Kuzeyde Bir Yaz Akşamı: Nordic Summer Evening

Bize çeşitli detaylarıyla adeta kuzey ışıklarına yaklaştıran, romantizmin ve tutkunun birleştiği bu tabloda küçük bir yolculuğa çıkmak ister misiniz? Öyleyse gelin ve bu iki insanın arasındaki yoğun duygularda detaylıca buluşalım.

Richard Bergh, İsveçli ressam, (1815-1919) annesinin ve babasının sanatçı olmasından dolayı resimlerle erken yaşta tanıştı. Swedish Academy of Arts’ta eğitim almış ve Fransa’da birçok kez bulunmuştur. Fransa’dayken sembolizm akımının etkisinde kalmış ancak bu geçici bir süre devam etmiştir. İki kere evlenmiş ve ilk evliliğinden bir çocuğu dünyaya gelmiştir. İlk evliliği Helena Maria Klemming ile gerçekleşmiş olup kısa süren evlilikleri süresince eşini model olarak kullanmıştır. Helena’nın hayatını kaybetmesi üzerine zatürre geçirdiği dönem onunla ilgilenen Gerda Wikrans adında biriyle tanışıp yeniden evlenmiştir. Bergh, farklı akımların etkisi altında kalsa da en sonunda romantizm akımında kalmaya karar vermiştir. Hatta 1890’larda İsveç romantizm akımının başını çekmiş, 1915 senesinde Stokholm’de bulunan National Museum of Art’ın müdürlük görevinde bulunmuştur. 1919 ocak ayında 60 yaşında hayata veda etmiştir. Richard Bergh, daha çok portreleriyle tanınan bir ressam olsa da manzara resimleri de oldukça dikkatleri çekmiştir.

Nedir bu tabloyu özel kılan? Her bir detayında ince ince düşünerek resmeden ve dikkatimizi çekmeyi başaran Sven Richard Bergh’in aşkı yorumlayışını izliyoruz bu tabloya ilk baktığımızda. Tablodaki erkek figürü soğuk, ciddi ve mesafeli bir duruşa sahip. Kadın figürü ise fedakar, tıpkı erkek figürü gibi soğuk ve ciddi duruşlu, ama erkek figürünün kararsız adımlarının tam aksine cesur adımlar konusunda daha arzulu bir yapıya sahip. Her ikisi de birbiriyle göz temasından kaçınma konusunda becerikliler. Çünkü birbirlerine baktıkları anda her şey dökülüp aniden ortaya çıkıverecek gibi bir hisse kapılıyor gibiler. Elbette ki bunlar kendi düşüncelerim. Aslında beden dillerine bakarak bu iki kişinin birbirleriyle olan ilişkisinin ne olduğunu tahmin edebiliyoruz. İlk kimin adım atacağı, kimin konuşacağının belirsizliği mevcut, fakat görüyoruz ki bu iki insan birbirlerini gerçekten düşünüyor ve aralarındaki çekim ise oldukça belirgin. Uzmanlar beden dillerine bakarak bu kişilerin arasında cinsel bir gerilim olduğunu ifade etmektedirler. Göl yüzeyi oldukça sakin görünüyor, onların ruh hallerini görüyor olabilir miyiz? Gerçekten gölün dingin suları gibi bir ruh halindeler mi, yoksa bizim göremediğimiz çok derin bir karmaşayı mı gizliyorlar? Peki ya göldeki sandal onları mı bekliyor? Sanki bir karar verilmek üzere gibi bir durum mevcut. Tüm bu karmaşa sona erdiğinde ya iki kişi ya da tek bir kişi binip uzaklara gidecek gibi... İskandinav ressamlarının o dönemde tablolarında sıkça yer verdiği kuzey ışıkları ayrıntısı, bir sandal, göldeki yansımalarıyla yağlı boya üzerine oturtulmuş bir tablo. Tüm detaylarıyla yoğun hislerini bize başarıyla aktarmış Richard Bergh.

Terasta duran ve yüzleri göle dönük kadın figürünün model, şarkıcı Karin Pyk, erkek figürünün de kraliyet ailesinden gelen Prens Eugen olduğunu görüyoruz. Resimdeki manzara ise Stockholm’de bulunan Lidingo Adası.

Ve bir detay daha dikkatimizi çekiyor: Teras korkuluklarının alt kısmında yansıyan mavi ışıklar... İşte tam burada o dönemin en etkili teması olan kuzey ışıklarını yakalıyoruz. İsveçli ressam bu detayı tıpkı o dönemin diğer ressamlarında gördüğümüz gibi eklemeyi ihmal etmemiş.

Resim şu anda İsveç’teki Göteborg Sanat Müzesi’nde sergilenmektedir. Böyle eşsiz bir tabloyla bizi tanıştıran Bergh’i sevgiyle anıyoruz.