Başkalarının Talihsizliğinden Duyulan Keyif: Schadenfreude
Kültür ve Sanat - 05 Şubat, 2024 - Okuma Süresi: 3 Dk.
05 Şubat, 2024
Özellikle son yıllarda artan nüfus ile birlikte popüler olan fakat çoğumuzun farkında olmadığı bir duygumuz olan Shadenfreude nedir gelin bu yazımda inceleyelim.
Günlük hayatta insanların kendilerini daha iyi hissetmek için başvurduğu yollar vardır. Bunlardan birisi de aslı Almanca bir kelime olan Schadenfreude, yani başkalarının talihsizliklerinden duyulan keyiftir.
Son yıllarda, özellikle 2000 yılından sonra, belki de artan nüfus ile birlikte popüler olmaya başlayan bir kavramdır. Esasında insani bir duygudur. Almancada ‘’Shaden’’ kelimesi kusur, ‘Freude’ ise mutluluk anlamına gelmektedir. İki kelimenin birleşimi ‘başkasının kusurundan dolayı hissedilen mutluluk’ olmuştur. Türkçedeki karşılığını ‘’içinin yağları erimek’’, ‘’oh olsun’’ veya ‘’canıma değsin’’ ile sağlayabiliriz.
Shadenfreude’un beş farklı özelliği vardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Kişinin sebep olmadığı bir talihsizlik veya kusurdan aldığı haz ya da zevktir.
- Sinsi bir duygu değildir.
- Bu talihsizliği yaşayan kişinin bunu hak ettiği yönünde bir algı vardır.
- Başkalarının başarısızlıkları, kişinin yetersizlik duygusunu yatıştırmaya sebep olur ve ben saygısını arttırır.
- Korkunç olaylara, şanssızlıklara, başarısızlıklara ve problemlere sevinmeyi mümkün kılar.
Örneğin sosyal medya fenomenlerinin, bugünlerde yaşadığı talihsizlikler bizim Shadenfreude hissetmemize sebep olabilir. Ya da bir futbol maçında kendi tuttuğu takımın kazanmasından daha çok ezeli rakibinin yenilmesine daha çok sevinmek bu duygu için müthiş bir örnektir.
Yapılan araştırmalar, Shadenfreude’un en çok hissedildiği durumların başında bir başkasının yaptığı kaza veya sakarlık olduğunu ortaya koymaktadır. Birisini karşımızda yere kapaklanırken görmek oldukça güldürür bizi. Buna gülmemizin nedeni ise beklenmedik bir olay karşısında gösterdiğimiz bir hayatta kalma içgüdüsüdür. Shadenfreude’un hoş bir duygu olarak kabul edilmemesinin başlıca nedeni de budur: bir başkasının fiziksel veya duygusal olarak acı çekmesi. Yine de bir övünç hissetmekten daha çok, evrimsel olarak tehlikelerden kaçınmaya çalışmamız daha çok söz konusudur.
Araştırmalar insanların adaletin yerine geldiğini görmeyi çok sevdiğini söylüyor. Bu his Schadenfreude’a yakın bir his. Burada, Immanuel Kant’ın başkalarının cezalandırılmasından alınan hazzın ahlaki dengeyi koruduğunu ve bunu görme isteğimizin de kötü bir düşünce olmadığı görüşüne yer verebiliriz.
Yine kibirli kişilerin talihsizliğinden sonra hissettiğimiz Schadenfreude için, o kişinin artık bu kadar kibirli olmayacağını düşünmemize sebep olduğu söylenebilir. Bazı insanlar kendi başarılarından ziyade başkalarının başarısızlıklarından daha fazla özgüven sağlayabilirler. Araştırmalarda erkeklerin diğer erkekleri statü kaybı yaşarken gördüklerinde, kadınların ise hemcinslerinin kilo alması veya yüzde sivilce çıkması gibi durumlarda daha fazla Schadenfreude hissettikleri sonucuna ulaşılmıştır. İktidar ile ilişkilendirdiğimizde görürüz ki başkalarının hatalarından ve talihsizliklerinden oldukça zevk duyarız. Bu durum bizi diğerleri karşısında yüceltir.
Sonuç olarak Schadenfreude bir kişilik özelliği değildir. İyi de kötü de olamayan, hissettiğimiz bir duygudur. Bu duyguyu yaşayan birisi, herkesin hata yapabileceğini ve herkesin başına talihsizlikler gelebileceğini bilir. Kimse kusursuz değildir.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.