19 Yıllık Hayata Sığan Kahramanlık Öyküsü: Jeanne D’arc
Kültür ve Sanat - 18 Ocak, 2021 - Okuma Süresi: 4 Dk.
18 Ocak, 2021
Genç Jeanne Tanrı'nın sesini sık sık duyuyor, onu bu kutlu görev için görevlendirdiğini içten içe küçücük yaşında biliyordu. Fransa'nın kaderi onun ellerindeydi.
Her yıl 30 Mayısta Fransa'da büyük bir minnetle anılan bu genç kadın 1412 yılında Domremy adlı bir köyde doğdu. Babası köyün bilinen çiftçilerinden biriydi. Jeanne gözünü savaşın ve sefaletin tam ortasında açmıştı.
Fransa-İngiltere arasında halihazırda devam eden Yüzyıl Savaşları'nın en kanlı dönemiydi. Zaman geçiyor, İngiltere Fransa'yı sıkıştırıyordu. Jeanne ise sürekli rüyalarına azizelerin girdiğini, onu ülkeyi kurtarması için görevlendirdiklerini anlatıyordu.
Köylüler ve ailesi onun bu fikirlerini çocukça buluyor ve önemsemiyorlardı..Jeanne de bu süreçte kilisenin yolunu aşındırıp duruyordu. Çok dindar bir çocuktu. On altı yaşına bastığında, gördüğü görüntüler ve duyduğu sesler dayanılamaz seviyeye gelmişti. Bir gün evden kaçtı ve zamanın bölge yöneticisi olan Robert de Baudricourt'un şatosuna doğru yola çıktı.
Kendisine verildiğini düşündüğü vazifesini ona da anlatarak emrine asker verilmesini, savaşa katılmak istediğini söyledi. Robert duyduklarına şaşırmıştı fakat küçük bir kızın rüyalarına göre hareket edecek bir adam da değildi. Jeanne'yi gerisingeri köyüne yolladı.
Buna karşın sesler genç kızın peşini bırakmadı ve o da asker isteği konusunda Robert de Baudricourt’a ısrarcı oldu. Israrlara dayanamayan Robert Jeanne'nin emrine altı askerle birlikte kralın huzuruna çıkmasına izinini de verdi.
O sıralar VII. Charles savaşın yanında bir de kendi iç sıkıntılarıyla uğraşıyordu ve İngilizleri püskürtmek konusunda ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Jeanne ilahi bir görevi olduğuna kralı ikna etmişti ama önce dini bir sınavdan geçmesi gerekiyordu. Sınavı da geçen Jeanne dört bin kişilik ordusuyla Orleans'a doğru yola koyuldu.
Savaşın her anında en ön cephede yer alarak İngiliz baskısından inancı kırılmış askerlere cesaret vermişti ve görkemli bir zaferle dönmüştü. Halkının gözünde şimdiden azize olarak anılıyordu.
VII. Charles ihtişamlı bir törenle tacını giyip resmi kral ilan edilmişti ama Jeanne'nin aklı hala işgal altında olan Paris'teydi. Kral küçük bir ordu ile Paris'e yürümesine izin verse de Orleans'ta gösterdiği başarıyı gösteremedi. Bu yenilgi kimi tarihçilere göre VII. Charles'ın ona yetersiz bir ordu vermesinden mütevellit yaşanmıştır.
Yenilginin yanında bir de düşmana esir düşen Jeanne, engizisyon mmahkemesine çıkartıldı. Orta Çağ'ın klasik iftiralarından biri olan cadılıkla, bunun yanında erkek kıyafetleri giyip cinsiyetine hakaret etmekle ve duyduğu sesler nedeniyle şeytanla iş yapmakla suçlandı.
Türlü işkenceden sonra, tüm suçlamaları kabul ettiğine dair bir belge imzattılar ve 30 mayıs sabahı kendisi için özel hazırlanmış bir odun platformunun üstüne çıkartılır. Diri diri yakılan Jeanne D’arc'ın ateş ilk tutuşturulduğundan ruhu bedenini terk edinceye kadar ağzından tek kelime dökülmüştü: İsa..
Jeanne D’arc ölümünden 25 yıl sonra tüm suçlamalardan temize çıkarılmış, 490 yıl sonra 1920'de ise azize ilan edilmiştir.
Pek çoğumuzun belki adını duymamış olmasına rağmen Jeanne d'Arc (Jan Dark) Avrupa'da oldukça bilinen bir imge haline gelmiş bulunmaktadır.
Bazı tarihçiler arasında Jeanne D’arc'nın gerçekten yaşayıp yaşamadığı hala tartışma konusu olsa da o bir çok insanın gönlünde yer etmiştir.
19 yıllık kısacık hayatına büyük bir başarı sığdıran Jeanne hakkında 400'den fazla eser vardır. Kendi isminde yazılmış bir şarkı bile vardır.
dinlemek isteyenler için; https://youtu.be/PK4Jjg3-hWg
Kendisiyle ilgili birçok film yapılmasıyla beraber en çok sevileni Luc Besson'un yönetmenliğini yaptığı Jeanne d'Arc The Messenger filmidir.
Fragmanını izlemek isteyenler için linki şöyle bırakayım: https://youtu.be/aCbMOQIs45s
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.