Esrarengiz Bilim Adamı: Stephen Hawking

Henüz hayatının baharında felç geçirdi. Tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Ancak bütün bunlar onu bilimden ve inandıklarından alıkoyamadı. Stephen Hawking'in hikayesini merak ediyorsanız buyurun satırlarıma tanıklık edin.

‘’İnsan başka gezegenler keşfetmezse dünyayla birlikte 800 yıl içerisinde yok olacak. Bilim, ilerleme kaydetmeli ve yaşanacak yeni bir gezegen bulunmalı.’’ 1943 İngiltere'sinde dünyaya geldi Hawking. Eğitim hayatının üniversiteye kadar olan kısmında oldukça sağlıklıydı. Fizik bölümünü, öğrencisi olduğu Oxford Üniversitesi'nde birincilikle bitirdi. Bu başarısının ardından Stephen için sıkıntılar başladı. Sergilemiş olduğu davranışların kontrolünü sağlayan sinir hücrelerinin zedelenmesi sonucu ALS Motor Nöron hastalığı ile tanıştı. Süreçte motor becerileri gitgide kısıtlanıyordu, ellerini kullanamamaya başladı, konuşma ve yutkunma güçlüğü de baş göstermeye başladı.

Tanışmış olduğu bu nörolojik hastalık, vücudunu da adeta zehirli bir sarmaşık gibi sardı. Yaşamı tamamen değişti. Adeta bir bunalım halindeydi. Doktorlara göre 2 yıl kadar ömrü kalmıştı. Bu süre zarfında Hawking iç dünyasına çekildi, bilim-kurgu kitapları ve klasik müzikle arkadaş oldu. Ailesi, arkadaşları ve hocası Scima, onun yaşamı için biçilen bu 2 yılda mümkün olması zor bir başarıya imza attı. Stephen'la çok yakından ilgilendiler; ona, onun yalnız olmadığını hissettirdiler, bu süreci dolu dolu geçirmesini sağladılar. Sonra ne mi oldu? O yaşadı. Ölmedi. Sevenlerinin gösterdiği ilgi ve şevkat onu hayata bağladı. 

Bir süre sonra Jane Wilde ile tanıştı. Ve evlenme kararı aldılar. Kurmuş oldukları yuvalarında 3 çocukları oldu. Bu süreçte eşi Jane'in desteğiyle yüksek lisansını tamamladı. Ardından muhteşem bir azimle doktorasını da vererek profesör oldu. Bu başarısını, Kraliyet Derneği'nin en genç üyesi seçilerek taçlandırdı. Ardından başarılar onun peşini bırakmadı. 1978 senesinde teorik fizik dalında verilmekte olan en yüksek ödülün, Albert Einstein Ödülü'nün sahibi oldu. 1982'de ise Kraliçe Elizabeth tarafından Britanya İmparatorluğu Kumandanı Nişanına layık görüldü.

1988'de ''Zamanın Kısa Tarihi'' isimli bir kitap çıkardı. Bu kitabı yazma sürecinde çok ağır ve kendi içinde esrarengiz olaylar yaşadı. Ancak bilgisayar desteğiyle konuşabiliyorken, tekerlekli sandalyeden başka alan yaratamıyorken her geçen gün bir uzvunun kırılıp zedeleniyor oluşu doktorların dikkatini çekti. Sebebin ortaya çıkması için soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonucu ise oldukça yıkıcı oldu. Bütün bu yaralanmaların sebebi, eşi Jane'di. Jane, kendisine şiddet uyguluyordu. Hawking'in ifadesine başvuruldu. Bilgisayar aracılığıyla yaşadıklarını anlatan Hawking, eşi için: ''Karım çok kötü biri.'' ifadesini ne yazık ki kullandı. İfadesinin ardından arkadaşlarının da yardımıyla eşinden boşandı.

''Ya insanlık kendini düzeltmeli ya da kendine yeni bir gezegen aramalı.''

Yaptığı araştırmalarla insanlığın gelişimine büyük katkıları olan Hawking'in tarihte yankı uyandırmış çok önemli söylemleri oldu. Bunlardan en önemlileri de Dünyanın Sonu Teorisinde Geleceğe Dair Görüşleridir.

Hawking bu görüşlerinde, 2000-2400 yılları arasında büyük bir iklim krizi yaşanacak, buzullar eriyeceğini ve yüzyılların düzeni alt üst olacağını, 2400-2500 yılları arasında Güney Yarım Küredeki olumsuz değişimin şiddetli oluşunun Kuzey Yarım Küreye yönelik göçleri kuvvetlendireceğini ve yoğun göç krizi yaşanacağından bahsetmiştir. Ayrıca 2800'de Dünyanın mevcut atmosferinin tamamen değişeceği ve yeryüzünde herhangi bir canlı kalmayacağı da Hawking'in görüşleri arasındadır. Bunun gibi büyük yankı uyandıracak birçok açıklaması olan Hawking'in bundan birkaç yıl önce ''Kainatın Sonu'' konulu BBC televizyonunda yapmış olduğu konuşmada bomba etkisi yaratacak bir olay yaşandı. Küresel ısınma ve buzulların çözünmesi ile ilgili konuşma yaptığı esnada televizyonda alt yazıyla Antarktika kıtasında 45 km uzunluğunda bir buzdağının şiddetli sesler çıkararak koptuğu haberi geçildi. Ve devamında ise şu cümle geldi: ''Profesör Stephen Hawking'in insanlığa uyarısı ciddiye alınmalı. O, falcı değil; yaşanan gelişmeler onun ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.''

‘’Dünyayı birkaç kere yok edebilecek bir atom gücüne sahipken insanların hâlâ saldırgan olması aptalca bir içgüdüdür. Bu sebeple insanoğlunu fazla zeki kabul etmiyorum.’’ diyor Hawking. İnsanlığın elindeki gücü yanlış yerlerde yanlış şekilde kullanmasından bir hayli üzgün ve bıkmış olacak ki bu düşüncesini pek çok yerde dile getirmiş. 

Ne yazık ki kendisinin değeri çok geç anlaşılmış olsa da görüşleri okullarda, kütüphanelerde, topluluklarda konuşulmaya ve yankı uyandırmaya devam ediyor.