Geçmişten Günümüze Kadar Gelen Bir Haykırış: Kimseye Etmem Şikâyet
Kültür ve Sanat - 08 Şubat, 2021 - Okuma Süresi: 3 Dk.
08 Şubat, 2021
Çoğumuzun en az bir kez denk geldiği veya severek dinlediği, bazı masaların vazgeçilmezi olan ‘Kimseye Etmem Şikâyet’in hikayesini biliyor muydunuz? Daha 13 yaşındayken zorla evlendirilen kız çocuğunun haykırışını anlatan bu eserin hikayesini paylaşacağım.
İhsan Raif Hanım, 1877 yılında, Osmanlı Devleti'nde valilik ve bakanlık yapan Köse Mehmet Raif Paşa’nın çocuğu olarak Beyrut’ta dünyaya gelmiştir. Daha sonra İstanbul'a taşınan aile Nişantaşı’nda Taş Konakta yaşamaktadır. Henüz 13 yaşındaki bu küçük kızın edebiyata karşı çok ilgisi vardır. Aynı zamanda babası Mehmet Raif Paşa, çocuklarının eğitimine çok fazla önem veren bir insandır.
Bir gün İhsan Raif, Taş Konaktaki evinde kız kardeşi Belkıs ile oyun oynarken içeriye hiç tanımadığı bir adam girer. Bu adam, İhsan Raif’i kaçırmaya çalışmaya yeltenir fakat küçük kızların bağırışlarından dolayı başarısız olur. İsminin Mehmet Ali olduğu öğrenilen bu memurun, evdeki hizmetkarları kandırarak içeri girdiği ve İhsan Raif’i kaçırmaya çalıştığı öğrenilir.
Yaşanan bu olaylardan sonra küçük kız için her şey değişmektedir. Küçücük kızın adı kirlenmiş olduğunu düşünen babası, bu meseleyi bir namus meselesi haline getirmiş ve hiçbir yakarışa aldırış etmeden, henüz 13 yaşındaki İhsan Raif’i, Mehmet Ali ile evlendirmiştir. İzmir’e giden bu kız 13 yaşında gelin, 14 yaşında anne olacaktır. Bu durumu şu sözlerle anlatmaktadır İhsan Raif:
‘’Babamın terazisinin şaştığını hiç görmedim ben. Onu Hazret-i Ömer adaletinin timsali bilirdim. Benim istikbalimi tartarken adil olmadı o terazi. Mehmet Ali’yle nikâhlanmaktan başka çıkar yolum kalmadı. Günlerce gözyaşı döktüm, haftalarca yalvardım. Babacığım, masumum, bana kıyma, derslerimi tamamlayayım, yaşım küçük, beni yakma, dizlerine kapandım. Beni sevdiğim biriyle evlendir, telli duvaklı gelin et...”
Diyerek babasına yalvarmakta fakat her yakarışı boşunadır zira babasının kalbi hiçbir zaman yumuşamayacaktır.
İhsan Raif, 1890 yılında çok sevdiği İstanbul’a, ailesine, çocukluk masumiyetine veda ederken, kocaman bir adamın karısı olarak bu şehirden ayrılırken, içindeki hüznü, nefreti, korkusunu ve umutsuzluğunu şu sözlerle dile getirmiştir:
Kimseye etmem şikayet; ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
(Titrerim suçlu gibi baktıkça geleceğime)
Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime
(Korkarım karanlık perde çekilmiş talihime)
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime…
14 yıl boyunca Mehmet Ali ile evli kalır bu sürede 3 çocuğu olur İhsan Raif’in. Fakat bu evlilik Mehmet Ali sürekli başka kadınlarla birlikte olmaktadır. En sonunda İhsan Raif bu adamdan boşanır ve başka biriyle evlenir. Bu evliliği sadece bir gün sürmektedir. Ardından hayatının üçüncü baharında bir aşk evliliği olmuş, yazar Şahabettin Süleyman ile evlenmiştir. Bu sırada edebiyat çevresinde tanınan biri olmuş ve bu zümreye kendisini kabul ettirmiştir İhsan Raif. Dördüncü evliliğini ise Şahabettin Beyin ölümünden sonra bir Fransız ile yaşar. Bu kısa ve acı dolu yaşam 1926 yılında son bulur. Çocukluğu ve belki de bütün bir hayatı elinden alınan İhsan Raif Hanım 49 yaşında hayata veda eder…
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.