Kahve Kültürü ve Tarihi
Kültür ve Sanat - 31 Ekim, 2022 - Okuma Süresi: 5 Dk.
31 Ekim, 2022
Hepimizin severek tükettiği, günde bir fincanda olsa tükettiği kahvenin 600 yıllık bir geçmişi vardır. Kahvenin bu yüzyıllık serüvenine ne kadar hakimiz? Kökeni neredir? Hangi topraklarda yetişmiştir? Kaç türü mevcuttur? Bütün bunların cevapları için bu yazıya göz atabilirsiniz. Keyifli okumalar.
Kokusuyla bizi baştan çıkaran bu küçük, keskin bir o kadar da çekirdek, fincanımıza girene kadar pek çok zorlu aşamadan geçiyor. Biz sadece hazır olarak öğütülmüş kahveyi alıp içiyoruz. Bu kadar kolay ulaşabildiğimiz bu kahvenin öncelikle kökenine bakalım.
Kahve, köken olarak kökboyasıgiller familyasına ait Coffea cinsinde yer alan bir ağaçtır. Bu ağaçtan elde edilen çekirdeklerin kavrulup öğütülmesi ile içecek halini alır. Bu bitkinin kökeni aslında Afrika'ya kıtasına dayanmaktadır. O topraklarda yetişmiştir ancak ilk kez kullanımı ve dünyaya yayılışı Güney Arabistan'da gerçekleşmiştir. Bu yüzden kahve kültürünün temeline inmek istiyorsak öncelikle Arap kültür ve medeniyetine hakim olmak gerekir. Zira yetiştiği topraklarda değil de kullanıldığı topraklarda çok daha fazla ilgi görmüştür. O dönemlerde kahve kelimesi ne amaçla kullanıldı ya da günümüzde kullandığımız gibi tek anlama gelen bir kelime miydi bu biraz tartışma konusudur. Çünkü Arap edebiyatı incelendiği zaman karşımıza kahiye diye bir tabir çıkmaktadır ve manası iştah kesen'dir. Bu mana, kahve sözcüğünün Arapçada ilk kez içenlerin iştahını kesen bir tür şarapla ilişkilendirilmesiyle alakalıdır. Yapılan bu araştırmalara göre kahve sözcüğü muhtemelen bugünkü anlamını 14. Yüzyılda kazanmaya başlamış ve farklı kültürlerin gramer yapısına göre değişip gelişmiştir.
Kahvenin adına dair ne kadar belirsiz bilgi varsa aynı şey kahvenin ilk kullanımına da yansımıştır. Kahvenin ilk kullanımına dair efsaneler oldukça çeşitlidir ama bunlardan en meşhuru Kaldi veya Halid adındaki Etiyopyalı bir keçi çobanı hakkındadır. Bahsedeceğimiz bu hikaye miladi 800 yılına kadar uzanmaktadır. Bahsettiğimiz bu Etiyopyalı keçi çobanı bir gün hayvanlarını beslemeye çıkarır. O sırada yabancı bir ağacın bitkisini tüketen keçilerin son derece enerjik olduğunu fark eder. Bu olay bir iki kez tekrarlanınca keçilerin yediği ağacı bulur ve meyvesini toplamaya başlar. Eve gidip bu meyveleri(tohumu) denediği zaman aynı uyarılmayı ve enerjiyi kendinde de hisseder. Durumu bölgesindeki bir din adamına bildirmiş ve bu meyve hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmıştır. Söz konusu meçhul meyveler hususundaki birkaç denemeden sonra bugünkü kahve içeceği keşfedilmiştir. Bunun dışında kahveyi ilk tüketenler arasında Etiyopyalı Şeyh Şazili olduğu rivayet edilir. Bu Şeyh, 14. yüzyıl sonlarında yaşamış olması muhtemel bir Sufi Şeyhi’dir. Kahveyi tüketmesinin sebebi ise gece ibadetini gerçekleştirmek için dinç ve uyanık kalmayı istemesidir. Bu sebeple o dönemlerde kahveyi ilk kullanan kişi olduğu rivayet edilmektedir. Bazı alimlere göre ise kahveyi ilk içen kişi ez-Zebhani olarak bilinen Yemenli Cemalleddin Ebu Abdullah Muhammed İbn Said’dir. Yolculuk için Etiyopya'ya giden ez-Zebani, orada kahve içen insanlarla karşılaşmıştır. Memleketine geri döndüğünde hasta yatağına düşen ez-Zebani'nin aklına o yörede tüketilen kahve içeceği gelmiştir. Bu içeçeği tüketen ez-Zebani kısa bir süre sonra hastalığını hafifletmiş ve gücünü, kudretini toplamış bir şekilde ayağa kalkmıştır. Aslında doğruluk payı yüksek olan ve günümüze ulaşan bazı belgeler dikkatli incelendiği zaman kahvenin ilk çıkışı içecek olarak değil bir un çeşidi olarak kullanıldığı göze çarpmaktadır. Çünkü Etiyopya’nın yüksek yaylaları, yabani kahve bitkisinin doğal olarak yetiştiği bölgelerde yerli halk bu bitkinin tanelerini un haline getirip bir çeşit ekmek yapıp tüketiyordu. Daha sonra bu çekirdek öğütülmeden kaynatılmaya başlandı ve adına "Sihirli Meyve" denildir. 14. yüzyıla gelindiğinde ise yepyeni bir keşif ile ateşte kavrulan kahve çekirdekleri, ezildikten sonra kaynatılarak içime sunuldu. Bunu keşfeden ve kullanan ilk kişi Yemen'deki Sufi tarikatı mensubudur. Bu rivayetler doğrultusunds kahvenin uzunca bir süre Arap topraklarında tüketildiğini kolaylıkla anlayabiliyoruz. Bu süre zarfından sonra yayılmaya başlayan kahve; Suriye, Mısır, İran ve Hindistan'a yayılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğuna gelmedi ise Kanunu Sultan Süleyman döneminde meydana gelmiştir. Dönemin Yemen Valisi Özdemir Paşa, o bölgede tükettiği kahveyi oldukça beğenmiş ve Osmanlı topraklarına getirmeye karar vermiştir. Kahve, getirildiği ilk dönemlerde halk tarafından beğenilmese de zamanla sevilmiş, saray mutfağıan kadar girmiştir. Hatta o güne kadar görülmemiş olan kahvecibaşı adında bir rütbe, saray mutfağında kullanılmaya başlanmıştır. O dönemlerde tartışılan en büyük konulardan biri de kahvenin caiz olup olmamasıdır. Dönemin padişahı kahve ile tanıştıktan sonra insan sağlığına yararı konusunda dönemin şeyhülislamı ile toplantılar düzenlemiştir. Yapılan toplantılar sonucu Bostanzade Mehmet Efendi kahvenin haram olmadığını, hatta faydalı olduğuna dair fetva vermiştir.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere!
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.