Anadolu’nun Saklı Kenti: Çatalhöyük
Kültür ve Sanat - 23 Eylül, 2024 - Okuma Süresi: 3 Dk.
23 Eylül, 2024
MÖ 6500-5700 yıllarında oluşmuş, Anadolu’nun tarih öncesi dönemine ait oldukça sofistike bir şehir olan Çatalhöyük’ün mimari hikayesini hakkında bilgi sahibi olmaya ne dersiniz? Detaylar yazımda!
Doğu ve batı yönlerinde yanyana iki höyükten oluşan ve adını buradan alan Çatalhöyük, bugün Konya'nın Küçükköy yakınlarında, MÖ 7000 yıllarından itibaren yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Bu yerleşim yeri günümüzde kalıntılarına ziyaretçi kabul etmektedir. İlk yerleşim yerlerinden biri olarak kabul görmüş Anadolu'daki bu saklı cennet, dönemin inançlarının konut yapılarına nasıl yansıdığını gösteren iyi bir örnektir.
Çatalhöyük, düzlüğün on yedi metre yukarısına kurulmuş ve on iki hektardan daha geniş bir alana yayılan döneminin zirvesi bir yapılar topluluğudur. Dünyada yerleşik hayata geçişin ilk izlerinden biri burada görülmektedir. Arkeologların araştırmalarına göre Çatalhöyük, tarihte tespit edilen ilk yerleşim yerleri arasında ilk beşte yer almaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda burada çok iyi kurulmuş bir ticaret ağının, tarım sisteminin, taş ve seramik üretiminin olduğuna dair ipuçları ortaya çıkmıştır. Bu da insanların yerleşik düzene geçmesiyle birlikte insan ilişkilerinin de temelinin kurulduğu ticaretin ve sosyal yaşamın aktifleştiğinin ifadesidir.
Çatalhöyük binalarının yapımında kerpiç tuğlalar ve ahşaplar kullanılmıştır. Şehirde sokaklar yoktu, tarih öncesi diğer yapılar gibi sur ya da benzeri koruma kalkanı da mevcut değildi. Bunun yerine yapılar yan yana, birbirine çok yakın şekilde inşa edilmiştir. Evlerin bu bitişik nizamda dizilişi, aslında çevre savunma duvarı oluşturmuştur. Bu nedenle evlerin yapım sisteminin tabiattan esinlendiği düşünülmektedir. Hayvanların diğer hayvanlardan ya da soğuktan korunmak adına birbirlerine bitişik bir şekilde hareket etmelerine benzer bir şekilde bu bölgedeki insanlar da beraber yaşamıştır.
Çatalhöyük evlerinin bitişik nizamda yapılmaları sebebiyle tüm evlere çatıdan giriliyordu. Bu oldukça değişik olan yapı girişi, Çatalhöyük’ü diğer yapılardan ayrıştırmaktadır. Bu yapıların çatıları, ahşap kalaslarla destekleniyordu. Bu ahşap kalaslar da daha küçük saman ve çamurla kaplanmış kalaslar tarafından destekleniyordu. Duvarlarda ise havalandırma için delikler açılıyordu. Evdeki insanlar çatılara tırmanıyor, buradaki açıklıktan dışarı doğru uzanan merdivenleri kullanarak yapılara giriş çıkışı sağlıyorlardı.
Çatalhöyük evlerinde ilk kolon kiriş yapı sitemi görülmektedir. Evler, eski kalıntıların üzerine inşa ediliyor ve diğer evlerin duvarları ile de yapılar destekleniyordu. Böylece her yapının yüksekliği birbirinden farklı oluyordu. Ayrıca bu yöntemle birlikte evler arasında şehir sakinleri, çöplerini yakmak için kullanabileceği yarı açık mekânlara sahip oluyordu.
Bu sık ev dizilerinin arasında şehir sakinlerinin ilahlarına adanmış mabetler de bulunuyordu. Bunla,r ev dizilerinin arasına gelişigüzel yerleştiriliyordu. Genellikle penceresiz ve süslemesiz olan bu yapılar değerli olanı koruma içgüdüsü sebebiyle iç kısımlara konumlandırılmaya özen gösteriliyordu.
Günümüzde de kazı çalışmalarının devam ettiği Çatalhöyük, her yıl binlerce ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. Çatalhöyük, insanların varoluşunu merak eden ve araştıran birçok kişinin seyahat ettiği bir yerdir. Konumlanışının ve mimari özelliklerinin diğer örneklerden farklı olması da bu bölgeyi turistler için ilgi çekici kılıyor.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.