2020 Yılına Damgasını Vurmuş Olan 4 Film

Farklı geçen 2020 yılının akılda kalan 4 filminden bahsedeceğim bu yazımda filmlere ait kısa özetleri ve kişisel incelemelerimi bulabilirsiniz. Umarım içinden beğendikleriniz olur ve keyifle izlersiniz.

The Hunt (Craig Zobel)

The Hunt yarı distopik bir film olarak yorumlanabilir. 12 tane birbirinden haberi olmayan insan daha önce hiç gitmedikleri bir ormanda uyanırlar. Büyük bir kutunun olduğu alanda toplanırlar. Daha sonrasında kutudan silahlar ve bıçaklar çıkar. Filmin ilerleyen dakikalarında zengin sosyete üyelerinin spor için insanları avladıklarını görüyoruz. Fakat her şey istedikleri gibi gitmez, av olarak getirdikleri bir kadın zengin sosyete üyelerinin planlarını baltalamaya başlar. Aksiyondan başka bir beklentisi olmayanlar için ideal bir film. Konusunu okuduğumda ilgi çekici olacağını düşünmüştüm fakat hayal kırıklığı. 

The Invisible Man (Leigh Whannell)

The Invisible Man'in duygusal anlamda benim için yeri farklı çünkü pandemiden önce gittiğim son sinema filmi. :( Bu film vizyona girmeden önce heyecanla bekliyordum. Büyük bir Elisabeth Moss hayranı olarak iple çekiyordum. Beklentimi sonuna kadar karşıladı. Cecilia erkek arkadaşından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan bir kadın, erkek arkadaşı da tanınmış çok zeki bir bilim insanı fakat aşırı baskıcı ve kontrolcü karaktere sahip. Cecilia erkek arkadaşından kaçmayı başarır, kız kardeşinden ve çocukluk arkadaşından bir de onun kızından yardım alır. Cecilia'nın eski erkek arkadaşı intihar eder ve Cecilia'ya bir servet bırakır. Bu durum Cecilia'yı pronoyaklıkla birlikte erkek arkadaşının ölmediğini ve ona oyun oynadığını düşünmeye başlar. Bunlar yaşanırken Cecilia'nın akıl sağlığını da koruması zora girer. 

Palm Springs (Max Barbakow)

Palm Springs'in 2020 yılı filmleri arasından benim için en iyi filmlerinden biri olduğunu söylemem kesinlikle yalan olmaz. Andy Samberg'i ve Cristin Milioti'yi çok fazla sevmeseydim de bu film yine benim için favori olurdu. Bilimkurgu, komedinin ve romantikliğin muhteşem bir karışımı. Film Nyles ve Sarah'ın devamlı bir şekilde aynı güne uyanmalarını konu ediyor. Sarah ve Nyles karakteri her uyuduklarında ya da öldüklerinde tekrardan aynı güne uyanıyorlar. Sarah Nyles'tan uzaklaşmaya çalışsa da bu mümkün olmaz ve aralarında romantik anlar yaşanmaya başlar. Kafa kafaya verip iklinin döngüden çıkma maceralarına şahit oluyoruz. 

Soul (Pete Docter)

Soul favori animasyonlar listemde ilk beşe kesinlikle girer. İzlerken hem çok eğlendim hem çok duygulandım hem de çok mutlu oldum. Coco filminde olduğu gibi bu filmi de zaman aralıklarıyla izleyeceğimi biliyorum. Çünkü beni etkileyen bir çok yeri oldu. Bunlardan biri; belli başlı kalıpları takıntı haline getirip yaşamayı unutmamamız gerektiği. Film orta okulda eğitim veren müzik öğretmeni Joe'nun, bir jazz müzik grubunda piyanist olmanın hayalini kurmasıyla ve adım adım bu hayale yaklaşırken bir gün New York sokaklarında yürürken kanalizasyona düşmesi ve farklı bir dünyaya gözlerini açmasıyla devam eder.