Khaled Hosseini'nin Yaratttığı Dünyalara Bakış

Khaled Hosseini ve onun yazıldıktan yıllar sonra dahi okunan üç muhteşem kitabınını gelin bir de bu pencereden inceleyelim. 'Uçurtma Avcısı', 'Bin Muhteşem Güneş' ve 'Ve Dağlar Yankılandı' kitaplarını tek bir metinde detaylıca ele aldığımız, birbinden farklı üç zaman ve mekan arasında ufak bir gezintiye çıkalım.

Sevdiğimiz bir yemeği üst üste yiyemez veya bir kere izlediğimiz bir filmi bir daha izleyemezken, kitapları biter bitmez tekrar okumaya başlatan bir yazar, Khaled Hosseini ve onun yazıldıktan yıllar sonra dahi okunabilecek, tabiri caizse zamansız üç eseri. İyi ki sadece mesleğini icra etmeyip, aklından geçenleri hissettiği gibi yazmış ve hikayeleri büyük okyanusu aşıp evimize kadar gelmiş.

Khaled Hosseini, Afganistan’ın başkenti Kabil’de doğdu ama daha on yaşındayken siyasi koşullar ve baskı yüzünden ailesiyle beraber önce Paris’e gittiler. Ardından Amerika’dan sığınma hakkı alarak California eyaletine yerleştiler. Hosseini burada California Üniversitesini bitirerek cerrah oldu. Ve mesleğinin ilk yıllarında Uçurtma Avcısını yayımladı. Uçurtma Avcısı tüm dünyada ‘En Çok Satanlar’ listesine girmeyi başardı. Bu roman Hollywood’u da etkiledi ve Amerikalı yönetmen Marc Forsters tarafından çekilen filmi Oscar’a aday gösterildi.

UÇURTMA AVCISI

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedelini anlatan bir kitap. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakarlıkları ve yalanları. Elbette ki Uçurtma Avcısı’nın, sınırların ötesini dahi etkileyen başarısı tesadüf değil. Hosseini’in tüm olayları olanca gerçekliğiyle masalsı anlatımı kitaba öyle bir yön veriyor ki, zaman ve mekan kavramını elinizden kaçırmış oluyorsunuz. Bir film izlemek gibi pasif bir eylem değil de bir filmi yaşamak gibi. Aslında yazar da tam olarak okuyucularından bunu istiyor. Hayal etmelerini…

Emir ve Hasan onun kaleminden çıkıp tanıdığımız ilk karakterler. Tahlilleri daha ilk romanında bile çok başarılı. Hiçbir karakter tamamen iyi veya tamamen kötü değil, hepsinin içinde insani özellikler var, hepsinin içinde çeşitlilik mevcut. Karakter olarak değil de bir noktadan sonra onları gerçekten var olmuş birileri gözüyle bakıyorsunuz. Yazarın yaşamının, eserleri üzerindeki etkisi de yadsınamaz bir gerçek. Hosseini bir konuşmasında “Yazdıklarım belki tam olarak tanıdığım kişiler değil ama hayatım boyunca karşılaştığım, duyduğum kişilerden izler var. Bazıları birkaç kişinin karışımı, kamplarda karşılaştığım Afgan mülteciler.” demiştir.
Birbirlerine olan borçları, hatalarının bedelleri ve hayalleri onlar nereye giderse gitsin takip ediyor.

Uçurtma Avcısı’nda anlatılan olağanüstü bir dostluk ve bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü…

Eğer hala okumadıysanız kesinlikle bir mendil eşliğinde okumanızı tavsiye ediyorum. Kitap okurken ağlamayan insanların bile içini titretecek sıcacık bir öykü.

BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ

‘Bin Muhteşem Güneş’ yazarın 2007 yılında çıkardığı ikinci kitabı. Yazar bu kitapta da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden… Meryem ve Leyla. Ayaklarının altındaki zemini çekip, onları yere düşürmek isteyenlerin inadına birbirlerine tutunarak ayakta kalmaya çalışan iki kadın. Meryem’in anaçlığı ve Leyla’nın kararlılığıyla aslında herkese örnek olabilecek bir hikaye. O zamanlarda kadın olmanın zorluğunu her sayfada biraz daha üzerine koyarak tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Küçük yaşta evlendirilen kızlar, özgürlüğü kısıtlanan insanlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan ve geçmişe gömülen aşklar.  Tüm o acıyı, öfkeyi, sevgiyi iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Yazdıklarının gerçek olmasının verdiği acı insanın yüzüne bir tokat gibi iniyor.

Hüznün egemen olduğu hikayede mutluluk o kadar güzel harmanlanmış ki hayran kalmamak elde değil. Başarıyla kurulan olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir yapıt. Pes edenlerin, vazgeçenlerin veya üşenenlerin ayağa kalkmasını sağlayan itici bir güç adeta. Kitabı okurken elinizdekinin kıymetini daha iyi biliyor ve daha çok şey yapmak istiyorsunuz.

Kitap biterken bonus olarak size bir dize bırakıyor ve haftalar sonra bir kağıda onu yazarken buluyorsunuz kendinizi.

Bu kentin ne çatılarını ışıldatan aylarını sayabilirsin,
Ne de duvarlarının gerisinde gizlenen bin muhteşem güneşi.

VE DAĞLAR YANKILANDI

Yazarın 2013 yılında çıkan son kitabı ‘Ve Dağlar Yankılandı’ Khaled Hosseini’nin dönüm noktası olarak adlandırılıyor. Küçük Peri ve ağabeyi Abdullah’ın hikayesi. Kardeşlerin başına gelenler yakın ya da uzak ilişki kurdukları tüm insanların hayatlarında nesiller boyu yankılanıyor. Hayat farklı aileleri sevgi ve fedakarlık, ihanet ve sadakat gibi ortak duygularla sınarken, karakterlerin başına gelenler ve yaptıkları seçimler, kitabın her biri ayrı bir renk ve lezzet taşıyan katmanları oluşturuyor.

Afganistan’ın küçük bir köyünde doğan ve okuru Kabil’den Paris’e, San Francisco’dan Tinos adasına taşıyan bu öykü her sayfada renklenip güçleniyor. Hosseini bu kitabında adeta sonlara doğru gittikçe yükselen bir senfoni çalıyor. Yaptıklarımızın etkileri ve kaderimizin değdiği insanlar, tesadüfü sorgulatıyor. Ve aslında her şeyin bir amacı olduğu duygusu uyandırıyor insanda. Yaşamımızın, okuduğumuz okulun veya tesadüfen tanıştığımız insanların hayatlarında dahi yapmamız gereken bir rolümüz var. Doğru ve yanlışın, iyi ve kötünün kesin sınırlarla ayrılmadığı bir kitap. Hosseini’den yine kendine has üslubuyla bir solukta okunan bir roman. Sonunu okuduktan sonra hayata geç kalmaktan korkuyorsunuz.

Bazı şeyleri değiştirmek gibi bir gücümüz yok. Ama yine de her insan aktığı yolu kendi istediği ölçüde yontabilir. Bir ırmak mesela, aktığı yönü değiştiremez ama yine de yolunu düzleştirebilir veya farklı yollara sapabilir. Khaled Hosseini de böyle yapmış. Ona ilham olanları toparlamış, bize de ilham olması için. Eğer hiçbirini okumadıysanız, kendinize bir iyilik yapın. Bitirdikten sonra ufkunuzun genişlediğini fark edeceksiniz.