Aşkın Biyolojisi
Kültür ve Sanat - 25 Temmuz, 2022 - Okuma Süresi: 3 Dk.
25 Temmuz, 2022
Aşkı anlatmak kolay mıdır? Hem duygusal hem biyolojik açıdan oldukça geniş ve göreceli bir konu bu. Gelin bugün yazımda yoğun ve saf duygularımızla aşka bir göz atalım.
Aşkı anlatmak ve anlamak kolay mıdır? İstemli olarak aşık olur muyuz yoksa bu durum kontrol edemediğimiz hormonlarımızla yakından bir ilişki içerisinde midir? Aslına bakarsak oldukça göreceli bir durumla karşı karşıyayız.
‘’Akıl aşkı anlatmada çamura saplanmış eşek gibi kalır.’’ buyurmuştur Mevlana.
Yani kelimelere dökülmesi bu kadar zor bir durum olan bu şeyin, bir de bilimsel açıdan açıklanmasının zorluğunu düşünelim. İnsanlığın bu kadar önem verdiği bu olgu aslında beynimizdeki birtakım gerçekleşen biyokimyasal olaylarla yakın bir ilişki içerisinde. Ama gelin biz bugün her açıdan ne kadar zor gibi görünse de aşkı sizinle biraz daha yakından inceleyelim.
Aşk, genelde birbirini seven kişilere özgün olarak anlatılsa da aslında hayvanlar aleminde dahi aşka benzer bağlanma duygusunun olduğunu söyleyebiliriz. İnsanca olan yani diğer bir tabirle olgun aşk kavramına bakacak olursak aşık olunan bireyi tüm kusurlarıyla olduğu gibi sevme güdüsünün varlığını görürüz. Çünkü insan karşısındakini sevdikten sonra duygusal olan o bakış açısı kusurları görmez, sevgisi ile o kişiyi bütüncül olarak benimser. İşte olması gereken de bu değil midir? Sevgi her şeyi güzelleştirdiği gibi kusurları da törpülemez mi aslında? Benim düşüncemi sorarsanız istisnasız olarak evet cevabını verebilirim. Yani bu anlamda birey kendi egosunu bir kenara bırakır ve var olan tüm sevgisini karşısındaki kişiyi değerli hissettirmek için kullanır. Olgun aşkta fedakarlık vardır. Bu aşk sade ve basittir çünkü ortada sevgi vardır, dahasına ne gerek var ki değil mi? Özünde dostluk ve arkadaşlık kavramları da yatar. Çünkü bireyler kendilerinde hem aşk hem de arkadaşlık duyguları ile birbirlerini zaten çoktan tamamlamışlardır. Hayat paylaşılır ve küçük şeylerle mutlu olunur. Adı üstünde sevgi soyuttur, somutluk olan şeyler de onun süsü tabi.
Aşkın duygusal bağlamından bahsettik biraz da biyolojik yönüne odaklanalım. Temelde oksitosin ve vazopressin hormonları vardır. İnsanlara sevdikleri kişinin resmi gösterildiğinde beynin bazı bölgelerinde artışlar meydana gelir. Hatta bu artış kokain kullanımı ile olan bölgelerle aynı yerlerdir; ventral tegmental alan, nükleus akkumbens yani beynin ödül merkezleri. Aşk iyi güzel de peki aşkın içinde kıskançlık nedir? Kıskançlık, değer verilen kişinin kaybedilme tehdidine karşı verilen bir tepki aslında. Bu duygu aslında doğaldır çünkü kadın ve erkeklerin birbirlerini aldatma eğilimleri mevcut. İnsanoğlu sosyal bir canlıdır. Evrimsel sürecin insanın sosyal yaşamını sürdürmesi, davranışlarını geliştirmesi açısından oldukça katkı sağladığı muhtemel. İnsanın sevgi, aşk, sosyal bağlanma, bir eşe bağlanma ve kıskançlık gibi sosyal davranışlarının da biyolojik temellerinin var olduğu aşikar.
Bakın ne demiş Haruki Murakami: ''Yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter, hayatın kurtulmuş demektir. O seni sevmese bile.''
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.