Bibliopera Kütüphanelerinde Bizans'ın İzleri
Kültür ve Sanat - 20 Haziran, 2022 - Okuma Süresi: 3 Dk.
20 Haziran, 2022
Kütüphaneler, bilgi ağı oluşumu açısından bizler için büyük önem arz ederler. Bu bağlamda İstanbul'un her bir karışının yüzyıllık yaşanmışlığını göz ardı edemeyiz. Özelikle söz konusu Beyoğlu ise. Gelin birlikte Beyoğlu'nun tarih kapısını aralayalım.
İncelememize 19. yüzyıl İstanbul'una bakmakla başlarsak Bizans'ın tarihini araştırmak amacıyla kurulan belli başlı kuruluşların kendilerine merkez edindikleri yerlere dikkat kesilmekte fayda var. Peki bunlar nereler? Levantenlerin ve Gayrimüslimlerin yoğun olarak bulunduğu noktalar, yani Pera ve Moda. Kurumlara bakacak olursak, 1895 senesinde Papa 13. Leo'nun Kadıköy'de ''Katolik Enstitüsü'' olarak durduğu ve sonrasında Asompsion cemaatine devredilerek Bizans Araştırma Merkezi işlevine bürünen ''Fransız Bizans Araştırmaları Enstitüsü'' ve bir diğer önemli olanı ise 1861'de kurulmuş olan, 1922 sayımına göre 28 bin kitap ve 183 el yazması esere ev sahipliği yapan İstanbul Rum Edebiyatı Cemiyeti'dir. Ancak ne yazık ki bu kütüphane 1923'te kapatıldıktan sonra dağıldı. Dağılan bu kütüphanede bulunan eserlerin bir kısmı Türk Tarih Kurumuna bir kısmı halkevleri, Ankara Üniversitesi'nin ilgili fakültelerine ve diğer milli kütüphanelere dağıtıldı.
Bir diğer önemli kuruma bakacak olursak bu kurum Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde kurulmuş aynı zamanda ilk yabancı arkeoloji enstitüsü olma özelliğine sahip olan ve kuruluşu 1894 yılına dayanan İstanbul Rus Arkeoloji Enstitüsü'dür (RAIK). Bünyesinde 26.703 cilt eser barındıran bu kütüphane 1914 senesinde bütün faaliyetlerini durdurmuş ve sahip olduğu bütün eserleri Ruslara vermiştir.
20. yüzyılın hareketliliğine baktığımız zaman farklı yabancı devletlerin yine İstanbul merkezli olmak üzere birçok araştırma ve arkeoloji enstitüsü açma girişimiyle karşılaşmaktayız. Göze çarpan bir detay ise artık doğrudan Bizans tarihini araştırma amaç ve gayretinde olmamaları. Bu kurumlardan ilk akla gelenlerden biri de 1929 senesinde Alman arkeologların herhangi bir kurum kuruluşa bağlı kalmaksızın bağımsız şekilde yine Beyoğlu'nda kurulmuş olan İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü'dür.
Alman araştırmacıların bu girişiminden sonra gündeme Fransız araştırmacılar dahil oldu. Onlar da Almanların yolundan giderek kendi merkezlerini kurdu. Bu kurum, başta İstanbul Fransız Arkeoloji Enstitüsü olarak kuruldu ardından 1975'te Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü (IFEA) ismini aldı. Sıradaki ülke sizce hangisidir? Evet, ABD. Fransızlardan sonra Amerikalı araştırmacılar da harekete geçti ve 1964'te Amerikan İlmi Araştırmalar Enstitüsü'nü (ARIT) kurdu. İstanbul'daki en önemli Bizans koleksiyonlarından olan Kenneth Snipes koleksiyonu 1997 yılında ARIT'a katıldı.
Peki burada BibliOpera'nın önemi nedir?
BibliOpera, az önce saymış olduğum birbirinden farklı ülkelerin kendi kültürleriyle oluşturmuş olduğu kütüphaneleri tek çatı altında birleştirmeyi hedeflemektedir. Bu proje sayesinde birbirinden farklı kütüphaneler bir araya gelerek sahip oldukları koleksiyonlar Bizans tarihinde uzmanlaşmış araştırmacıların ilgisine sunuldu. Bu proje ilginizi çektiyse, ilgili web sitielerinde detaylarını inceleyebilirsiniz, buraya kadar bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.