Freud Ve Jung'ın Rüyalara Bakışı
Kültür ve Sanat - 05 Nisan, 2021 - Okuma Süresi: 3 Dk.
05 Nisan, 2021
Rüyalar hakkında neden birden fazla bilgi vardır hiç düşündünüz mü? Bir çok görüş, teori ile rüyalar hakkında bilgiler alırız. Freud ve Jung rüyalar hakkında bir çok görüş öne atmış ve araştırmalara konu olmuştur. Şimdi görüşlerini inceleyelim ve rüyaların dünyasına adım atalım.
Rüya, uyuyan kişinin ruhsal etkinliğine denir. Rüyaların kökeni bilinçaltıdır. Rüyaların açık ve gizli içeriği vardır. Rüyalar bize geleceği gösterir fakat bizim olmasını istediğimiz geleceği gösterir. Rüyalar uydurulmaz, ortaya çıkarılır. İnsanların bastırdığı duygular, korkular rüyalarda çıkar. Bilinçdışına itilen tüm hisler rüyalarda farklı semboller olarak karşımıza çıkar. Sembolleri yorumlamak ise unutulmuş dili yeniden hatırlamak içindir.
Freud serbest çağrışımda çıkış noktası olarak rüyalara önem vermektedir. Freud’a göre rüyalar çağrışıma dayanır ve rüyaların kökeni bilinçaltı olduğunu söyler. Freud’un rüyalara dikkat çekmesinin nedeni; insanların iç dünyasını anlayabilmek içindir. Rüyalarda gördüğümüz takıntılarını, korkularını ve baskılarını ortaya koyar. Rüyalarımızın biçim değiştirerek dışarı çıktığını söyler ve istemsiz davranışlar olarak açıklar. Freud insanın insanla birleşmiş bir bilinç olduğunu savunur ve bilincimizdeki her kavramda çağrışım vardır.. Rüya konusundaki en önemli noktalar çağrışımlardır. Örneğin; Ortodoks resimlerinde rüyaları uçarak anlatılır. Freud serbest çağrışımda çıkış noktası olan rüyalara oldukça önem verir. Freud insan direncini kırmayı sağladıktan sonra iyileştirmenin önemli bir kısmı olan analize geçer. Bunu da serbest çağrışım yoluyla yapmayı düşünür. Rüyadaki simgeleri herkes farklı yorumlar tam ve doğru yorumlamak ortak simge olmadığı için imkansız sayılır. Freud rüyalarımızın kökenini bilinçaltına iter ve yorumlamaları daha farklıdır. Örneğin, Freud’a rüyada böcek görmek bastırılmış cinsel istekten söz ediyordur, ya da rüyada şeytan görmek kadının cinsel isteğinden bahsediyordur der. Freud bastırılmış duygulardan ve insanın iç dünyasını anlamak adına rüyalara önem verir.
Jung ise rüyaları; inanıldığı gibi rastgele ve anlamsız çağrışımlar ya da yazarların uyku sırasında meydana gelen tepkilerin sonucu olmaktan uzak olduğunu söyler ve rüyaları arketip kavramlarla, bilinçdışı kavramlarla açıklamaya çalışır. Rüyalar konusunda önemli bir nokta, Rüyaların bilinçdışına özgün bir anlatım olmasıdır. Bir bilinç, bilinçaltı ve bilinçdışımız bulunur. Bilinçdışı geri çekilmiş düşünce ve izlenimlerden oluşur. Bu da bilinci etkiler. Arketipler ise bir motifin temsili resimlerini oluşturmaktır. Yarı tanrı insanın kahraman figürü olarak kutsal metinlerde anlatılması, onun dualarla yüceltilmesi içindir ve bu durum katılımcıların kahramanla özdeşleşmesini sağlar. Jung’ın temel akretipleri persona ,anima-animus’tur. Jung’a göre rüyalar kişilerin karakterini tanımlamada önemlidir. Jung rüyalarda mitlere önem verir, hatta örneğin birinde Napolyon veya Büyük İskender’le karşılaşan bir adamdan bahsetmiştir. Ve Jung’a göre durmadan yinelenen rüyaya dikkat edilmesi gerekir, bilinçdışının kişinin yaşam varsayımındaki bir eksikliği bütünleme çabası olarak tanımlar.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.