Hayali Suikastçı Ezio Auditore De Firenze Kimdir?
Kültür ve Sanat - 26 Temmuz, 2021 - Okuma Süresi: 7 Dk.
26 Temmuz, 2021
Bu yazımda Assassin's Creed serisinin en sevilen karakteri Ezio Auditore De Firenze'den bahsettim. Hala birçok insanın, gerçekte yaşamış bir tarihi kişilik olduğunu düşündüğü; doğumundan, neredeyse ölümüne kadar hayatına eşlik ettiğimiz bu hayali karakteri siz de tanımak ister misiniz? Buyurun yazıma!
Bu yazımda sizlere oynayanların yakından tanıdığı, Assassin's Creed isimli oyun serisinin en sevilen karakteri Ezio Auditore De Firenze’den bahsedeceğim. Tamamen hayal ürününden ibaret olmasına rağmen oyuncular tarafından çokça benimsenen, ve içinde bulunduğu oyunların üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen, oyuncuların sıkılmadan tekrar tekrar oynamalarına sebep olan bir karakter. Gelin önce Ezio’nun içinde bulunduğu Assassin's Creed oyunlarına bakalım, sonrasında kurulan bu bağların sebeplerini analiz edelim.
Assassin's Creed 2
Ezio’nun ilk kez görüldüğü oyun Assassin's Creed 2’dir. Oyuna 1459 yılında Floransa Cumhuriyetinde dünyaya gelen Ezio’nun doğumunu izleyerek başlıyoruz. Sonrasında gençlik yıllarına giderek Ezio’nun en acemi ve körpe halini yönetme şansı yakalıyoruz. İlk oyundaki ana karakterimiz Altair’in torunu olan Ezio, o yaşlarında henüz suikastçı atalarının farkında olmadan yaşayan hızlı bir delikanlı kimliğinde. Oyunun ilerleyen dakikalarında tapınakçılar tarafından idam edilen ailesinin ölümünü izleyen Ezio, o andan itibaren intikam ateşiyle yanıp tutuşmaya başlar. O yıllarda Ezio’nun ne babasının bir suikastçı olduğundan ne de damarlarında akan suikastçı kanından haberi yoktur. 10 yıllık bir süre içinde intikamını alan Ezio, hiçbir şekilde ailesinin neden öldürüldüğünün cevabını bulamaz. Oyunun sonlarına doğru, bu yolda yürürken ona eşlik eden insanlar artık ona gerçeği söylerler. Bu, tapınakçılar ve suikastçılar arasında yüzyıllardır süren bir savaştır ve Ezio’nun ailesi milyonlarca kurbandan sadece biridir. Savaşın nedeni ise, cennet parçaları diye adlandırılan iki maddenin tapınakçılar tarafından ele geçirilmek istenmesidir. Tapınakçılar, halkların kendilerini yönetemeyecek kadar aptal olduklarını ve yönetilmeye muhtaç olduklarını savunurlar. Hedefleri ise cennet parçalarını ele geçirerek insanlığı istedikleri gibi yönetebilmektir. Suikastçılar ise insan iradesini savunur ve bu parçaları tapınakçılardan saklamaya çalışırlar. Oyunun sonunda ise Ezio, hem ailesinin katili hem de cennet parçalarını elinde bulunduran tapınakçı Rodrigo Borgia ile yüzleşir ve her iki cennet parçasını da ele geçirir.
Assassin's Creed Brotherhood
Her şeyin normale döndüğünü düşünen Ezio bu oyunun başında amcası Mario ile birlikte Monteriggioni'ye döner. Bir sabah top sesiyle uyanan Ezio, villanın çatısına çıkar ve gördüğü tablo ile şok olur. Şehre bir ordu saldırıyordur ve bu orduyu komuta eden Rodrigo Borgia'nın oğlu Cesare Borgia’dır. Karşılık vermek isteyen Mario yakalanır ve öldürülür. Bu arada Cesare de cennet parçalarından birisi olan Apple Of Eden’ı alır. Şehri yakıp yıktıktan sonra Roma’ya döner. Savaş esnasında yaralanan Ezio, uyandığında intikam yemini eder ve Cesare’nin bulunduğu Roma’ya gider. Uzun uğraşlardan sonra; para, asker, silah gibi kaynaklarını keserek Cesare'yi güçsüz bırakır. Oyunun sonunda ise Cesare’yi öldürür ve Apple Of Eden’ı tekrar ele geçirir.
Assassin's Creed Revelations
Ezio üçlemesinin son halkası olan oyunda, karakterimiz daha olgun bir halde çıkıyor karşımıza. Ezio’nun artık son bir isteği kalmıştır. Atası Altair’in sırlarını çözmek ve suikastçıların asıl amacını öğrenmek. Bunun için Masyaf’a doğru yola çıkar. Oraya vardığında Masyaf’ın tapınakçılar tarafından ele geçirildiğini görür. Tapınakçılarla girdiği kısa süreli bir çatışma sonrasında esir düşen Ezio, asılarak idam edilmek üzereyken kurtulmayı başararak kalenin içine doğru kaçar ve burada Altair'in kütüphanesini keşfeder. Kütüphane kapısının açılabilmesi için beş tane anahtar gerekmektedir: anahtarlardan biri Tapınakçılar tarafından ele geçirilmiştir, diğer anahtarlar ise Osmanlı Devletinin başkenti olan İstanbul'da gizlenmiştir. Bunun üzerine İstanbul’a giden Ezio, anahtarların Niccolo Polo tarafından şehrin farklı yerlerine gizlendiğini öğrenir. Anahtarları bulmaya başlar ve bunu yaparken aynı zamanda Osmanlı Devleti sarayının içine doğrudan etki edecek eylemlere girişir. Bütün anahtarları toplayıp tekrardan Masyaf’a giden Ezio, kütüphaneye girer ve orada ne bir kitap ne de bir ilim bulabilir. Sadece Altair’in ölü bedeni vardır. Altair, bu gizli kütüphanenin içine bir başka cennet parçası yerleştirmiş, doğru zamanın ve doğru kişinin eline geçmesini istediği için büyük bir titizlikle saklamıştır. Gördüğü diğer cennet parçasını almayan Ezio: “Bir hayat için yeterince çok şey yaşadım” diyerek silahlarını ve zırhını bırakır. İşte Ezio’ya bu şekilde veda ederiz.
Aslında Assassin's Creed oyununun hikayesi çok uzun ve detaylı işlenmiştir. Bu yazımda bahsetmediğim birçok unsur vardır. Hatta temel hikayeden hiç bahsetmedim desem yeridir. Çünkü yazımın başlığında da gördüğünüz gibi konumuz Ezio. Peki Ezio Auditore De Firenze karakterine olan bu bağlılığın sebebi ne olabilir?
Bence bunun en önemli sebeplerinden biri oyunun kendi ambiyansı ve hikayesi ile ilgili. Çünkü Assassin's Creed’in her oyununda, dünya tarihine doğrudan etki etmiş olayların olduğu dönemlere ve mekanlara gidiyoruz. Örneğin birinci oyunda Üçüncü Haçlı Seferlerinin gerçekleştiği tarihte Masyaf’ta; ikinci oyunda ise Rönesans döneminde İtalya’dayız. Mekanların ve olayların olağanüstü detaylarla işlenmesinin yanı sıra, dönemin tarihsel kişilikleri de hikayemize doğrudan etki ediyor. İkinci oyunda: Leonardo Da Vinci, Niccolo Machiavelli ve Nicolaus Copernicus; Revelations oyununda ise: Yavuz Sultan Selim, Şehzade Süleyman (Kanuni Sultan Süleyman), Şehzade Ahmed, Piri Reis gibi kişilikler hikayemize dahil oluyor. Bu gibi unsurlar oyunu oynayan kişide gerçeklik algısını arttırıyor diye düşünüyorum. Assassin's Creed serisinin, tarihte gerçekten yaşanmış olayları ve kişileri, bir takım kurgusal faktörlerle oyuna dahil etmesi ve oyunun ana karakteriyle doğrudan bir bağ kurması oyuncuda, aynı diğerleri gibi, oyun karakterinin de gerçek olduğuna inanma içgüdüsü oluşturduğunu düşünüyorum. Ve günümüzde hala birçok insan, bu hayali karakterlerin gerçek olduğunu savunuyor. Kim bilir, belki de gerçeklerdir.
Ayrıca; Assassin's Creed serisinin hikayesi, Vladimir Bartol’un Alamut adlı kitabından esinlenerek ortaya çıkmıştır. Hasan Sabbah ve fedailerinin hikayesini okuduğumuz kitapta, gerçek karakterlerin de var olması belki de senaristlerin daha detaylı araştırmalar yaparak, gerçek kişilikleri şekillendirmelerine ve önümüze sunmalarına sebep olmuştur. Kim bilir…
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.