Kendi Hazineni Bulma Sanatı: Simyacı
Kültür ve Sanat - 01 Mayıs, 2023 - Okuma Süresi: 3 Dk.
01 Mayıs, 2023
‘’Bir şeyi gerçekten istersen, onu gerçekleştirmek için bütün evren senin için iş birliği yapar.’’ Sizler için bu çarpıcı alıntının içinde bulunduğu Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun yazdığı Santiago adındaki başkahramanın başından geçen olayların anlatıldığı Simyacı adlı eseri inceledim. İyi okumalar!
Eserimizin başkahramanı Santiago, babasının zoruyla papaz okuluna giden ancak gittiği bu papaz okulunda bir türlü mutlu olamayan bir kahraman olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumdan dolayı bir gün babasına bu papaz okulunda mutlu olmadığını ve dünyayı gezmek istediğini söylemiştir. Babası da oğluna bir altın vererek oğluna bir sürü almasını söylemiştir. Santiago da tıpkı babasının dediği gibi kendisine bir sürü almış ve bu sürüyle birlikte dünyayı gezmeye başlamıştır. Başkahramanımız Santiago, bir gece rüyasında birisinin gelip ona Mısır piramitlerine gitmesini çünkü orada bir hazine bulacağını söylediğini görmüştür. Bu rüyayı gördükten sonra başkahramanımız Santiago, tüm sürüsünü satarak Mısır piramitlerindeki hazineyi bulmak için yola çıkar. Artık Santiago, hazinenin peşine düşen bir serüvenin içindedir. Bu serüvende başkahramanımız Santiago bazen beş parasız kalmış, bazen kabile savaşları yüzünden serüvenine devam edememiş ve Fatıma adındaki bir kıza aşık olmuştur. Bu kızdan Mısır piramitlerine gitmesi gerektiği için ayrılmış ve mutlaka geri döneceğini söylemiştir. Santiago Mısır piramitlerine ulaştığında yüreğinin hazinenin nerede olduğunu söyleyeceğine inanmıştır hep. Başkahramanımız bir kumulun tepesine vardığında ağlamaya başlar. Gözyaşlarının düştüğü yerde hazinenin olduğunu tahmin ederek kazmaya başlar. Tüm gece boyunca kazmasına rağmen ulaşamaz. Bu sırada savaş mültecileri olduğunu söyleyen birkaç adam gelir. Santiago’nun hazine aradığını anlayan bu mülteciler, aynı yeri kazmaya başlarlar ancak onlar da ulaşamayınca Santiago’ya işkence edip üzerindeki altınları alırlar. Mültecilerin reisi tam ayrılırken kendisinin de düş gördüğünü İspanya’da bir firavuninciri ve altında hazine olduğunu gördüğünü ancak bir düş için tüm çölü geçecek kadar budala olmadığını söyler ve gider. Ancak başkahramanımız hala hazineyi bulacağına inanmaktadır. Eserimizin ilerleyen bölümlerinde Santiago’nun yüreği neşeyle dolar çünkü hazinenin yerini bulmuştur. Bu kısımda belki de kitabımızın en çarpıcı geçişi meydana gelir çünkü Santiago, kendini tekrar aynı kilisede incir ağacının dibinde ve o arzuladığı, sırf onu bulabilmek için cesaret gösterip yollara düştüğü mücevher dolu sandığın yanında bulur.
Aslında Simyacı eseri bizlere mutluluğun zaten yanı başımızda olduğunu bazen bunu görmek için çaba göstermemiz gerektiğini anlatmaktadır. Santiago’nun bu serüveni eminim ki hiçbirimize yabancı gelmemiştir. Bizler rüyamızda gördüğümüz hazineyi bulmak için Mısır piramitlerine kadar gitmiyoruz ya da kendimizi bir incir ağacının dibinde arzuladığımız, bulmak için çaba gösterdiğimiz mücevher dolu sandığın yanında bulmuyoruz belki ama bizler de çoğu zaman yanı başımızdaki mutluluğu göremiyoruz. Hep uzaklardaki mutluluğu arıyoruz. Ancak unutmamalıyız ki mutluluk her zaman vardır, en karanlık anlarımızda bile. Yeter ki ışıkları açmayı unutmayalım.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.