Insan Sevmeyen Filozof Schopenhauer: Kendine Yetemeyen Insanlar Sosyaldir
Kültür ve Sanat - 22 Aralık, 2020 - Okuma Süresi: 3 Dk.
22 Aralık, 2020
Gelin sizleri bu yazımda dünyanın sayılı kötümser, insan sevmeyen, kalıplaşmış düşünceleri yıkmaya ömrünü adamış, diğer felsefecilerle yolu oldukça ayrılan bir düşünürü tanıştırayım. Ben, “insansevmez” diye tanımlanan filozofun düşünceleriyle ilk tanıştığımda hatırı sayılır miktarda şaşırmış, ağzım açık bir şekilde okumuştum. (Hadi canım! diyerek) Belki de insanlara düşünceleri ters geldiğinden dolayı bir Goethe kadar ünlü olamayan bu düşünürü siz çok haklı bulursunuz, tarafınızı seçmek için sizi yazıma davet ediyorum!
Öyle bir filozof düşünün ki, psikolojinin temellerini atan, psikolojinin babası Freud'un bile düşüncelerini etkileyen ama aslında pek herkesin yakından tanımadığı, gelmiş geçmiş hatta gelecek düşüncelere bile meydan okuyan bir filozof. Sosyalleşmenin insana hiçbir faydası olmayacağını, diğer insanlarla bir araya gelmenin insana zarar verdiğini düşünen, uygulayan ve savunan. Şimdi bunu Schopenhauer’un kendi ağzından anlattığı bir benzetmeyle somutlaştıralım; kirpi benzetmesi. İnsanlardan “iki ayaklı hayvanlar” diye söz eden bu filozofumuz kirpi benzetmesini şöyle yapıyor; kirpiler soğuk kış günlerinde üşümemek için bir araya toplanırlar. Ama kısa süre sonra birbirlerinin batan dikenlerinden rahatsız olup tekrar ayrılılar. Isınma ihtiyacı duyduklarında tekrar bir araya gelirler ve yeniden ayrılırlar, ta ki doğru mesafeyi buluncaya dek devam ettirirler bu döngüyü. "Ama iç ısısı yeterli olan kirpiler sıkıntı ve kızgınlık yaratmamak veya hissetmemek için toplumdan kaçacaktır." Bu benzetmeden yola çıkarak diyor ki Arthur Schopenhauer, tıpkı kirpiler gibi, insanlar toplum gereksinimi sebebiyle bir araya gelip sonra birbirlerine olan tiksinti hisleriyle birbirinden ayrılırlar. Asosyalliği sonuna dek savunan ve insanlarla bir araya gelmenin, başka bir deyişle, toplumla bir araya gelip sosyalleşmenin acizliği yansıttığına inanan düşünür, içsel gücü olan, kendine yetebilen bir insanın başka kimseden bir şey istemeyeceğine inanır ve kendisi de bu düşünceyi özümser. Daha da ileriye giderek erdem olarak görür “yalıtılmış” yaşamı. Biz de takarsak Schopenhauer gözlüklerimizi, sosyal fobi, antisosyal kişilik, sosyal kaçınma davranışlarında bulunan insanlara, senin tedaviye hiç ihtiyacın yok, asıl tedaviyi kendine yetemeyip çözümü sosyalleşmekte arayan insanlar gitsin ruh sağlığı uzmanına mı dememiz gerekir?
“İnsansevmez” filozofumuz insanlarla kurulan bütün bağları bir kirlenme, pislenme olarak görüyor. Hatta bunu düşüncelerinden özet olarak biz okurları çıkarmıyoruz da, kendisi bizzat notlarında bu şekilde notlar almış. Ayrıca uymamız gereken sosyal davranış kurallarını bile sıralamış;
-
“Bütün kişisel ilişkilere sır gibi bak ve yakın arkadaşlarınla bile tam bir yabancı gibi kal.. Çünkü koşullar değişince bizim hakkımızda bildiği en zararsız şeyler bile zararımıza olabilir.”
-
“İnsanlarla uğraşırken üstünlüğe ulaşmanın tek yolu onlardan bağımsız olduğunuzu göstermenizdir.”
-
“Bir insanın karakterinin kötü yanlarını unutmak, zor kazanılmış parayı sokağa atmak gibidir. Kendimizi aptalca tanıdıklardan ve aptalca arkadaşlıklardan korumalıyız.”
-
“Önemsememek önemsenmeyi getirir.”
Arthur Schopenhauer’le tanıştıktan sonra tüm bildiklerimiz tersine dönüp, “insan sevmiyorum” fikrini benimsemek tabi ki sizin hür iradenizin keyfi ama ben günümüz teknoloji ve sosyal medyayla birlikte totaliterliğe hızla evrildiğimiz dünyada bu düşüncelerin “Schopenhauer fikirleri” kalmaktan öte gidemeyeceğini düşünüyorum. Her ne kadar pandemi süreci bu düşüncemin biraz aksini kanıtlasa da, hep birlikte sağlıklı, fiziksel olarak sosyalleşebildiğimiz bir dünya diliyorum.
Not: Arthur Schopenhauer ile Irvin D. Yalom – Bugünü Yaşama Arzusu Schopenhauer Tedavisi kitabı sayesinde tanışıp sizleri de bu yazıyla buluşturabildim. İlgilisine küçük bir kitap tavsiyesi ve kaynak niteliğinde buraya eklemek istedim.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.