Eşitliği Savunuyorum: Feminist Düşünce
Kültür ve Sanat - 09 Ocak, 2023 - Okuma Süresi: 4 Dk.
09 Ocak, 2023
Hepimiz hak ve özgürlüklerimizin öneminin farkındayız. Bu yüzden haklarımıza sahip çıkıyor ve geliştirilmesi için çabalıyoruz. Ataerkil bir toplumdan gelmiş olsak da kadın erkek eşitliğini savunuyoruz. Peki nedir feminizm? İsterseniz bu konuyu yakından irdeleyelim.
Feminizm; ilk olarak kadın haklarının bilinmesi, geliştirilmesi, korunması ve bu konuda farkındalık oluşturarak eşitsizliklerin giderilmesi gibi geniş ve kapsamlı bir tanım içerisinde yer almaktadır. Feminizmin temel objektifleri eğitim, iş, çocuk bakımı gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar geniş bir perspektif içerisinde değerlendirilir. Feminizmin amacına baktığımız zaman kadının toplumdaki yerinin bilinmesi ve bu konuda gerekli iyileştirmelerin yapılmasını hedefler. Buradaki iyileştirme kavramı sosyal, psikolojik, fizyolojik her türlü ihtiyaca inerek karşılanmalı, çok yönlü bir biçimde ele alınmalıdır. Kadın sadece çocuk bakıcısı, evi çekip çeviren, her konuda mükemmel olmak zorunda bırakılan bir varlık olarak ele alınmamalı, mümkünse onun da belirli ihtiyaçlarının olduğu bilinmeli ve buna göre hareket edilip ortak alan içerisinde iş bölümü veya görev dağılımı yapılmalı. Bu sayede kadının iş yükü hafifletilecek ve kendisine zaman ayırması konusunda ona imkan tanınacaktır.
Aslında hepimiz farkında olmasak da içten içe feminizmi savunuruz. Bu kavram sadece kadınlar üzerinden değerlendirilmemeli, feminizmi savunan erkeklerin de olduğu unutulmamalıdır. Burada bir yandan kadın ve erkek eşitliğini savunurken diğer yandan ataerkil toplumun değişmesi gerektiğinden de bahsetmek yerinde bir açıklama olacaktır. Çünkü erkek egemen topluma bakıldığında kadınlar geçmiş dönemlerde dezavantajlı grup olarak görülmüş, çalışması ve okunması doğru bulunmamış, sadece ev işlerini idare eden erkeğe göre daha güçsüz ve önemsiz bir varlık olarak görülmüştür. Hatta bunun da ötesinde belirli toplumsal normlara uyması gerektiği belirtilmiş, uymayanlar ise toplumda dışlanmıştır. Bu durumu daha da netleştirecek olursak toplumun bize dayattığı belirli paket programlar vardır. Mesela erkekler güçlü, otoriter, sert olmalı; kadınlar naif, güçsüz, utangaç olmalı ve çok fazla konuşmamalı, yerini ve ne söylemesi gerektiğini her durumda bilmelidir. Eğer bu saydığımız özelliklerden biri dahi olmazsa erkeklik ve kadınlık normları sorgulanır ve toplumda bu kişilere karşı ona göre bir çizgi çekilir. Aslında bunlar biraz da toplumun kadın ve erkeğe dayattığı toplumsal rollerle ilgilidir. Bu yüzden feminizm bu tabuları yıkmış ve kadın erkek kavramına aynı zamanda yapılan uygulamalara geniş çaplı bir nitelik kazandırmıştır. Günümüzde ise kadınlar istediği gibi okumakta, hem ev hem de iş dengesini yeterli şekilde yürütebilmektedir. Fakat hala kadınların ve erkeklerin tam olarak eşitlendiğinden bahsedemeyiz. Çünkü eşitlik çok geniş ve kapsamlı bir kavramdır. Tek boyutlu bir perspektiften bakılmamalıdır. Günümüzde her ne kadar eşitliği savunsak da iş yaşamında kadınların geri planda kalması, mümkünse çocuk sahibi olma ihtimalinden dolayı iş verilmemesinden tutun da belirli görevleri yerine getirmek zorunda olduğundan, dışarıya çıkma saatine kadar birçok anlamda sıkıntı yaşadığını belirtmek kadınların yaşadığı zorluklardan birkaç tanesi olacaktır. Bu durumu düzeltmenin en iyi yolu ise empati kurmak, karşımızdaki kişiyi doğru seçmek, hak ve özgürlüklerimizi bilmek ve doğru şekilde savunmak yapabileceklerimiz arasında yer almaktadır. Daha eşitlikçi, daha feminist ve daha adil bir toplumda yaşamak dileğiyle.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.