Cehenneme Giriş: Barton Fink
Kültür ve Sanat - 24 Aralık, 2020 - Okuma Süresi: 3 Dk.
24 Aralık, 2020
Coen Kardeşlerin klasiklerinden Barton Fink, sanatçının yaşadığı buhranlı süreci anlatıyor. Filmde bu süreç nasıl işlenmiş bir göz atalım.
CEHENNEME GİRİŞ:BARTON FİNK
“Cehennem boş, bütün şeytanlar burada.”
William Shakespeare
Coen Kardeşler 1941 yılı New York’una götürüyor seyircilerini. Film bir tiyatro oyunuyla açılıyor, donuk ve bir o kadar robotik başkarakter Barton Fink ile o zaman tanışıyoruz. Barton Fink’in sıradan insanların hayatını konu ettiği tiyatro oyunu çok ses getirince Hollywood’dan film yazarlığı üzerine teklif alır. Hollywood’a başta gitmeye sıcak bakmasa da sonradan adeta fikirlerini satarak gitmeye karar veriyor. Yazacağı film senaryosunun konusunu güreş filmi olarak belirliyor ve hem konuya yabancı olması hem de konu açısından da kişisel tatmin sağlamaması yönüyle senaryoyu üretme sürecinin tüm sancılarını, buhranlarını Barton Fink ile beraber bizlere de yansıtıyor Coen Kardeşler.
Hollywood’da da yapıtlarına katkı sunması için sıradan insanların hayatlarını gözlemlemeliyim algısıyla yerleştiği Earle Otel onun dünyada cehennemi yaşayacağı yer olacaktır. Otel odası; duvarları rutubetli, yoğun gelen sinek sesleriyle beraber aşırı sıcak olması bir cehennem alegorisini bizlere sunuyor. Odaya girip daktilonun başına geçtiğinde otelin not defterinde “bir gün veya ömür boyu” yazan yazıyla karşılaşır ardından sahilde güneşlenen kadın resmine bakakalır. Zaten her zora düştüğünde bu kadın resmine bakarak kendine bu cehennemin içinde cennetin kapılarını araladığını gösteriyor. Resepsiyondaki adamın geçici misiniz yoksa kalıcı mısınız sorusu, otel koridorlarının dar ve çok uzun oluşu aslında sonsuzluğu resmetmediyor.Bu bir gün veya ömür boyu sürecek olan cennet mi yoksa cehennem mi?
Sıradan insanın umutlarını ve hayallerini hayatın dolayısıyla tiyatronun özü olarak gören Barton Fink esasında halkla iç içe olmayan bir sanatçıyı simgelemektedir. Öyle ki tek iletişim halinde olduğu yan oda arkadaşı Charlie’yi hiç tanıyamamış, hayranı olduğu çağın en iyi romancısı olarak düşündüğü Bill’in sevgilisine olan davranışlarıyla hayal kırıklığına uğramış biri olarak karşımızda duruyor. Hali hazırda yalnız, üretemeyen ve bir cinayetle yüz yüze kalan yazarımız için bu dünyadaki cehennem nedir?Gerçekten Shakespeare’in dediği gibi çevresini şeytanlar mı sarmalamış? Charlie ile olan konuşmasında Barton Fink: “Bir anlamda bu dünyada hepimiz yalnızız değil mi?” sorusuyla aslında kendi cehenneminin yalnızlık olduğundan dem vuruyor. Konuşacak sahte dostu Charlie’den başka biri yok.Kendini anlatamıyor, anlatamadığı için anlaşılamıyor bir yazar için belki de cehennem bundan daha kötüsü olamaz.
Filmin sonlarına yaklaştığımızda alevler içinde kalan otel koridorunu görüyoruz.Cehennem kendini tüketiyor içinde kalan Charlie ile birlikte. Barton Fink ise Charlie’nin ihanetiyle alt üst olsa da bu serüven senaryoyu tamamlamasına vesile olmuş ve otelden çıkmayı başarabilmiştir.
Filmin sonunda Barton Fink’i bir sahilde görmekteyiz. Sonunda karakterimiz yaratma sürecini tamamlayarak cehennemden kurtulmuş tüm sıkıntılarında baktığı o tabloyu adeta yaşıyor.Oturuyor, dalgaların sesine kulak veriyor.Peki kendi cennetinde kalıcı mı olacak yoksa geçici mi?
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.