Bir William Waterhouse Eseri: Isabella ve Fesleğen Çömleği

Ünlü ressam William Waterhouse'un fırçasından doğan Isabella ve Fesleğen Çömleği eserini yakından tanımaya ne dersiniz? Gelin hep birlikte ünlü ressamın ve ünlü eserinin hikayesine ve de eserin yorumuna değinelim. İyi okumalar!

Bu muhteşem eseri yorumlamaya başlamadan ve hikayesini öğrenmeden önce bu müthiş eseri ortaya koyan ressamın kısaca hayat öyküsünden söz etmek istiyorum. Tam adı John William Waterhouse olan ressam tarihler 1849 yılının 6 Nisan'ını gösterdiğinde İtalya'nın başkenti Roma'da dünyaya gelmiştir. William'ın dünyaca ünlü bir ressam olmasında anne ve babasının payı oldukça fazladır. Ressam bir anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya gelen William daha çocuk yaşlarından itibaren resime oldukça ilgili olarak büyümüştür. Anne ve babasının ressam olmasından dolayı sanatçı bir çevre etrafında büyüyen William'ın küçük yaştan itibaren birçok sanatçıyla tanışma şansı olmuştur. 1850'li yılların sonunda ailesiyle birlikte, ailesinin daha önceden de yaşamış olduğu İngitere'ye yeniden dönme kararı alırlar. İngiltere'de yaşadığı yıllarda babasının stüdyosunda heykel ve resim üzerine asistan olarak çalışmış ve bu sayede de yeteneğine yetenek katma fırsatı elde etmiştir. 1870 yılında, daha önceden birkaç kez de başvuru denemesinde bulunduğu Kraliyet Akademisi Okulu'na kabul edilmiştir. William resime olan tutkusunu da yanına alarak sanatçı olma yolunda emin adımlarla ilerlemiş ve sonunda da saygın ve zengin bir ressam haline gelmiştir. Daha önceden öğrenci olduğu Kraliyet Akademisi'nde 1885 yılında  Assosiye Üye ve 1895 yılında da Tam Üye seçilmiştir. Eserlerinde Isabella ve Fesleğen Çömleği'nde olduğu gibi ön-raffaelocu akımına ve yine bir diğer akım çeşidi olan neo-klasik akımına yer vermiştir. Frank Dicksee ve Herber James Draper gibi birçok sanatçıya da ilham olmayı başarmıştır. William Waterhouse hayatının sonuna kadar fırçasını tuvale sürmeye devam etmiştir. Ünlü ressamın 200'den fazla tablosu bulunmaktadır. 

William Waterhouse'a ilham kaynağı olan bu şaheserin hikayesine gelecek olursak eserin başkahramanı olan Isabella, Floransalı soylu ve zengin bir ailenin kızıdır. Isabella bir gün kardeşlerinin yanında işçi olarak çalışan Lorenzo’ya sırılsıklam aşık olur. Kısa bir zaman sonrada aşkına karşılık bulur ve herkesten gizli bir aşk yaşamaya başlarlar. Ne yazık ki bu aşk çok fazla gizli kalamaz ve kısa bir süre sonra da Isabella'nın kardeşleri tarafından öğrenilir. Isabella'nın kardeşleri onun soylu bir genç kız olarak bir işçiyle ilişki yaşamasını istemezler ve bu ilişkiyi bitirmenin yolunun Lorenza'yı öldürmek olduğuna karar verirler. Bir plan yaparlar. Lorenza'yı çalıştırma bahanesiyle ormana götürürler ve acımasızca hayatına son verip oraya gömerler. Isabella bir gün rüyasında sevgilisi Lorenza'yı görür ve Lorenza ona nasıl öldürüldüğünü anlatır. Isabella hemen ormana giderek cesedi çıkarır ve kafasını fesleğen çömleğine gömer. Lorenzo’nun saksıdaki ruhu zamanla fesleğenin içine geçtiğinden dolayı yoğun bir koku yayarak  kesik baş saklanabilir hale gelmiştir. 

Ve bu muhteşem eseri yorumlamaya başlayacak olursak Isabella'nın üzerinde yer alan beyaz elbise ressamın kızın masumiyetini ortaya çıkarmak istemesidir. Kız sanki bir fesleğen çömleğine değil de sevgilisine sarılıyor gibi resmedilmiştir. Çömleğin içinden yükselen fesleğenleri ölen sevgilisi Lorenza olarak düşünürsek Isabella'nın sevgilisinin başına kendi başını yasladığını görürüz. Çömleğin üzerine oturtulduğu kahide taşı ise bir mezar taşını andırmak için resmedilmiştir. Kahide taşının üzerindeki kurukafa ise tabii ki de ölen sevgiisi Lorenza'yı sembolize etmektedir.

Bu yazımda sizlere ünlü ressam William Waterhouse'un hayatından, ününe ün katan Isabella ve Fesleğen Çömleği eserinin yorumlanmasından ve o çok merak edilen hikayesinden söz ettim. Umarım yazımı büyük bir keyifle okumuşsunuzdur. Herkese teşekkür ederim.