atalım.
Aristoteles’e göre, mutluluk bir hedeftir, anlık heveslerden oluşmaz.Mutluluk sadece bize bağlı bir olgudur ve onu davranışlarımızla büyütecek olan da yok edecek olan da bizizdir. Örneğin, Aristoteles’e göre mutluluk sevdiğin bir yemeği yemek değildir. Mutluluk, tüm hayatımızın bir ölçüsüdür ve bu da hayatı ne kadar iyi ve nasıl yaşadığımıza göre değişir.
Şüpheci Felsefe’nin en ünlü isimlerinden olan Pyrrhon da mutsuz olmamızın sebebinin bir şeyin başka bir şeyden daha iyi olduğuna inandığımızı gösterir, fakat şüpheci felsefeye göre, bir şeyin başka bir şeyden daha iyi olduğunu bilemeyiz,yani mutlu olmak için, kendimizi arzularımızdan kurtarmamız gerekir ve işlerin sonunda ne olacağı konusuyla ilgilenmemiz gerektiğini söyler.
Epikuros ise yaşamımızdan acıyı çıkarmak ve mutluluğu artırmak için sade bir yaşam tarzı belirlememiz, etrafımızdakilere nazik olmamız ve dostlarımızın da çevremizde olması gerektiğini, bu şekilde arzularımızın çoğunu tatmin edebileceğimizi söyler. Yani böylece muhtemelen ulaşamayacağımız bir şeyi isteyip durmazdık eğer bir yat alacak paramız yok ise, yat almayı arzulamanın da bir faydası yoktur eğer arzularımızı basitleştirirsek onları tatmin etmemiz de kolaylaşır.
Kant ise mutluluğun bir amaç olmaması gerektiğini savunur, eğer mutluluk bir amaç olursa ve mutluluğa ulaşmak için çabalarsak bu çabanın bizi mutsuz edeceğini söyler. Asıl mutluluğun iyi insan olmaktan geçtiğini düşünür.
Nietzsche ise Aristoteles’in tam zıttı olan bir fikir atar mutluluk hakkında, mutluluğun ‘sürekli bir iyi hissetme’ durumu olduğuna inanmaz ve geçici bir durum olduğunu savunur, mutluluğu ‘ideal tembellik durumu’ olarak tanımlandırır. ‘İdeal tembellik durumu’ ifadesini endişesiz ve sıkıntısız yaşamak anlamında kullanır. Mutlu olmanın, hayattaki tüm zorlukları aşarak bu güce sahip olduğumuzu kanıtlamak olduğunu söyler.
Arthur Schopenhauer ise mutluluğun bu dünya üzerinde mümkün olmadığını çünkü bu dünyanın insanların mutlu olması için tasarlanan bir yer olmadığını savunur, hatta ona göre dünya insanın acı çekmesi için tasarlanmış bir yerdir. İnsanın mutlu olabilmesinin yolunun varoluş problemini çözebilmesinden geçtiğini söyler. Fakat insanın yaşama isteğinin insanı bencillikten kurtaramayacağını, insanı bencillikten koruyabilecek tek şeyin de merhamet olduğunu söyler.
Doğuştan gelen bir kusurumuz var; hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanıyoruz. Bu kusurumuzu gidermedikçe, dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer görünecektir. Çünkü her adımımızda, ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insan hayatının, mutlu bir yaşam sürdürmeye olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız. İşte bu yüzden bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi, yani düş kırıklığını görmek mümkündür.
Arthur Schopenhauer
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.