Günlük Hayatta Kullandığımız Deyimlerin Çıkış Hikayeleri
Kültür ve Sanat - 06 Eylül, 2021 - Okuma Süresi: 6 Dk.
06 Eylül, 2021
Günlük yaşantımızda deyimlere çok kez yer veririz. Peki bu deyimlerin çıkış hikayelerini hiç merak ettiniz mi?
Günlük yaşantımızda cümlenin özgünlüğünü arttıran ve cümleye zenginlik katan deyimlerin nasıl ortaya çıktığı merak uyandıracak türde. Ayrıca çıkış hikayelerini öğrendikten sonra oluşan şaşkınlık ve bu şaşkınlıkla beraber yüzde oluşan hafif tebessüm aslında her gün kullandığımız deyimlerin yaşanmışlıklar sonucu ortaya çıktığını bizlere gösteriyor. Bu yazımda sizlere bazı deyimlerin ortaya çıkış hikayelerini anlatacağım.
1-ÜSKÜDAR'DA SABAH OLDU
Üsküdar'da deniz kıyısındaki iki camiinin sesi güzel iki müezzini varmış. Bu müezzinler karşı tarafta yaşayan padişaha seslerinin güzel olduğunu duyurmak ve saray müezzinliğine yükselmek için sabah ezanını Beşiktaş'taki camii müezzinlerinden önce okurlarmış. Sabah ezanın sesini duyanlar günün başladığını anlar, hala uyumaya devam edenlere de uyan artık Üsküdar'da sabah oldu denirmiş.
2-KEÇİLERİ KAÇIRMAK
Bir gün dağda keçilerini otlatan çoban ağacın gölgesinde dinlenirken öğlen uykusuna dalmış. Uyandığında etrafında otlattığı keçilerini göremeyince "Ne yapacağım eğer keçilerin sahipleri keçilerin olmadığını görürlerse beni öldürürler." demiş. Çoban panikle sağa sola koşturarak "keçileri kaçırdım keçileri kaçırdım" demeye başlamış. Ne olup bittiğine anlam veremeyen köylüler keçilerin olduğu tarafa doğru yola koyulmuş. Bu sırada keçiler su içmek için bir mağaraya girmiş ve sularını içtikten sonra otlak alana geri dönmüşler. Köylüler vardıklarında keçilerin yerinde olduğunu ve garip bir durum olmadığını görünce çobanın delirdiğini,keçileri kaçırdığını düşünmüşler.
3-MÜREKKEP YALAMAK
Mürekkep bezir isinden yapılır ve suda çözünür bu nedenle mürekkeple yazılan eserler su ve türevlerine asla temas ettirilmez. Ancak kitap hala yazılma aşamasındayken bu durum hattatların işine yarar. Kitaba küçük imla koymak için diviti tekrardan mürekkebe batırmak yerine divitin ucunda kurumuş olan az miktardaki mürekkebe dilini sürerek mürekkebi ıslatır ve israfın önüne geçer. Bu esnada hattatın diline mürekkep bulaşır ve böylelikle mürekkebi yalamış olur.Eski zamanlarda bir insanın yaladığı mürekkep kadar ilminin ziyadeleştiği söylenirdi.
4-ATEŞ ALMAYA MI GELDİN?
Eski zamanlarda kibrit ve çakmak bulunmamışken insanlar ateşleri sönünce küreklerini yanlarına alıp komşularından ateş almaya gidermiş. Ateşi küreğine doldurur ve sönmemesi için hızlıca eve dönermiş. Kısa ziyaretlerde bulunanlara, kapıdan içeri girmeden ayaküstü ziyarete gelen misafirlere "Ne o ateş almaya mı geldin?"denirmiş
5-GÜME GİTMEK
Osmanlı zamanında yeniçeriler suçlu kişileri zindana atarken "hooppp güm" şeklinde nidalar atarlarmış. Ancak bazen zindana atılan suçluların arasında masum insanlar da varmış. Halk suçsuz bir vatandaşın zindana atıldığını öğrenince "suçsuz yere hapse götürülüyor yazık, adamcağız güme gitti" dermiş.
6-DARISI BAŞINA
Türk mitolojisinde saçı geleneği, gelin eve girmeden önce başından aşağı para, şeker, buğday gibi şeylerin dökülmesidir. Saçı olarak para ve şeker bulamayanlar yalnızca darı serpermiş.Bu gelenek hala da sürdürülür.Zamanla insanlar gelinin başına serptikleri darıları, zamanı gelsin senin de olsun anlamında "darısı başına" demeye başlamışlar.
7-ONUN İPİYLE KUYUYA İNİLMEZ
Eski zamanlarda kendir ve keten liflerinden ip, urgan, halat gibi günlük hayatta kullanılan eşyalar yapılırdı. Bu işle uğraşan ve sahte mal satan Ali Usta adında biri varmış. Sürekli sahte ve çürük malzeme sattığı için halk ona İpi Çürük Ali Usta demeye başlamış. Ali Usta'nın yaptığı ip ve urganlar hiç olmadık yerde kopar ve kazalara sebep olurmuş. Bir gün kuyuya bir kuzu düşmüş ve vatandaşlardan biri kuzuyu kuyudan çıkarmak için ev sahibinden urgan getirmesini istemiş ancak getirilen urganı beğenmemiş. "Bu urgan İpi Çürük Ali Usta'nın urganı ben onun ipiyle kuyuya inmem." demiş.
8-ELİNE SU DÖKEMEZ
Eski zamanlarda namaz kılmak için abdest alınırken alimlerin ibriklerindeki suyu iyi huylu ve akıllı kişiler tutabilirmiş. Her önüne gelen alim ve hocaların eline su dökemezmiş. Alimin yanına kötü huylu kimseler yaklaşamazmış.
9-ESKİ KULAĞI KESİKLERDEN
Çoğunuz bu deyimi ilk defa duyuyor olabilir. Bu deyim her şeyi bilen veya öğrenmede sorun yaşamayacağı düşünülen kişiler için kullanılır. Zamanında Hacı Bektaşi Veli'nin tarikatına girebilmek için belli kuralları yerine getirmek gerekirmiş. Bu kurallardan bazıları evlenmemek ve girişte kulağını delmekmiş. Bu kurala uymayıp evlenen kişilerin kulağındaki küpeler alınır, etrafta yırtık kulakla gezermiş.
10-SAMAN ALTINDAN SU YÜRÜTMEK
Esi zamanlarda bir köyde halk geçimini çiftilik ile sağlarmış.Yazın tarlalarını sulamak için köydeki su kaynağını kullanırmış. Ancak çiftçi sayısı çok olduğu için sulama zamanı kargaşa çıkarmış ve köylü de sulama işini bir sıraya koymuş. Sırası gelen köylü nehirden su çekerek tarlasını sularmış. Köylülerden biri açgözlülük yapmış ve nehirden kendi tarlasına uzanan ince bir kanal kazımış. Böylelikle nehirdeki suyu sürekli olarak alabiliyormuş.Açtığı su kanalının üstünü de samanlarla kaplayarak köylülerin görmesini ve anlamasını engellemiş. Gerçekten de köylüler bunu hiç fark etmemiş. Hasat zamanı gelmiş ve su kanalı kazıyan köylünün ürünü herkesin ürününden fazlaymış. Böyle bir şeyin imkansız olduğunu düşünen köylüler doğruca ürünü çok çıkan köylünün tarlasına gitmiş ve kısa sürede işin aslını öğrenmişler. Adamı dövdükten sonra"Uyanığa bak saman altından su yürütmüş."demişler ve bu deyim de böyle ortaya çıkmış.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.