Bir Animasyon Filminin Ardındakiler
Kültür ve Sanat - 13 Haziran, 2022 - Okuma Süresi: 3 Dk.
13 Haziran, 2022
Insight Out (Ters Yüz) filmini izlemiş miydiniz? Bu içeriğimde filmin psikolojik olarak incelemesini yaptım. Gelin hep beraber inceleyelim!
Filmimizin ana karakteri Riley'dir. Riley, ailesiyle mutlu bir şekilde yaşayan 11 yaşında bir Minnesota kızıdır. Filmde, Riley'nin ailesi San Francisco'ya taşındıktan sonra yeni hayatına uyum sağlamada yaşadığı sıkıntılar araştırılıyor. Beş temel duygu, Riley'nin beyninde yaşayan farklı bireyler olarak izleyiciye sunulmaktadır. Riley'nin beyninin Komuta Merkezi olarak bilinen bölgesindeki duygular (Sevinç, Üzüntü, Korku, İğrenme ve Öfke) Riley'nin doğumundan kısa bir süre sonra izleyicilere tanıtılıyor ve bu duyguların Riley'nin büyümesinde, yaşamında nasıl bir rol oynadığı anlatılıyor ve kişiliğinin nasıl oluştuğu araştırılıyor.
Filmin ana duygusu neşe olarak seçilmiştir. Tüm duygular neşe tarafından yönetilir. Kişiyi korkudan korumak, fiziksel ve sosyal olarak tiksintiden korumak ve gazap takıntısı ile adaletten korumak olarak tanımlanır. Bir "çekirdek an" kavramı gündeme getirilir. Bu fikir, yaşamlarımız üzerinde etkisi olan ve kişiliğimizin gelişiminde önemli bir bileşen olan anıları kapsar. Riley'nin ilk temel hatırası, doğduğunda ailesinden gördüğü sevgidir. Her çekirdek olayın, bir kişinin kişiliğinin farklı bir yönünü güçlendirdiği düşünülmektedir. Hayatımızı incelediğimizde, zihnimize kazınan ve bizleri etkileyen olayların kişiliğimizin gelişimi üzerinde ne kadar önemli bir etkisi olduğunu görebiliriz. Herkesin ayrı bir kişiliği vardır. Riley'nin de filmde farklı kişilikleri var. Örneğin, ailesiyle harika zaman geçirdiğinde, aile adası güçlenir ve bu da ailenin kişilik üzerindeki yararlı etkisinin arttığını gösterir.
Uyuduğumuzda, özellikle derin uykuya geçtiğimizde, anılar uzun süreli belleğe iletilir. Filmdeki çeşitli karakterler bunları anlatıyor. Sevinç, tüm insanlar için her şey olmaya çalışan bir duygu gibi görünmektedir. Aslında bunun aynasını günlük hayatımızda görebiliyoruz. Spesifik olarak, her zaman ve her durumda neşeli olmamız gerektiğine dair bir inanç vardır; asla depresyona girmemeliyiz. Üzülecek ne var, ağlamamalısın vs. gibi tepkiler görüyoruz. Her zaman neşeli olmak bir gerekliliktir. Sevinç imgesi, hayatımızdaki her şeyin her zaman sorunsuz gitmesi gerektiği mesajını ve her zaman mutlu olma baskısını iletir. Sevincin aksine, üzüntü her şeyin olumsuz yönlerini arar. En mutlu koşullarda bile melankolik bir yön keşfedebilir ve pişmanlıkla hatırlayabilir. Bunun gülünç olduğunu düşünmesine rağmen, günlük olarak herkesin başına gelen bir şey. Uzun bir aradan sonra hafızamızda güzel bir yere sahip olan bir anıyı hatırladığımızda üzücü detayları hatırlayabiliriz.
Ayrıca beynimiz sürekli düşünür. Filmde, Riley uyanıkken düşünce treni hızla işlemeye devam ediyor. Uykuya daldığında durur ve bu sefer rüyalar dünyası aydınlanır. Düşünceler rüyalar aracılığıyla verilir. Ayrıca düşünmek istemediğimiz olayları bilinçaltına aktarabiliriz. Ama her zaman en derinlerde yaşarlar ve bir şey onları tetiklediğinde yüzeye çıkarlar. Filmin sonunda da belirtildiği gibi hüzün, neşe kadar önemli bir duygudur. Her duygunun bizim için yeri var. Her birini deneyimlemek bize hayata dair yeni sayfalar açabilir. Kısacası bazen olumsuz gibi görünen bir duygu, olumlu bir duygunun kapısını aralayabilir.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.