Biraz Dedikodu: Zeus ile Europa'nın Aşk Hayatı
Kültür ve Sanat - 30 Aralık, 2020 - Okuma Süresi: 4 Dk.
30 Aralık, 2020
Zeus'un en sevdiği kadınlardan biri olan Europa ile olan aşkı ve bu aşkın sayesinde gerçekleşen iki efsane.
Yunan Mitolojisi'ne ilgili olanlar bilir aslında, Zeus birçok tanrı, tanrıça ve insan ile birlikte olmuş ve hepsinden çocukları olmuştur. Ben de bunları teker teker işlemeye karar verdim. Bugünkü konumuz Europa ile yaşadığı delice aşk...
Europa genç ve çok güzel bir kız idi. Suriye'de mutlu bir hayat yaşıyordu. Parlak teniyle, gönül alıcı bakışıyla bütün herkesin dilindeydi. Her gören iki kere dönüp bakıyormuş, o derece. Europa da kendisinin farkında olan bir kızdı. Eğlenmesini bilir, gezmesini seven biri olduğundan zamanını dolu dolu geçirmeyi severmiş.
Sabahları kalkar kalkmaz hemen arkadaşlarını çağırır, onlarla birlikte ellerine küçük birer sepet alır bahçelere giderlerdi. Bahçeler güller, suların tatlı tatlı ışıltılı sesler çıkardığı bir yermiş. Oraya gider doya doya hem arkadaşlıklarını tazelerler hem de orada güzel zaman geçirirlermiş. Bir nevi piknik yapıyorlar yani.
Bir gün Europa yine arkadaşlarıyla çiçek topluyorlarmış. Şansımıza Zeus, Europa'yı görüyor. Gözlerini alamıyor ondan. Europa'nın teninin parlıklığı gözlerini alıyor, kokusunun baş döndürücülüğü altında eziliyormuş. Zeus içinden "Ne olursa olsun, bu kızla birlikte olmalıyım." diye düşünmüş. Ama aniden aklına eşi Hera'nın ne kadar kıskanç olduğu aklına gelmiş ve hemen bir şey düşünmeye başlamış. Bu yüzden boğa kılığına girerek, Europa'nın içinde bulunduğu bahçenin etrafında koşmaya başlamış.
Boğa dediysem yanlış anlaşılmasın. Zeus'un çekiciliğinden bir boğa. Europa ve arkadaşları bu boğayı gördükten sonra ne kadar hoş bir hayvan diye düşünüyorlar ve onu sevmek için yaklaşmaya başlıyorlar. Europa önden giderek onu okşamaya başlıyor. Zeus'ta buna karşılık veriyor. Europa boğanın sırtının ne kadar geniş olduğunu görünce üstüne biniyor. Arkadaşlarına tam seslenirken Zeus harekete geçmeye başlıyor ve denize doğru koşuyor. Deniz hemen dalgalarını durduruyor ve ortadan ikiye ayrılıyor. Zeus oradan hızla uzaklaşırken Europa'nın arkadaşları şaşkınlıkla arkalarında kalıyor. Europa boğanın sırtında sımsıkı tutunmuş, ayakları hafif suya değerek ve hiçbir şey görmeyerek sadece olayın anında kalmaya çalışıyordu.
Nereden bakarsak bakalım neredeyse Avrupa kıtasını komple geziyorlardı. Zeus, Hera'nın onları bulamayacağı bir yer arıyordu. Nihayet ufukta dağlık bir adanın yüksek tepelerini görüp rahatlamıştı. Buraya daha hızlı ulaşmak için son gücüyle koşmaya başlamıştı. Adaya gelip bir çınarın altına geldiklerinde boğa Europa'yı sırtından indirdi ve tekrar tanrı kılığına yani Zeus olarak Europa'nın karşısına geçmişti.
Europa, Zeus'un görkemli çekiciliği karşısında hemen ona aşık olmuştu. İkisi de yorgunluktan ölüyordu. Zeus'un yardımcıları Horalar onlara bir yatak hazırlamıştı. Bu iki aşık, adaya geldikleri gün birlikte oluyorlar ve bu birlikteliklerinden bütün dünya krallarının ilki ve en iyisi bulunan Girid Kralı Minos bu sevgiden doğdu.
Bu efsanenin sonu iki güzel olayla bitiyor:
Birincisi, Zeus, Europa'yı sırtına alıp bir ada bulana kadar geçtiği her yere bir anı bırakmak için, Europa'nın anısını canlı tutmak için Avrupa adı veriyor. Bizim bugünkü Avrupa diye nitelendirdiğimiz her yer Zeus ile Europa sayesinde!
İkisi ise, adaya gelip ilk durdukları yer bir çınar altı olduğu ve mutlu bir birleşme tam orada olduğu için yine bu hatırayı canlı tutmak adına çınar ağacı hiç yaprak dökmez.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.