Frida ve Diego’nun Aşkı
Kültür ve Sanat - 01 Kasım, 2021 - Okuma Süresi: 4 Dk.
01 Kasım, 2021
Sanatının yanı sıra Diego ile yaşadığı aşkla da tanıdığımız yaşamı talihsizliklerle ve acıyla dolu bir kadındı Frida. Yaşadığı şeylere rağmen asla pes etmeyen acıyı resmeden, aşkın ve acının kadını Frida’nın aşkına gelin birlikte göz atalım.
Frida Kahlo; Meksika’da Alman Yahudisi bir baba ve Meksika yerlisi Katolik bir annenin çocuğu olarak bir insanın yaşayabileceği en kötü dönemde, 1907 yılında dünyaya geldi. 6 yaşındayken çocuk felcine yakalandı. Kendisiyle barışık bir karaktere sahip olan Frida dönemin en iyi okullarından birisi olan Ulusal Hazırlık Okulu’nda eğitim gördü. 18 yaşında hayatını etkileyen bir trafik kazası geçirdi. Okuldan eve dönerken bindiği otobüs tramvayla çarpıştı ve bir demir çubuk Frida’nın kalçasından girerek rahminden çıktı. Bunun sonucunda ilerleyen zamanlarda 4 kez hamile kalmasına rağmen hepsi ya düşükle ya da kürtajla sonuçlandı. Bu sırada yaşadığı acıları çok iyi resmettiği tablolar bulunmaktadır.
Uzun süre alçılarla yatağa mahkûm kalan Frida, sanata ilgisi bu süreçte can sıkıntısından yapmaya başladığı resimlerle başladı. Yattığı yerden tavandaki görüntüsüne bakarak kendini resmederek ilk oto portresini çizmiş oldu. Hiçbir sanatsal tecrübeye sahip olmayan Frida yürümeye başladıktan sonra onaylanma ihtiyacını gidermek için Diego’ya gider. Hayatını değiştiren bir diğer olay ressam aşkı Diego Rivera ile tanışması oldu diyebiliriz.
1929’da Frida 22 yaşında Diego 43 yaşındayken tutkulu bir aşkın sonucunda evlendiler. Böylece Frida fiziksel acılarının yanı sıra ruhuna da acılar eklemiş oldu. Defalarca aldatılan Frida, Diego’ya hissettiklerini Las Dos Fridas tablosunda resmetti. Bu tablo Kahlo tarafından yapılan ilk büyük ölçekli eserdi ve en önemli resimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Kahlo'nun birlikte oturan iki versiyonunu tasvir eden çift otoportrede sağ taraftaki Frida Avrupa kültürlü bir kadın rolünde, solda ki ise Meksika yerlisi Frida'dır. Avrupalı Frida‘nın kalbinden çıkan damar burdan uzanıp Meksikalı Frida‘nın kalbine, oradan da Frida'nın elinde duran küçük bir aksesuara bağlanmıştır. Bu aksesuarın üzerinde Diego‘nun çocukluk resmi vardır. Burada Frida Diego‘yu hem kocası hem çocuğu gibi gördüğünü anlatmak istemiştir.
Frida için son nokta Diego’nun Frida’nın öz kardeşiyle yaşadığı ilişki oldu. Diego, 1939'da Kahlo'dan boşanmak istedi ancak uzun süre ayrı kalamadılar. Ayrıldıktan sonra bile sürekli görüşmeye devam ettiler. Diego ve Frida Aralık 1940'ta yeniden evlendiler ve her ikisi de evlilik dışı ilişkilerini sürdürmeye devam etseler de Frida’nın ölümüne kadar evli kaldılar. Frida da evlilikleri boyunca kadınlar ve erkeklerle birçok ilişki yaşadı. Ancak en çarpıcısı Diego’nun hayran olduğu Rus devrimci Lev Troçki ile yaşadığı ilişkiydi. Çok çalkantılı bir evlilik yaşamalarına rağmen birbirlerinden kopamadılar. Belki de Frida’nın sanatını besleyen şeyin acı olması gibi bu evliliği besleyen şey de acıydı. Ya da Frida’yı Frida yapan Diego ile yaşadığı aşk mıydı?
Frida’nın çektiği fiziksel ve ruhsal acılar akciğer embolisi teşhisi ile doruğa çıkar. Hayatı acılarla dolu bu sıra dışı ressam 13 Temmuz 1954’te 47 yaşında hayata gözlerini yumar. Günlüğüne son kez düştüğü not ise “Umarım gidiş neşelidir. Ve asla geri dönmemeyi umuyorum.” oldu. Frida Kahlo’nun isteği üzerine cenazesi yakıldı ve külleri ise çok sevdiği Mavi Ev’de saklanıyor.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.