Felsefe Taşı Hakkında Bilinmeyenler

Harry Potter izleyenlerin birçoğu felsefe taşını duymuştur. Bu taş, geçmiş yıllarda simyacıların aradığı çok önemli taşlar arasındadır. Bu yazımda felsefe taşı hakkında bütün bilinenleri sıraladım. Keyifli okumalar.

Felsefe taşı, simya ilmine göre dokunduğu ya da temas ettiği her şeyi altına dönüştüreceğine hatta bu taşa temas eden insanların ölümsüz olacağına inanılan bir taştır. Uzun yıllar boyunca simyacılar bu taşı bulmak ve elde edebilmek için çeşitli yöntemlere başvurmuşlardır. Bu düşünce kimya bilimi ile çelişir çünkü kimya bilimi "Herhangi bir maddeyi altına dönüştürmek imkansızdır." görüşünü savunur. Ancak günümüz teknolojisi ile laboratuvar ortamında yapay şekilde pek çok element üretilmeye başlanmış bu da şimdiye kadar yüzyıldır kabul gören kimya biliminin herhangi bir maddenin altına dönüştürülmesi mümkün değildir tezini çürütmüştür. Çok uzun yıllar boyunca birçok simyacı bu taşı bulmak için deneyler yapmıştır. Günümüze ulaşan kalıntılar ve belgeler sonucunda bu taşa ulaşan kişilerin olduğu yazmaktadır ancak kesin bir sonuca varılacak belgeler yoktur. Hatta bununla ilgili Avrupa'da bulunan müzelerde Orta Çağ'dan kalma aletler bulunmaktadır. 

                                    

Bu taşı kullandığına inanılan bir adam vardır; Simyacı Nicolas Flamel. Bu olay J. K. Rowling’in yazarı olduğu Harry Potter serisinde geçmektedir. Bu kitaba göre simyacı Flamel, bu taşı bulmuştur ve şu an 670 yaşındadır. Aslında bu filmi dikkatli bir şekilde incelersek ve tarihi belgeler hakkında biraz bilgi sahibi olursak olayın tarihi bulgular ile örtüştüğünü çok rahat anlayabiliriz. Simyacı Flamel'den en çok bahseden kişi ise Jean Frederick Helvetius'tur. Bu adam Wilhelms Von Oranien’in özel doktoru olup aynı zamanda simya alanında ismi en çok geçen insanlardan birisidir. Yıllar önce hazırladığı maddenin değişimi hakkındaki makaleleri günümüzde hala itibar görmektedir. Aslında Halvetius'u bu kadar ünlü yapan şey bu makalesi değildir. Ona asıl ününü kazandıran kendi çalışmalarından çok Flamel’in yaptığı çalışmaların güvenilir bir tanığı olmasıdır. Halvetius, bizzat Flemel ile görüşmüş hatta ondan bu felsefe taşını almıştır. Kendisine verilen çok küçük bir parça ile yetinen Halvetius o parçayı bir süre muhafaza ettikten sonra üstünde deneyler yapmaya başlamıştır. En son deneyinde, bu taştan verilen minik parça ile biraz kurşunu ateşte pişirerek birbirine karışmasını beklemiştir. Bu erime işlemi 10-15 dakika aralığında sürmüştür. Taş ve kurşun eriyip birbirine karıştıkça ortaya kan kırmızısı bir renk çıkmış ve hemen ardından kurşun, altına dönüşmüştür. Bunun olmasına inanamayan Halvetius, ortaya çıkan altını alarak kuyumcuya gittiklerini ve kuyumcunun "Hayatımda gördüğüm en kaliteli altın." dediğini anılarına yazmıştır. Helvetius, elindeki az bir miktar felsefe taşı ile pek çok deneme yapmış, başarılı olmuş ve bunları kayıt altına almıştır. Helvetius’un kurşundan altına çevirdiği parçaların bazılar bugün Fransa’da müzelerde sergilenmektedir.

Bu anlamda felsefe taşı incelendiğinde aslında hayali bir taş değil tam tersine incelenmesi, araştırılması ve bulunması gereken bir taştır. Günümüzde çoğu arkeolog bu taş için çalışmalarına devam etmektedir. Bazı yazarlar bu taşa eserlerinde yer vermiştir. Paulo Coelho’nun Simyacı kitabı da buna örnektir. Coelho, bu kitabında taşı yıllarca fırında pişirdikten sonra küçük bir parçası bile kurşunu altın yapabildiğini ve içinde çıkan bir su yaşlanma genlerini baskılayarak insanı genç tuttuğunu kurgulayarak anlatmıştır.

Felsefe taşının somut bir nesne olmadığını savunan insanlar da oldukça fazladır. Onlara göre ise çimizde arayıp bulabileceğimiz ezoterik bilgelik ve akıl taşıdır bu. Taş olarak adlandırdıkları şey ise insanın kendi içinde yatan bir histir. İnsan kendi içinde yolculuğa çıkmalı ve kendini saf noktasına ulaştırana kadar yolculuğu sürdürmelidir.