Az Popüler Çok Sürükleyici 3 Fantastik Seri

Fantastik kitaplar yarattıkları dünyalar ile birçok okuyucuya tarifsiz serüvenler yaşatırlar. Kimi fantastik seriler kitabı okumayanlar tarafından bile bilinir, kimileri filmleriyle ün salar. Çoğu kişinin aklına ilk Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Taht Oyunları, Alacakaranlık vb. gelse de bu üç seri kurgu, karakter ve olay örgüsüyle size yeni bir dünyanın kapılarını aralıyor.

 Fantastik müdavimleri muhtemelen çoktan okumuş olsalar da bu üç seri ülkemizde yukarıda bahsettiğim seriler kadar popüler değil. Fakat kurgu, karakter ve olay örgüsü bakımından sizi hüsrana uğratmayacak ve kahramanlarla birlikte hiç bilmediğiniz o dünyada fantastik bir yolculuğa çıkacaksanız.

 

1| Dikenler ve Güller Sarayı Sarah J Maas

 Saraylar, lordlar ve periler. Sizi ilk sayfasında bir haritayla karşılayan kitap bahsettiğim yeni dünyayı somut olarak elinize veriyor. Bahar, Yaz, Güz, Kış, Şafak ve Gece isimlerine sahip ülkeler, ölümlü toprakları ve tahmin edersiniz ki hesaplaşmaları asla bitmeyen yüce lordlar. Kıtaların ötesinde sıradan insanlar da var, bizim gibi. Ama öyle bir dünyada sıradan kalmanıza pek müsade edilmiyor. Ölümlü Feyre ailesini beslemek için periler dünyasıyla kendi dünyası arasındaki duvarı aşıyor ve okunun hedefindeki kurdun bir peri olduğunu fark etmiyor. Bunun sonucunda ailesinden koparılıp ölümsüzlerin yaşadığı topraklara götürülüyor. Peşi sıra gelişen olaylar, savaşmak için can atan krallıklar, savaşı durdurmaya çalışan lordlar ve yüzyıllardır devam eden bir hikaye. Feyre bu hikayenin ana kahramanı olacağını asla tahmin edemezdi. Devam kitapları Sis ve Öfke Sarayı ve Kanatlar ve Küller Sarayı.

"Ekmek ve et kadar umuda da ihtiyacımız var," diye sözümü kesti. Bakışlarında nadiren rastladığım bir canlılık vardı. "Umuda ihtiyacımız var, yoksa dayanamayız. Bırak umut etmeye devam etsin Feyre. Bırak daha iyi bir yaşam hayal etsin. Daha iyi bir dünya."

2| Geceyarısı Leydisi - Karanlık Sanatlar Serisi Cassandra Clare

Cassandra Clare'i belki Ölümcül Oyuncaklar serisinden duymuşsunuzdur. Aynı dünyada geçen birçok seri yayınlayan yazar bu serisinde Los Angeles'ta yaşayan gölge avcılarını anlatıyor. Yıllar önce gölge avcılarını yok olmanın eşiğine getiren savaşta ailesini kaybeden Emma artık bir çocuk değil. Aynı savaşta kardeşi kaçırılan Julian onu geri getirmek için her şeyi yapmaya hazır. Fakat bir konsey var, üst bir kurul var ve gölge avcıları bazı kurallara uymak zorunda. Ama bazen uymazlar. Gölge avcılarının kendine özgü güçleri, sayfalarda gizlenen tılsımlar ve ışıltılar. Tüm fantastik dünyaları içinde barındıran bu dünyada yer yer vampirlerle, kurtadamlarla ya da büyücülerle de karşılaşıyorsunuz. Devam kitapları Gölgelerin Lordu ve Hava ve Karanlık Kraliçesi. Epey hacimli kitaplardır.

Yıldızlar arasında özgürlüğe doğru tertemiz bir yol açtım, rüzgârı geçtim. Şimdi ise benden tekrar yeryüzünde yürümemi istiyorlar.

3| Meleğin Düşüşü Susan Ee

 Aralarındaki en eski seri olan Meleğin Düşüşü serisi benim en hızlı okuduğum seriydi. "Ne ironiktir ki, saldırılardan bu yana günbatımları nefes kesiciydi." diye başlar. Modern bir dünya vardır, yani vardı. Artık her taraf yıkık dökük ve harabe. Melekleri sadece televizyonlarda gören Penryn onlarla karşılaşmamak için sığınağından çıkmıyor, kardeşi ve annesiyle birlikte. Fakat bir gün kardeşinin tekerlekli sandalyesini yıkık binaların arasında sürerken onlardan birini ilk defa görüyor. Kardeşini kurtarmak için her şeyi yapabilecek olan Penryn başka bir melekle karşılaşıyor. Kanatları kesilmiş bir melek ve kardeşi kaçırılmış bir kız. Kıyamet meleklerinin mahvettiği bu dünyada bir şeyleri değiştirebileceklerine olanak dahi vermeyeceğiniz iki kişi bir anlaşma yapıyor. Devam kitapları Kıyamet Sonrası ve Günlerin Sonu.

Sırf hayatta kalmanın bile ne kadar büyük bir zafer olduğunu daha önce hiç kavrayamamıştım.

Üç seri de onlara dokunduğunuz anda parmaklarınızın uçlarını karıncalatacak kadar fantastik. Bu türü seviyorsanız hiç düşünmeyin, daha önce okumadıysanız da en azından ilk kitaplarına bir şans verin derim. İyi okumalar!