Kız Kulesinin Hikayesi Nedir?
Kültür ve Sanat - 20 Mart, 2022 - Okuma Süresi: 5 Dk.
20 Mart, 2022
İstanbul’un siluetinin ayrılmaz bir parçası, Üsküdar’ın sembolü, Bizans devrinden kalan eserlerden bir tanesidir Kız Kulesi. Avrupalı tarihçiler tarafından Leander Kulesi olarak da adlandırılmaktadır. Peki nedir bu kulenin hikayesi ? İçeriye buyurun!
Evliya Çelebi, Kız Kulesi'ni Seyahatnamesinde şöyle tarif etmektedir:
“Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkârane yapılmış bir yüksek kuledir. Yüksekliği tam 80 arşındır. Yüzölçümü ise iki yüz adımdır, iki taraftan yerde kapısı vardır.”
Kız Kulesi Hikayesi Gerçek Mi?
Kule, Bizans döneminde gümrük ve vergi istasyonu, Yunanlıların döneminde mezar, Osmanlıların döneminde ise karantina alanı olarak ya da savunma kalesi amaçlı kullanılmıştır. Buraya zaman zaman sürgün cezası olarak insanlar yollandığı da olmuştur. Fakat yıllar içinde gemilere yol gösterme amacını hiç kaybetmemiştir. Diğer taraftan Kız Kulesi’nin bir çok hikayesi vardır: Hero ve Leandros’un aşkının hikayesi, Battal Gazi'nin hikayesi, Yılan ve İmparatorun kızının hikayesi gibi hikayeler mevcuttur. Bu hikayelerin hepsine internetten ulaşabilirsiniz.
Baştan üzülerek söylemek gerek ki gerçekte Kız Kulesinin hikayesi bunlardan hiçbiri değil. Gerçekten de Kız Kulesi hiç hayallerimizdeki gibi romantik bir yer olmamış. Peki ne olmuş ?
Kız Kulesi Tarihi
Aslında kulenin geçmişi 2500 yıl öncesine kadar dayanmakta. Kız Kulesi'nin bulunduğu ada aslında Asya sahillerinin bir çıkıntısıdır. Zamanla bu kara parçası sahilden kopmuş ve Kızkulesi’nin üzerinde bulunduğu adacık oluşmuştur.
Kız Kulesi Ne Zaman Yapıldı?
Kız Kulesi’nden ilk kez M.Ö 410 yılında söz edildiği bilinmektedir. Bu tarihte Atinalı bir komutan Alkibiades, Boğaz’a gelen gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bu ufak ada üzerine bir kule inşa ettirmiştir. Sarayburnu'nun bulunduğu yerden, kulenin bulunduğu adaya zincirler gerilmiş ve kule böylece Boğaz’ın giriş ve çıkışlarını kontrol eden bir gümrük istasyonu halini almıştır. Bundan yaklaşık 100 yıl kadar sonra bir başka Yunan Komutan Chares, kulenin bulunduğu adaya eşi için, mermer sütunlar üzerine bir anıt mezar yaptırmıştır.
Roma dönemine baktığımızda ise Kız Kulesi'nin, yine vergi ve denetleme için kullanılmış olduğunu görmekteyiz. İmparator Manuel bu dönemde, şehrin savunmasına yardım için iki tane kule yaptırmıştır. Bunlardan birini Topkapı Sarayı’nın sahiline diğerini ise Kız Kulesi’nin bulunduğu yere inşa ettirmiştir. İmparator, hem düşman gemilerini Boğaz’a sokmamak, hem de ticaret gemilerinin gümrük vergisi vermeden geçişine engel olmak için, iki kule arasına zincir çekmiştir ve adayı bu şekilde kullanmıştır.
Bizans döneminde ise İstanbul kuşatması sırasında kullanılmıştır. Venedikliler Bizans’a yardım etmek için burayı üs olarak kullanmışlardır.
Ve son olarak Osmanlı Dönemi, Fatih Sultan Mehmet var olan kaleyi yıktırmıştır. Yerine etrafı surlarla çevrili, daha küçük başka bir kale yaptırmıştır. İçine de toplar koydurmuştur fakat amaç savunmadan çok biraz daha gösteri kalesi olarak kalmıştır. Şu anda var olan Kule’nin alt kısmı Fatih Sultan Mehmet döneminden kalmadır. 1510 yılında gerçekleşen depremde büyük hasar görmüş ve Yavuz Sultan Selim döneminde yeniden yapılmıştır. Etrafı sığ olduğu için deniz feneri işlevi de görmüştür. Fener özelliğinden dolayı tepesine bir fener yerleştirilmiştir. Günümüzde hala gösteri özelliğini korumaktadır. Önemli günlerde top atışları buradan yapılmaktadır.
1719 yılına gelindiğinde fenerdeki yağ kandilinden yangın çıkmış ve kule önemli hasar görmüştür. 1725 yılında Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından tekrar onarılarak faal hale getirilmiştir. Kule, 1830–1831'de ise, kolera salgınının şehre yayılmaması için karantina hastanesine bile dönüştürüldüğü olmuştur. Daha sonra 1836- 1837'de görülen ve 20–30 bin kişinin öldüğü veba salgını sırasında hastaların bir kısmı burada kurulan hastanede tecrit edilmiştir.
Kız Kulesi’nin Osmanlı dönemindeki son büyük onarımı II. Mahmud döneminde yapılmıştır Kule’nin bugünkü şeklini veren 1832–33 yılındaki tadilat sonrasında, ünlü hattat Rakım’ın yazısı ile Kız Kulesi’nin kapısının üzerindeki mermere Sultan II. Mahmut’un tuğrasını taşıyan bir kitabe yerleştirilmiştir.
Kısacası Kız Kulesinin hikayesi hiç hayallerimizdeki gibi olmamış, hep ticaret, savaş ve hastalık için kullanılmış. Ama yine de bize romantizmi yaşatan şairlerimiz ve onların şiirlerindeki Kız Kulesi hala bizlerin!
Kız Kulesi Nerede?
Yukarıda anlattığımız efsanelere ve hikayelere konu olan ve "boğazın incisi" olarak da bilinen Kız Kulesi, İstanbul boğazında Üsküdar Salacak sahilinden yaklaşık 200 metre açıklıkta yer almaktadır. Üsküdar'ın simgesi haline gelen Kız Kulesinin içi özel işletmeler tarafından müze ve restoran haline getirilmiştir ve ziyaretçilerine tüm günler 9.00 - 19.00 saatleri arasında hizmet vermektedir. Üsküdar Salacak veya Kabataş sahilinden düzenlenen tekne seferleriyle Kız Kulesine ulaşmak mümkün. Kız Kulesi, bulunduğu konum sebebiyle muhteşem bir manzarayı gözler önüne seriyor. Kız Kulesinin tepesine çıkıp şahane bir İstanbul manzarasına tanıklık edebilir, veya boğaza karşı şık bir akşam yemeği yiyebilirsiniz.
Tekrar kelimelerde buluşmak dileğiyle, sağlıkla kalın!
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.