Haluk Bilginer'e Emmy Kazandıran Şahsiyet Dizisi İncelemesi
Kültür ve Sanat - 21 Kasım, 2022 - Okuma Süresi: 7 Dk.
21 Kasım, 2022
2018 yılında on iki bölümlük bir mini dizi olarak yayımlanan ve Haluk Bilginer'in ilk kez aday gösterildiği Uluslararası Emmy Ödülleri'nde 'En İyi Erkek Oyuncu' seçilmesini sağlayan Şahsiyet dizisinin konusuna, karakterlerine ve hakkında bilinmeyen bazı bilgilerine göz atmak istedim. İyi okumalar!
Dizinin senaryosu Hakan Günday'a ait iken dizinin yönetmenliğini de Onur Saylak üstleniyor. Polisiye ve dram türündeki dizinin başrollerini ise Haluk Bilginer, Cansu Dere, Metin Akdülger, Şebnem Bozoklu ve Hüseyin Avni Danyal paylaşıyor. Şimdi, her biri birbirinden değerli oyuncuların yer aldığı bu dizinin konusunun derinliklerine inmeye başlayabiliriz...
Emekli bir adliye memuru olan Agâh Beyoğlu, İstanbul'un en kalabalık ve hareketli semti Beyoğlu'nda yalnız ve münzevi bir yaşam sürdürmektedir. Kızı yurtdışında yaşamakta, eşi ise yıllar önce vefat etmiştir. Dizi, Agâh Beyoğlu'nun Alzheimer olduğunu öğrenmesinin ardından "sonuçta hepsini unutacağım" düşüncesiyle aklındaki cinayetleri işlemeye karar vermesiyle başlıyor. Nasıl olsa işleyeceği bu suçları gelecekte hatırlamayacak, hatırlamayacağı için de vicdan azabı çekmeyecektir. Bu sırada cinayet büro amirliğindeki tek kadın polis olan Nevra Elmas ise mesleki anlamda büyük zorluklar çekmektedir ve istifanın eşiğindedir. Ancak Agâh’ın aldığı cinayet kararı, Nevra’nın da hayatını tamamen değiştirecektir.
Gelin karakterleri inceleyelim.
Agah Beyoğlu
Agâh 64 yaşında, yıllar önce eşini kaybetmiş, yalnız yaşayan emekli bir adamdır. Agâh, uzun süre boyunca adliye memurluğu yapmıştır. Emekli hayatında da memuriyetindeki gibi düzenini korumaktadır. Karısından kalan apartman sayesinde maddi zorluk çekmeyen Agâh, kiracıları tarafından da sevilir ve saygı görür. Hem görünüşünden hem de hal ve tavırlarından anlaşıldığı gibi nazik, zarif ve kültürlü bir adamdır.
Nevra Elmas
Nevra, üniversitede kamu yönetimi okuduktan sonra yüksek maaşlı bir işe girmiştir. Ancak daha sonra etrafındaki bütün insanları şaşırtarak polis memuru olmaya karar vermiş Cinayet Büro Amirliğinde çalışmaya başlamıştır. Nevra’nın bu radikal kararı hem ailesine hem arkadaşları tarafından çok kabul görmez. Nevra, arkadaşları tarafından sevilir ve gerekli olduğunda onlar için yapamayacağı şey yoktur. Dışarıdan sert ve soğuk görünen hali yaşadığı zor çocukluk döneminden kaynaklanmaktadır. Fakat bu çocukluk aynı zamanda onu güçlü, ayakları yere basan bir kadın haline de getirmiştir.
Zuhal
Kocası ve oğlu Deva’yla birlikte Avustralya’da yaşayan Zuhal’in sorunlu bir evliliği vardır ve oğlu Deva’yla da iyi anlaşamaz. Daha önce alkolizm sorunu da yaşayan Zuhal, sorunlu evliliğini bitirme kararı alıp oğluyla birlikte İstanbul’a, babasının yanına döner. Burada kendine yeni bir hayat kurup düzenini oluşturmaya çalışırken bir yandan da babasıyla yeni yüzleşmeler yaşayacak ve ruhsal olarak bunların altından kalkmakta zorlanacaktır.
Ateş
Ateş, yaptığı bir haber dolayısıyla Nevra’yla yolları kesişen bir gazetecidir. Gazeteciliğe başladığı ilk yıllarda idealist olan Ateş, artık kolay ve sansasyonel haberler yapmayı tercih etmektedir ancak hala dik başlı ve cesurdur. Nevra’nın meslekte kalmasına sebep olan olaylar, Ateş ile arasında sürpriz bir ilişki gelişmesine sebep olacaktır.
Firuz
Nevra’nın iş arkadaşıdır. Nevra’nın kadın olduğu için iltimas gördüğünü ve aslında Cinayet Büro Amirliğinde çalışmayı hak etmediğini düşündüğünden başından beri ona ters davranır. Sık sık Nevra’yı küçük düşüren ve hayatını zorlaştıran Firuz, onunla aynı dosyada çalışmaktan da hiç memnun olmayacaktır.
Sefa
Nevra’nın iş arkadaşı, Firuz’un da yakın arkadaşıdır. O da Firuz gibi Nevra’yla dalga geçmekte ve onu beceriksizlikle suçlamaktadır. Ancak Firuz’dan farklı olarak Sefa meseleyi daha çok bir şaka gibi görmektedir. Daha sonra işler ciddileştiğinde Nevra’ya yaptıkları haksızlıkları kabul edebilecek biridir.
Tolga
Nevra, Firuz ve Sefa’nın amirleridir. İşini yaparken sert olsa da Nevra’yı diğerlerinden koruyup kollar, gerektiğinde onun arkasında olduğunu Nevra’ya gösterir. Adil ve düşünceli bir adamdır, çalışanlarına önem verir ve hepsine eşit davranmaya çalışır.
Dizide verilmek istenen mesajların başarılı bir şekilde yerine ulaştığı kanaatindeyim. Özellikle adalet ve vicdan konularına sıkça değiniliyor, izleyiciyi birçok farklı konuda düşünmeye ve farkındalığa sevk etmesinin yanında ahlaki normlar üzerine de sorgulamalar yaptırıyor. Bunların yanında toplumsal cinsiyet normlarına ilişkin birçok konuya da değinilmiş durumda, özellikle kadınlar üzerinden. İdealist ve cesur olma konusunda verilen ince mesajlar ise dizinin bütünlüğüne yayılmış durumda.
Örnek verecek olursam: Firuz ile Agah bey arasındaki sahneler, diyalogları ile çok vurucuydu. Agah’ı önce yakalayan, sonra Cemil’i öldürmesi şartıyla bırakan polis memuru Firuz, ”Ama oğlum ben kaç kişiyi öldürdüm... beni bırakırlar mı, peşimde polisler var” diyen Agah’a karşı çıktı. Firuz’un, ”Sadece sen mi hastasın sanıyorsun? Bu ülkede herkes hasta. Bu ülkede her şey unutulur” sözleri ülke gündeminde her şeyin unutuluverdiği yakın tarihimize ışık tutar nitelikteydi.
Ya da bir başka örnek: Agah, sevgilisi Nükhet’e kızı Zuhal ve torunu Deva’nın Avustralya’ya dönüşlerine çok üzüldüğünü söyledi. Ancak odaya gidip yalnız kalınca çok sevinerek kelimenin tam anlamıyla zil takıp oynadı. Her ne kadar Agah’ın özgürlüğüne düşkün olduğundan buna sevindiğini düşünsek de Agah ile Zuhal ilişkisini geren ”yatılı okula gönderme” olayı sonradan çözüldü. Agah, kızını kasabanın çirkin ortamından uzaklaştırmak için bu kararı almıştı. Sonrasında ”Sen tut bu Cemil gibilerden uzak olsun diye yatılı okula yolla, gelsin koca İstanbul’da Cemil’i bulsun” diyen Agah, aslında kızı Cemil’den kurtulacağı için çok sevinmişti.
Kurgu kimi zaman takibi zor ve karmaşık bir hal alsa da genel olarak dizinin sürükleyici olduğundan yanayım. Bir diğer sevdiğim şey ise tahmin ettiğim şeylerin pek çoğunun gerçekleşmemesi ya da tahmin edilemeyecek durumdaki şeylerin aslını öğrenince yaşadığım şaşkınlık. Evet, kaliteli bir diziyi tahmin etmek oldukça zordur. Bu yüzdendir tahminlerim çıkmayınca üzülmek yerine mutlu olmam...
"Hiç mi olumsuz yanı yok bu dizinin?" dediğinizi duyar gibiyim. Evet, bazı noktalarda mantık hatası olduğunu düşündüm. Mesela katilin güvenlik kameralarını hiç düşünmeden hem yürüyerek hem de araba ile geziyor olması kimi zaman izleyiciyi mantıksal anlamda tatmin etmiyor. Fakat bunun gibi küçük pürüzler gerçekten rahatsızlık verecek raddede değil. Bu gibi ayrıntılara takılmayan biriyseniz; evet, hiçbir olumsuz yanı yok bu dizinin!
Sonuç olarak bu zamana kadar yapılan Türk dizilerine kıyasla oldukça kaliteli olan bu yapım kesinlikle izlemeye değer.
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Bir sonrakinde görüşmek üzere!
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.