Melek mi? Şeytan mı? Fallen Angel Aslında Ne?

Kültür ve Sanat - 15 Şubat, 2021 - Okuma Süresi: 5 Dk.

15 Şubat, 2021

Melek mi? Şeytan mı? Fallen Angel Aslında Ne?

Alexander Cabanel, duygularını gözlerinden okuyabildiğimiz bu figürü Akademizm akımında resmettiğinde henüz 24 yaşında, onunla yaklaşık aynı yaştaydı. Gelin Düşmüş Melek figürünün esin kaynağını ararken mitolojiden dine, edebiyattan sanata uzanan bir yolculuğa çıkalım.

Alev alev yanan bukleler, diğer melekler gökte süzülürken kendisi yere uzanmış bir beden ve damlamak üzere süzülen bir damla göz yaşı…

1840’ta 17 yaşında olan Alexander Cabanel, Paris'teki École des Beaux-Arts'a katılmış, 21 yaşında Paris Salonu’nda çalışmalarını sergilemiş ve 22 yaşında prestijli Prix de Rome bursunu kazanmıştı. Tüm bunlar o dönemin ressamlarının ulaşmayı arzuladığı hedeflerdi. Özellikle Salon’da çalışma sergilemek sanatçıların en önemli prestij kaynağıydı. Cabanel'in ilk çalışmaları, dini konulara odaklanarak dönemin akademik zevklerine göre yapılmıştı. Bu resimler her ne kadar ustaca yapılmış olsalar da herhangi bir duygudan yoksundu.

1847’ye gelindiğinde Cabanel, L'Ange Dechu'yu tuval üzerine yağlı boya tekniğiyle Akademizm akımında resmetti. Müthiş yoğun duygularını gözlerinden okuyabildiğimiz bu figürle yaklaşık aynı yaşta, yalnızca 24 yaşındaydı. Peki ya Düşmüş Melek olarak isimlendiren bu figürün esin kaynağı neydi?

 

Melek mi? Şeytan mı? Fallen Angel Aslında Ne?

O dönemde John Milton’ın Kayıp Cennet adlı 10.000 mısrayı aşan epik şiiri pek çok sanatçıyı etkilemişti ancak Cabanel, düşmüş meleğin hikayesine yepyeni bir soluk getirdi. Bu destanda cennete girme savaşı ve insanın cennetten kovulmasının hikâyesi anlatılır. Kayıp Cennet, "Hain Melek" olarak bilinen şeytanın, yaratıcısı Tanrı'ya karşı isyanının ardından cehenneme gönderilmesi ile başlar. "Cennetin Tiranlığı" olarak gördüğü şeye itaat etmeyi reddeden şeytan, Tanrı'nın yarattığı insanı günaha teşvik ederek intikam alır. Milton’ın eserinde 5 düşmüş melek vardır: Moloch, Belial, Mulciber, Mammon ve Beelzebub. Bugün Lucifer olarak bilinen Beelzebub işte bu tabloda resmedilen melektir! Beelzebub ismi, çoğunlukla Hristiyan olan bazı dini kaynaklarda da şeytan ile eşdeğer şekilde kullanılır. Demonolojide ise Lucifer ve bazı diğer ilah adlar ile birlikte cehennemi yöneten 7 cehennem lordundan biri olarak anılır. Tanah’ta geçen ve "sineklerin efendisi" anlamına gelen Baʿal Zəvûv, Tanrı’ya tapınanları haşereye benzetmek için kullanılmıştır.

Bazı sanat tarihçileri, Kayıp Cennet'in "Tanrı'nın adaleti konusunda ateşli bir tartışma" olduğunu ve Milton'ın Tanrı'sının katı ve zalim olduğunu söyler. Aksine, şeytanın karanlık bir karizması ("kulağa hoş gelir sözleri") ve kendi kaderini eline alma gibi devrimci bir talebi vardır. Konuşmalarını demokratik yönetim diliyle, "özgür tercih", "rıza", "halkoyu" gibi kavramlarla süsler. Kayıp Cennet 1667'de Londra'da yayımlandığında Milton artık gözden düşmüştü. Çünkü 1660'ta Stuart hanedanlığı yeniden tahta geçmeden birkaç ay önce bir bildiri yayınlayarak krallığı reddetmişti. Bunun üzerine eserleri yakıldı, Londra Kalesi'nde hapsedildi ve Milton idamdan kıl payı kurtuldu. Halbuki o, sansüre karşı duruşuyla bilinmekteydi. Hatta bir yazısında "Bilme, konuşma ve vicdanıma göre özgürce tartışma özgürlüğü olmalı." diyordu.

Kayıp Cennet’in yayımlanmasından yaklaşık 200 yıl sonra resmedilen L'Ange Dechu, Roma'da daha önce hiçbir öğrenci şeytanı içeren bir tablo sunmadığı için sergi hukukçularını şaşkına çevirdi. Bu bir tarih resmi sergisiydi ve belirli kurallara uyulması gerekiyordu! Eseri inceleyen hukukçular ve akademisyenler resmi Romantizm tarzına sınırlandığı için eleştirdiler. Hatta şöyle söylediler: "…Hareket yanlış, teknik ressamlık belirsiz, icra yetersiz..." Cabanel, eleştirileri anlayamadığı için çılgına döndü. Bu resim üzerinde yorulmaksızın çalışmıştı ve aldığı eleştirilerle ilgili duygularını arkadaşı Alfred Bruyas'a şöyle yazdı: "…Ortalama bir çalışmayı teslim etmemekle kendime verdiğim tüm sıkıntılar için ödülüm bu..."

Ne var ki Lucifer'in "sabah yıldızı, şafağı getiren" anlamına gelmesi, bu kötü çocukta her zaman güzel bir şeyler bulunmasını sağlar. Arkasında saydam maviler içinde, sadık, mutlu ve yükselen melekler ordusu vardır. Kendisi ise Tanrı tarafından cennetten atılmıştır. Çevresini saran sarmaşıklar da cezasının sonsuzluğunu simgelemektedir. Birbirlerine sıkıca kenetlenmiş elleri ve sadece gözlerini görebildiğimiz yüzünde intikam ve öfke ateşi yanmaktadır. Tabii bu gözlerde saf öfke dışında, Tanrı tarafından kovulmanın verdiği hüzün de var mı, işte bunu görmesi ve anlaması güç. Yine de bu düşmüş meleğin, Kayıp Cennet’ten şu sözleri söylediğini duyabilirsiniz:

‘’Cennette hizmet etmektense cehennemde hüküm sürmek daha iyidir.’’

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.