İstanbul'un Tabelalarını Tasarlayan Adamlar: Bülent Erkmen ve Aykut Köksal
Kültür ve Sanat - 22 Şubat, 2021 - Okuma Süresi: 3 Dk.
22 Şubat, 2021
Kredi: Yetkin Başarır
İstanbul'un tabelalarının nasıl tasarlandığı merak ediyor musun? Bülent Erkmen ve Aykut Köksal tarafından tasarlanan İstanbul'un kırmızı tabelaları kentimizin kimliğini oluşturan en önemli unsurlardan birine nasıl dönüştü? Bu yazıda inceleyip, anlamaya çalışacağız!
Tabelalar her ne kadar yolumuzu bulmamıza yardımcı olan fonksiyonel birer gereç olsalar da aynı zamanda bir kentin kimliğini de oluştururlar. Peki, bir kentin kimliği nasıl oluşur? Mimaride 'kent mobilyası' denilen bir kavram vardır. Kent mobilyalarını kentsel alanlarda kamuya açık, halk tarafından kullanılan oturma alanları olarak düşünebiliriz. Aynı zamanda kaldırım taşları, çöp kutuları, sokak ışıkları ve tabelalar da birer kent mobilyalarıdır. Kentin mobilyaları yerel kültürü veya bulundukları yerin ünlü yönünü yansıtabilirler. Ve hepsi de bir kentin kimliğini oluşturan önemli parçalardır.
2005 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Bülent Erkmen ve Aykut Köksal’dan İstanbul için sokak tabelası tasarımları yapmaları istenmiştir. 2 yıllık bu tasarım sürecinde sosyolog ve psikologlarla da çalışan Erkmen ve Köksal bu hummalı çalışmanın sonucunda tasarımı ve konsepti Beyoğlu'nda o zamanki Garanti Galeri'de "İstanbul'u Tabeladan okumak" adlı bir sergi ile duyurmuşlardır.
Tabelaların hepsinde zemin rengi İstanbul Kırmızısı olarak seçildi. Asıl kodu Pantone 1945 olan bu renkle bir bütünlük oluşturulması hedeflenmiştir. Bunun yanı sıra tabelalarda 2 farklı renk daha görüyoruz bunlar ilçelerin renk kodları ve mahalle adları için ayrılmış beyaz bölümdür. İlçeleri birbirinden ayıran 10 farlı renk kodu düşünülmüş ve komşu ilçelere verilen renk tonlarının farklı olmasına dikkat edilmiştir. Böylece kent içindeki konumu gösteren özel bir kod oluşturulmuş oluyor. Tabelanın eni değişmiyor, 600mm. Sokak adının uzunluğuna göre tabelanın yüksekliği değişebiliyor.
Proje kapsamında İstanbul için özel olarak 'Kent' adlı yazı karakteri Yetkin Başarır tarafından tasarlandı. Bu yazı tipi sadece büyük harfler kullanılacak şekilde tasarlanmış olup koyu kırmızının üstünde beyaz bir kontrast sağlayarak kolay okunabilmesi sağlanmıştır.
Peki, kentin kimliği sadece o kente mi aittir? Kısaca evet. Kentler, manevi, maddi, sosyal ve politik koşulların bir sonucu olarak kuruldu. Bir kentten diğerine bu koşullardaki değişiklikler, her birini benzersiz, tekrarlanamaz bir fenomen haline getiriyor. Örneğin, Londra’daki kırmızı telefon kulübeleri, Londra’nın kent mobilyasıdır. Dünyanın neresinde olursanız olun kırmızı telefon kulübesi gördüğünüzde aklınıza Londra gelecektir. Bununla beraber, kent mobilyalarının kentin kimliğinin nasıl köklü bir parçası olabileceğini görmüş oluyoruz.
Tabiki de, iyi bir tasarım beraberinde ilham alanları (!) da getiriyor. İstanbul'un kırmızı tabelalarının başarılı olmasının sebebi İstanbul için tasarlanmış olmasıdır. Bu intihaller kesinlikle kentin kendi kimliğine zarar veren uygulamalardır. Yukarıdaki görselde görüldüğü gibi köşeye iliştirilmiş belediye logosu aslında tabelanın oraya ait olmadığını kanıtlar niteliktedir.
İstanbul daha öncesinden kırmızı tabelalara sahip oldu ama bu denli, şehrin kimliğini oluşturacak şekilde hem tasarımsal ölçekte estetik hem de fonksiyonel oluşu sadece kenti doğru okumanın bir sonucu olabilir.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.