Barok Dönemi’nin Büyüleyici Sanat Yapıtı: Versay Sarayı
Kültür ve Sanat - 14 Aralık, 2020 - Okuma Süresi: 5 Dk.
14 Aralık, 2020
Kredi: milliyetemlak.com
Marie Antoinette’nin “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!” sözünü söylediği ihtişamlı sarayı daha önce görmüş müydünüz? Gelin o büyüleyici sarayı birlikte keşfe çıkalım!
Versay Sarayı'nı incelerken gerek yapıldığı dönem gerekse o dönemdeki soyluların yaşayış biçimi açısından bazen oldukça şaşırtıcı bazen de büyüleyici bilgiler ile karşılaşacaksınız. Hadi o zaman, keşfedelim şu sarayı!
-
Versay Sarayı ya da Versailles Sarayı, tarihi bir Fransız şatosudur. Sarayın ilk binasının yapımına 1661'de başlanmış olup daha sonra değişik zamanlarda genişletilmiştir. Günümüzde müze olarak kullanılan Versay Sarayı, Barok Dönemi mimarisinin en çarpıcı örneklerinden birisidir.
-
Versay Sarayı'nın peyzaj mimarı, aynı zamanda Vaux Sarayı'nın peyzaj mimarı olan André Le Nôtre'dur. Geniş teraslamalar, yolların perspektiflemeleri, bitkilerin ve ağaçların düzeni, su oyunlarının hepsi bir geometrik düzen içerisindedir. Le Notre doğadan bir sanat eseri yaratmıştır.
-
Sadece ana saray binası bile 67 bin metrekare büyüklüğündedir. Bahçeler, sarayın kendisi ve diğer yapılar da birlikte düşünüldüğünde tümü 8 milyon metrekare alan kaplamaktadır. Sanıyorum büyüklüğünü düşününce ihtişamın boyutu hakkında da bir fikriniz olmuştur. Eğer olur da yolunuz düşer ve bu ihtişamlı sarayı gezip görme imkanınız olursa en az bir gününüzü ayırın derim. Çünkü sarayın içi başka dışı başka bir dünya desem yalan olmaz.
- Versay Sarayı'nın oldukça ilginç bir özelliği vardır. Bu devasa sarayın 2300 odası olmasına karşın tuvalet ve banyosu bulunmamaktadır. Bunun nedeni o zamanki asillik anlayışında, asillerin istediği yerde gereksinimini giderebilmesidir. Ayrıca dönemin kralları da banyolarını yılda bir kez sarayın bahçesinde bulunan havuzda yapmaktadırlar.
- Fransız Devrimi'nden sonra sarayın içine dokuz adet tuvalet yaptırılmıştır fakat saray tuvaleti yalnızca kral ve yakın aile üyelerinin kullanımına açılmıştır. Sarayın geri kalan çalışanları lazımlık kullanırmış ve bu kokular daire ve genel atmosfer ile çalışanların giysilerini tümüyle sararmış. Yasaklanmış olmasına rağmen lazımlıklar genellikle çalışanlarca oda pencerelerinden dışarı boşaltılırmış.
-
Versay Sarayı'nın bana göre en çarpıcı bölümü 'Aynalar Salonu', 'Aynalı Salon' veya 'Aynalar Galerisi' şeklinde isimlendirilen kısmıdır. Bu salonda Barok Dönemi mimarisinin tipik örneklerini çok iyi gözlemleyebilirsiniz. Altın renginin hakim olduğu salon, ihtişamlı şamdanları ve avizeleri, abartılı ve gösterişli duvar işlemeleri ile adeta Barok mimarisinin yarattığı görsel bir şölen sunuyor bizlere.
Adından da anlayacağınız üzere bu salonda bir sürü ayna mevcut. Fakat sadece bununla da kalmıyor; rivayete göre bu aynaların çok da önemli bir sırrı var. İşte zekice dizayn edilmiş Aynalı Salonun sırrı:
- Öncelikle bu salon 72 metre uzunluğunda, 10.6 metre genişliğinde ve 12.8 metre yüksekliğindedir. Bir tarafında sarayın bahçesinde bakan 17 adet pencere, diğer tarafında ise pencerelere tam paralel olacak şekilde 17 adet ayna bulunmaktadır. Dönemin Fransız kralları bu salonda yabancı ülkelerin elçilerini ağırlayarak aslında onlara bir güç gösterisi yapmaktaymış.
- Ayrıca 28 Haziran 1919'da 1. Dünya Savaşı'nın sonuçlarından biri olan ve Almanya ve Fransa arasında imzalanan Versay Antlaşması da sarayın Aynalı Salonu'nda imzalanmıştır.
- “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!” Bu sözü sanırım bilmeyen yoktur. İşte Marie Antoinette de bu ünlü sözünü tam da bu salonda söylemiştir.
Gelelim işin rivayet kısmına:Söylenene göre devasa aynaların sarayın pencerelerinin tam da karşısına yapılmış olmasının sebebi, dışarıdan saraya bakıldığında içeride bir sonsuzluk görüntüsü yaratılmasının hedeflenmesiymiş. Söylediğim gibi tarihsel açıdan birçok önemli olaya tanık olmuş bu salonda gizli ve önemli toplantılar da yapılmaktaymış. Bu aynalar sayesinde ise sarayın dışından salonu gözetlemek isteyen birisine pencelerin karşısındaki devasa aynaların engel olmasını amaçlamışlar.
Bir de şöyle bir dedikodu var: Bu salondan gün içerisinde gelip geçen leydiler ya da kontesler birbirlerinin elbiselerine ya da takılarına aynadaki yansımalar sayesinde rahatça bakıp inceleyebiliyorlarmış. Aynalar sayesinde odanın her yerini daha kolay bir şekilde görebilen bu leydiler ve kraliçe hem diğer insanların giyim kuşamını hem de hareketlerini izleyebiliyormuş. Eee böyle büyük ve ihtişamlı sarayın da dedikodusu eksik olmaz tabii... :)
- Burası da Marie Antoinette’nin beyaz ve altın sarısı renklerinin hakim olduğu görkemli odasıdır.
- Eşyaların bu kadar kabartmalı olması ve altın sarısı renginin saraya ve odalara bu kadar hakim olması size göz yorucu geliyor olabilir fakat Barok Dönemi mimarisi tam da bu özellikleri ile meşhurdur.
-
Yapımı 1710 yılında tamamlanan Royale Şapeli, Fransa'nın en gözde Barok yapılarından birisi olarak kabul edilir. Kare payeler ve kemerlerden oluşan alt strüktürün üzerinde, ince sütunlar yükselmektedir.
-
Royale Şapeli'nin üst kısmında bulunan ince işlemeler ve tasvirlere bakıldığında da bu sarayın daha anlatamadığımız binlerce odası ile birlikte bir sanat eseri olduğunu anlamak güç değildir.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.