Bildiğiniz Uyanış'lardan Değil
Kültür ve Sanat - 18 Aralık, 2020 - Okuma Süresi: 5 Dk.
18 Aralık, 2020
Kredi: Kate Chopin in 1984
2020 Türkiye'sinde hâlâ kadınlar olarak ataerkil toplum tarafından bize empoze edilen sözde sorumlulukların dışına çıkmaya çalışırken; Kate Chopin, 1899 Amerika'sında kadınlara dayatılan normlara karşı sansasyonel bir başkaldırı olan Uyanış'ı yayınlıyor. Chopin romanındaki sakin ama bir o kadar da isyancı Edna'sı ile, kadınların erkekler tarafından sahip olunabilecek bir eşya olmadığının ve bir kadının tüm hayatını eşine veyahut çocuklarına adamak zorunda olmadığının altını çiziyor. Gerek başka erkeklerle olan yakın ilişkileriyle gerek annelik görevini yerine getirmekteki acizliğiyle 19. yüzyıl beyefendilerinden birçok laf işiten Edna, çareyi yalnızca kendine ait olacak bir dünya kurmakta arıyor. Gelin, Kate Chopin'in çok ses getiren Uyanış'ına birkaç alıntı ile göz atalım...
**BU YAZI BOLCA SPOILER İÇERİR**
1- Kalıplara sığmayıp dilediğimizce yaşayabilmek için bazı dogmalar karşısında güçlü olmamız gerektiğini vurgulayan Matmazel Reisz, kitapta Edna'nın fikir öncüsü olarak karşımıza çıkıyor. Peki Edna, Matmazel Reisz kadar cesur olabilecek mi? Yoksa ideal bir Viktorya Dönemi kadını olarak karşımıza çıkan biricik arkadaşı Adèle Ratignolle gibi mi olacak? Dönemin alışılmışlarının dışında yaşayan Matmazel Reisz, Edna'nın uyanışında ona ilham kaynağı oluyor ve şunu öğütlüyor:
"Gelenek ve ön yargı seviyesinin üstünde uçmak isteyen kuşun kanatları güçlü olmalıdır. Zayıf kuşların yara bere içinde, yorgunluktan perişan olmuş halde yere düştüğünü görmek çok acıklıdır."
2- Edna bu dünyada hep yalnızdı, onu anlayan birileri yoktu. Dışarıdan bakıldığında; kocasına, topluma ve normlara uyum sağlıyor gibi dursa da içerisinde bitmek bilmeyen öte yandan da Edna'yı tüketen bir savaş sürüyordu, o olan biten her şeyi sorguluyordu:
"Bayan Pontellier öyle başkalarına içini döken kadınlardan değildi; o güne gelinceye kadar yaradılışına ters düşen bir özellik olmuştu bu. Çocukken bile kendi küçük yaşamını tümüyle kendi içinde yaşamıştı; daha çok küçükken içgüdüleriyle yaşamın ikili niteliğini kavramıştı: Dışta kurallara uygun bir varoluş biçimi, içte bunları sorgulayan bir yaşam."
3- Roman boyunca bir alegori olarak karşımıza çıkan deniz, Edna'nın benliğine kavuşmasını, özgürleşmesini temsil ediyor. Kitabın başlarındaki yüzmeyi öğrenme çabası, onu benliğine ulaştıracak macerasına attığı küçük bir adım, Edna kendini tam özgürlüğü için hazırlıyor. Chopin, denizin bu büyüleyici manasını şu cümleleriyle aktarıyor:
"Denizin hiç kesilmeyen sesi akıl çeler; fısıldayarak, gürleyerek, mırıldanarak bir başınalığın uçurumlarında büyülü bir gezintiye, derin düşüncelerin labirentinde kaybolmaya çağırır ruhu. Ruha seslenir deniz. Dokunuşu ürpertir; yumuşacık, çepeçevre sarar bedeni."
4- Kendi benliğinin peşinden giden bir kadının deli olarak adlandırılması kulağa hiç şaşırtıcı gelmiyor. Kitapta sadece Edna'nın değil Matmazel Reisz'in de deli olduğu ima ediliyor, ideal bir anne figürü olan Adèle ise her zaman övülüyor. Kendi gerçek benliği uğruna kocasından, çocuklarından, malından mülkünden vazgeçen bir kadın deliden başka ne olabilirdi ki? İşte kocası Léonce'ye göre Edna'nın durumu tam da buydu ama Mr. Pontellier yanılıyordu:
“Mr. Pontellier ara sıra karısının akli dengesini yitirmeye başladığından kuşkulanıyordu. Kendinde olmadığını açıkça görüyordu. Daha doğrusu, karısının kendisini bulduğunu, dünyanın karşısına çıkarken üstümüze bir zırh gibi giydiğimiz yapay benliğini günbegün bir kenara ittiğini göremiyordu."
5- Çocukları için parasından da hayatından da vazgeçmeye razı olan Edna, yalnızca bir şeyden vazgeçmeyeceğini söyler: Kendisinden. İşte benlik meselesi bu kadar önemlidir Edna için. Kendini kimseyle paylaşmak istemez ve ailesinden ayrı yeni bir eve, sonunda gerçek anlamıyla evim diyebileceği "Güvercin Evi"ne taşınmaya karar verir:
"İçgüdüleri, servetini reddederek kocasına olan tabiiyetine son vermeye itiyordu onu. Kocası döndüğünde ne olacağını bilmiyordu. Makul bir açıklaması olmalıydı. İşlerin bir şekilde kendiliğinden rayına gireceğini hissediyordu fakat ne olursa olsun, bir daha asla kendisinden başka hiç kimseye ait olmamaya kararlıydı."
6- Her zaman kafasında kurduğu o özgürlüğe tam olarak ulaşamayan Edna, sabaha kadar uykuya değil düşüncelere dalar. Yaşadığı süre boyunca feda etmek zorunda olduğu şeyler arasında kendisinin de olduğunu fark eden Edna, tam özgürlüğe nasıl ulaşabileceğini biliyordur. Kitabın başladığı Büyük Ada'ya (Grand Isle) geri döner ve tüm çıplaklığıyla tam özgürlüğüne, hep ona seslenen karşı konulamaz denizine kavuşur:
“...güneşe, üstünde esen rüzgara, onu çağıran dalgalara bıraktı kendini.”
Üzerinden 100 yılı aşkın vakit geçmiş olsa da, Uyanış her zaman yeni, asi ve samimi olarak başucunuzda. Gerçekçi ve cesur kalemiyle ses getiren Amerikan yazar Kate Chopin'i saygıyla anıyoruz... Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...
Uyanış - Kate Chopin
Çev. Ayşe Bilge Akman
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.