Modern Prenses'in Esrarengiz Ölümü

Kraliyet Ailesi'nin modern prensesi Diana'nın ölümü yıllardır sırrını koruyor.Gerçekleşen kaza sonucu 36 yaşında hayatını kaybeden Prenses Diana'nın ölümü arkasında birçok suikast iddiasını da beraberinde getirdi. Bu kaza bir suikast mi yoksa basit bir kazadan mı ibaret? Gelin birlikte inceleyelim.

                   

 

  Prenses Diana yani Diana Frances Spencer 1 Temmuz 1961 tarihinde İngiltere’de doğdu. Aristokrat bir ailenin mensubu olarak dünyaya gelen Diana hem anne tarafından hem de baba tarafından oldukça eski kökleri olan soylu bir ailedendi. 1975 yılında büyükbabası vefat edince babası 8. Earl yeni Kont oldu ve Diana Lady unvanına kavuştu. Anne ve babasının boşanması sonrası parçalanmış bir aile hayatı içinde büyüyen Diana’nın okul hayatı da pek parlak sayılmazdı. Fakat Diana oldukça aktif ve sosyal bir kişiydi bu nedenle arkadaş çevresi her zaman oldukça genişti.

 

                                     

 

  Diana o zamanlar 16 yaşında iken 1977 yılında İsviçre’de yatılı bir okula gitti fakat okulu sevemediği için evine geri dönme kararı aldı. Diana’nın ailesinin Kraliyet Ailesi’yle içli dışlı olması nedeniyle saraya yabancı olmayan Diana ablası Lady Sarah ve Prens Charles’ın bir ilişkisi olduğunu öğrendi. Bu ilişki çok uzun sürmedi ve 9 ay sonra ayrıldılar. Elbette o dönemler Diana ablasının sevgilisinin ilerde eşi olacağını bilemezdi.

 

                                

 

  Diana 18 yaşına geldiği zaman babasının ona aldığı bir apartman dairesinde üç arkadaşıyla yaşamaya başladı. Zamanını her genç kız gibi çalışarak veya kurslara giderek geçiriyordu. Ta ki Prens Charles hayatına girene kadar. Prens Charles’ın Diana’nın hayatına girmesi medyanın ve kamuoyunun oldukça ilgisini çekti. Prens Charles 30 yaşına geldiği için üzerinde kurulan bir evlilik baskısı vardı. Bu evliliği de soylu bir aileden gelen ve Protestan bir kadınla yapması gerekiyordu. Diana bu kriterlere uyum sağlıyordu ve bir evlilik kararı aldılar. 24 Nisan 1981 tarihinde bir nişan ve sonrasında 29 Temmuz 1981 tarihinde de bir düğün yapıldı ve Lady Diana İngiliz Kraliyet Ailesi’nin gelini oldu.

 

                 

 

  Evliliklerinin üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra Diana’nın hamile olduğu haberi yayıldı ve herkes bu haberle oldukça mutlu oldu. Fakat Diana geleneklere uygun bir şekilde Kraliyet topraklarında doğum yapmadı, bunun yerine Londra’da St. Mary’s hastanesinde doğum yapmayı tercih etti. Kraliyet geleneklerini genel ölçüde reddeden Diana’nın yaşam tarzı daha sonra oldukça sansasyon yaratacaktı. Çünkü gerek giyinişi gerekse davranışlarıyla Kraliyet Ailesi’ne uygun olmadığı düşünülüyordu. Fakat Diana yardımseverliği ve sempatisiyle tüm kamuoyunun sevgisini kazanmıştı.

 

                      

 

 Diana’nın sıradan insanlar gibi yaşamayı savunması, çocuklarının fast food restoranlarına gidip sıra beklemesine izin vermesi, çocuklarını devlet okuluna göndermesi oldukça tepki gördü. Sarayda ilklerin yaşanmasına öncülük eden Diana’nın oğlu Prens William evde eğitim almayan Kraliyet tahtının ilk varisi oldu. Çocuklarıyla ilgilenmeyi oldukça seven Diana’nın bu ilgisi yalnızca kendi çocuklarına karşı değil diğer çocuklara karşı da aynı şekildeydi. Evlenmeden önce dadılık da yapmış olan Diana, çocukların yanına gideceği zamanlarda canlı renkte kıyafetler giyerdi çünkü çocukların bu renklerden hoşlandığını biliyordu. Şık kıyafetlerinin en önemli tamamlayıcısı olan şapkalarını yalnızca bir durumda takmazdı: Çocuklarla görüşeceği ve çocukların da geleceğini bildiği davetlere giderken. "Çünkü eğer bir şapka takarsanız çocuklara sarılamazsınız."

 

                   

 

 Prenses Diana yapılan eleştirilere kulak asmıyordu fakat takıldığı bir nokta vardı. O da Prens Charles’ın Camilla’ya olan aşkıydı. Diana ne yaparsa yapsın Prens Charles’a kendini kabullendirememiş ve bu süreç Diana’yı Bilumia hastalığına itmişti.  Ailesini kurtarabilmek ve çocuklarını üzmemek için evliliğini devam ettiren Diana bir süre sonra daha fazla dayanamayarak 1992 yılında Prens Charles ile ayrılık kararı verdi ve ayrıldı.

 

                    

 

  Daha sonra Pakistan’lı kalp cerrahı Hasnat Khan’la beraberlik yaşayan Diana kültür farklılıkları nedeniyle ayrıldı. Prens Charles ile ayrılmalarına rağmen yaşantısı hala konuşulan ve eleştirilmeye devam edilen Diana bu kez Dodi Al Fayed ile ilişki yaşamaya başladı. Bu ilişki esnasında medyaya yansıyan bir haber vardı. Diana’nın hamile olduğu ve Dodi Al Fayed ile evlilik düşündüğü. Manşetlerden düşmeyen çift birlikte gittikleri tatilden konum değiştirecekleri esnada paparazzilere yakalanmamak için kaldıkları otelin arka kapısından çıktılar. Gidecekleri noktaya hareket ettiler fakat şoför yolları karıştırdı ve karanlık bir tünele girerek skandalları fitilleyen o kazayı yaptı.

 

                 

 

 Araçtan yalnızca Diana’nın koruması kurtuldu. Ambulans beklenirken paparazziler fotoğraf çekmeye devam etti ve Diana 31 Ağustos 1997 tarihinde hayatını kaybetti. Kayıtlara basit bir kaza olarak geçse de sevenleri basit bir kazadan ibaret olmadığını savundu. Çünkü Diana Kraliyet Ailesi’nde istenmeyen gelin olmuştu. Aldığı tepkilere rağmen hayatına kararlı bir şekilde devam eden Diana ve halkın Diana’ya olan sevgisi İngiliz Kraliyeti’nin önünde resmen bir güç haline geldi. Çünkü Prenses Diana çoğu zaman Prens Charles’dan daha çok dikkat çekiyor ve herkes tarafından daha çok seviliyordu. Bardağı taşıran son damla ise çıkan sadakatsizlik iddiaları oldu. Tüm oklar ve iddialar Kraliyet Ailesi'ni gösterirken bu kaza kayıtlara kaza olarak geçti. Ayrıca son anda yapılan şoför değişikliği iddiaları oldukça güçlendirdi.

 

 

                 

 

 Ölümünden 24 yıl geçmesine rağmen hala konuşulan bu olay sır olarak kalmaya devam edecekmiş gibi görünüyor. Sizce olay basit bir kazadan mı ibaret, yoksa planlı bir suikast mi?